21-12-2012 tarihinde eklendi
SP Genelbaşkan Yardımcısından Suriye Uyarısı
BOP projesi ile 22 İslam ülkesinin sınırları değiştirilmek isteniyor

Suriye’de insan hakları ihlallerini araştıran BM komisyonu tarafından yayınlanan raporda hiç de teselli verici olmayan bulgular yer aldı. BM uzmanlarına göre El Kaide ve El Nusra Cephesi gibi yabancı radikal grupların Suriye silahlı muhalefet içindeki nüfuzu hızlı bir biçimde artıyor. Bu eğilim, Suriye ihtilafını Alevilerle Sünniler arasındaki mezhep çatışmaları dışında farklı Sünni cemaatleri arasındaki çatışmaların kaynadığı ocağa dönüştürüyor. Böylece daha önce ılımlı olan gruplar, hızla radikalaşma sürecine giriyor.

Katar ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen Selefi ve Vahabi zihniyetinin bölgedeki ılımlı İslam düşüncesini yutma sürecinin yaşanması olası mı? Suriye’de radikal İslamcı devlet kurulursa Türkiye sınırlarının güvenliği olumsuz yönde etkilenmeyecek mi?

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve eski Kocaeli İl Başkanı Birol Aydın’ın Rus basınına yaptığı değerlendirmelerde önemli açıklamalarda bulundu: 

  Birol Aydın’ın değerlendirmesinde şunları söyledi: 

Bugün Suriye’nin gelmiş olduğu nokta, bizim açımızdan normal olarak değerlendiriliyor. Çünkü anormal bir sürecin ancak böyle bir sonucu olabilir. 20 ayı aşkın bir zamandır Suriye’de maalesef süreç bugün yaşananların, bugün tespit edilenlerin olacağını gösteriyordu.

Uluslararası çevrelerin, komşu ülkelerin, Suriye’de bir kargaşa olmasını isteyenlerin, Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde bölge üzerinde birtakım hedefleri olanların bugün bu tespitleri yapmış olmaları, çok da şaşırılacak bir şey değil, normaldir. Ne manada normaldir? 20 aydan beri bölgede bir huzursuzluk olsun, Suriye halkı birbirini kırsın diye ne gerekiyorsa yapıldı. Biz bundan 15 ay kadar önce bütün bu gerçekleri kamuoyuna haykırdık. Böyle bir sürece doğru gidiyoruz dedik. Şu anda 1 milyonu aşkın Suriyeli mülteci durumunda, 50-60 bin kadar insan orada hayatını kaybetmiş.

Kimin sebebiyle kaybederse etsin, yani, isterse muhalifler tarafından, ister Hükümet tarafından, fark etmiyor, neticede Suriye halkı zulmün, girdabın içerisindedir. Bugün Birleşmiş Milletler’in birtakım tespitler yapmış olması, Suriye ile ilgili neyin olacağını söylemiş olması, pek anlamı yoktur. Resmin bütününe baktığımız zaman gördüğümüz şudur ki, olayı topyekün değerlendirmede fevkalade fayda var, başta İslam coğrafyası olmak üzere, Asya, Orta Asya, Orta Doğu bugün kan, zulüm ve göz yaşına mahkum edilmiştir.

Büyük Orta Doğu Projesi ile 22 İslam ülkesinin sınırlarının değiştirilmesi öngörülüyor. Bugün Afganistan’da, Pakistan’da, Libya’da olanlara baktığımız zaman, Irak’ın bugün fiilen içinde bulunmuş olduğu duruma baktığımız zaman, Suriye’yi rahat bırakmayacaklarını söylemek mümkündür. Ama hala bir çözümün olduğu muhakkaktır. Herzaman bir çıkış vardır. Özellikle İran’ın, Mısır’ın, Türkiye’nin ve Rusya’nın burada mutlaka bir çözüm bulmaları gerekiyor. Çünkü yaşananlar Suriye’nin lehine değildir, Suriye halkının ve bölgenin menfaatine değildir, aslında topyekün insanlık aleminin menfaatine değildir.

Bu haliyle ülkemiz Suriye politikasını devam ettirirse, onyıllara yayılacak bir Suriye-Türkiye gerginliği hep yaşayacaktır. Ama Türkiye bir “U” dönüşü yapabilir. Herzaman bu imkana sahiptir. Türkiye her halükarde Suriye’deki bu süreçten fayda sağlamadı, sağlamayacağı da görülüyor ta ki kesin bir “U” döünüşünü yapana kadar. Saadet Partisi olarak biz, “diyalog” gibi bir kelimeyi herzaman kullandık. Şiddetten uzak, katliamdan uzak, kimden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun, şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu ve karşı olunması gerektiğini deklare ettik. Suriye, Suriyelilerin kendi iradelerine bırakılmak zorundadır.

Yani burada Amerikalının, İngilizin, Fransızın birtakım hesapları bölge ülkeleri tarafından ötelenmek zorundadır. Onların çıkarları doğrultusunda bir Suriye tanzimine asla tevessül edilmemelidir. Bizim öteden beri bildiğimiz bir şey var, İngiltere’nin, Fransa’nın, Amerika’nın dün olduğu gibi, bugün de yarın da bölge ülkelerinin huzuruna, mutluluğuna katkı sağlamış ne bir adımı vardır ne de bugün ya da yarın olacaktır. Dolayısıyla Suriye’yi Suriye’ye bırakalım ve doğrudan o ülkeyle ilintili ve ilgili olan ülkelerin inisiyatiflerine bırakalım, ama hangi adım atılırsa atılsın, barış adımı olması lazım, zulüm, şiddet kesinlikle bir çıkış yolu olmamalıdır.
 

http://caferider.com.tr/sp-genelbaskan-yardimcisindan-suriye-uyarisi_h8118.html