24-11-2012 tarihinde eklendi
Özgündüz'den Aşura Mesajları
Türiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz çarpıcı mesajlar verdi

  Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in sevgili torunu Hz.  İmam Hüseyin (a.s) ve 71 yareninin, Kerbela’da, Aşura günü şehit edilişlerinin 1373. yıldönümünde konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz toplumsal ve bölgesel konularda önemli mesajlar verdi. Özgündüz maddeler halinde sıraladığı mesajlarda şunları dile getirdi:

1-    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, bugünkü yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüm kesimlerini temsil kabiliyetinden çok uzak olduğunda herhalde herkes hemfikirdir. Ama kullandığı bütçe ve devlet imkanatının, bütün kesimlerin ortak malı olduğunda da şüphe yoktur. Öyleyse bu işte bir terslik vardır. Ne İlahi hukukla bağdaşır bu durum, ne de beşeri hukukla. Bu durumda hukuk devletine düşen görev, bu hukuka aykırılığı gidermeye yönelik, bütün kesimleri tatmin edecek yasal düzenlemelere gitmektir.

Bu kurumun lağvedilmesinin doğuracağı olumsuz sonuçları göz önünde bulundurunca, lağvetmek yerine, hukuka ve eşitlik ilkesine aykırı yönlerinin revize edilmesinin, her açıdan daha faydalı olacağını düşünmekteyim. Bu sözlerimin hedefi Sayın Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet mensupları değil, yanlış giden sistemdir.

2-    TRT ve Milli Eğitimin de durumu,dînî yayın, müfredat ve programlarla ilgili kısımlarında sadece bir kesime hizmet etmesi bakımından, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan farklı olmadığı ortadadır. Bu kısımlarında hukuka aykırılığının giderilmesi gerekmektedir.

3-    Yapılması düşünülen yeni anayasada farklı etnik ve dînî kimlikler üzerinden hak paylaşımı olacaksa, bu camianın göz ardı edilip yok sayılmasını asla kabul etmeyiz.

Ama böyle bir anayasanın milli birliğimiz ve toprak bütünlüğümüz açısından yarardan çok zarar getireceğini düşünmekteyiz.
En doğrusu, “Temsilde ve paylaşımda ADALET”, “Fırsatta ve kanun karşısında EŞİTLİK”, “Fikir ve inançların ifade, öğrenme, öğretme ve yaşanmasında ÖZGÜRLÜK”. Bu özgürlük, kamu düzenini bozma veya başkalarının özgürlük alanına tecavüz, veya genel ahlaka aykırı davranma hakkını vermez.

Bütün diğer anayasa ve yasa maddeleri, adalet, eşitlik ve özgürlükten ibaret olan bu üç madde esas alınarak düzenlenirse, hiçbir kesimin hukuki sıkıntısının kalmayacağını, böylece birlik ve dirliğimizin de halel görmeyeceğini düşünmekteyim.

Yani birliğimizi örseleyecek etnik ve dini kimliği esas alan değil, eşit vatandaşlığı esas alan bir anayasanın daha sağlıklı olacağına inanmaktayım.

4-    Kendisi terör mağduru olan bir devletin, başka ülkelerin terörist başını himaye etmesi, akla çok korkunç sorular getirmektedir.  

Oluşturduğu terör örgütleriyle İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren Suud Krallığıyla, ABD emperyalizminin bölge İFSAD komutanlığına ev sahipliği yapan Katar Krallığının maiyetinde, en azından bu iki krallıktan daha demokrat olan bir ülkeye demokrasi(!) götürme gayreti de, inandırıcılıktan ziyade kaygılandırıcıdır.

Bu gayret daha çok İngiliz, İsrail ve ABD’nin, kuzey doğusunda Hristiyan İsrail “Ermenistan”, ortasında etnik Müslüman İsrail, güneybatısında Yahudi İsrail’den oluşacak, İsrail hilalini oluşturma planını kolaylaştırmaya yarayacaktır.

Şii hilal, Sünni eksen safsatasını, bu meş’um planlarını dikkatlerden kaçırmak amacıyla ortaya atmışlardı. Türkiye Cumhuriyeti bu oyunlara alet edilemeyecek büyüklük, deneyim ve dirayete sahiptir. Ülkemiz ve bölgemizde kavmiyet ve mezhep tefrikasını körükleyenler, sadece Siyonizm ve emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektedirler.

Hepimizin birinci önceliği olması gereken milli birliğimiz, toprak bütünlüğümüz ve devletimizin bekaıdır. Buna zarar verebilecek hiçbir politika ve davranış, bu ülkenin ve bu necip milletin hayrına olmayacaktır. Bu meyanda, bu büyük devlet ve bu necip milletin yöneticilerinden beklenen, Suriye’de kanı durdurmaya ve barışçıl çözümlere öncülük etmesidir.
Ayrıca Peygamberimizin kucağında büyüttüğü, adını kendisinin koyduğu, sevgili torunu Hz. Zeyneb’in, ve Hz. Hüseyin’in, zalim Yezit askerlerinin işkencesiyle can veren 3 yaşındaki yetimi Hz. Rukayye’nin,Şamda’ki mezarlarının,tekfirci Selefiler tarafından hedef alınmasının önlenmesini beklemekteyiz.

Orası bir hükümet binası ya da askeriye kışlası olmadığına göre, orayı vurmak hangi hedefe hizmet edebilir ki? Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, bu nahak saldırıları durdurabilecek güç, konum ve etkinliğe sahip olduğundan eminiz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bunu yaparak, Peygamberimizin mübarek gönlünü şad edecek ve büyük bir fitneyi önlemiş olacaktır.

5-    İsrail’in Filistinlilere karşı, kendi deyimiyle soykırım girişimini şiddetle tel’in ediyoruz. Filistinli kardeşlerimizin Fecr-3 ve Fecr-5 füzeleriyle İsrail’i mağlup ederek, kazandıkları zaferi tebrik ediyoruz.

Ve bu günkü kan bağışlarımızı, Kızılayımız aracılığıyla, bu zaferi kanlarıyla tescil eden Filistinli yaralılara ihda ediyoruz.  Kızılayımız ister kan olarak, ister bedelini tıbbi malzeme olarak gönderebilir, bu, Filistinli kardeşlerimizin hakkıdır diye konuştu.

http://caferider.com.tr/ozgunduz-den-asura-mesajlari_h7907.html