İşte o mülakat
ŞAM – SuriyeE Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad, Rusya Bugün Kanalına verdiği ve kanalın dün sabah yayınladığı mülakatında; Suriye’ye yönelik herhangi bir saldırının tüm dünyanın tahammül edemeyeceği sonuçlara yol açabileceğini ve Pasifik Okyanusundan Atlas Okyanusuna kadar tüm dünyada domino etkisi yaratacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı el-Esad, Suriye’nin laiklik, istikrar ve bölgedeki ortak yaşamın son kalesi olduğunu belirterek batının Suriye’yi istila etme gibi bir niyetinin olmadığını, fakat bunu yapması durumunda tahmin edilemeyecek sonuçlar doğacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı el-Esad'ın Rusya Bugün Kanalına yaptığı mülakatın tam metni:
Cumhurbaşkanı el-Esad Suriye’nin düşmanlarının kim olduğu yönündeki soruya yanıtında, şu anki düşmanın terör ve istikrarsızlık olduğunu söyleyerek meselenin şahıslarla, yönetimde kalması ya da gitmesi ile ilgili olmadığını, ülkenin güvenliği ile ilgili olduğunu, Suriye’de şu an bu düşmanla savaştıklarının altını çizdi.
El-Esad, “olayların başından itibaren asıl hedef ben değildim. Asıl sorun da ben değildim. Batı her zaman düşman yaratmaktadır. Geçmişte düşman komünizmdi daha sonra İslam oldu ve sonrasında Saddam Hüseyin. Bugün de “Beşşar” adı altında yeni bir düşman yaratmak istiyorlar. Bu nedenle sorunun Başkandan kaynaklandığını ve gitmesi gerektiğini söylüyorlar. Dolayısıyla gerçek soruna odaklanmamız ve söylediklerine kulak vermememiz gerekiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı el-Esad’ın bütünlük içindeki Suriye’yi koruyabilecek tek adam olduğuna inanıp inanmadığına ilişkin soruya karşılık el-Esad, soruna iki açıdan bakmak gerektiğine dikkat çekerek “ilki anayasayla ilgili. Anayasanın bana verdiği yetkilere sahibim. Bu yetki ve otoriteye dayanarak sorunu çözmem gerekiyor. Fakat başkanlık görevini yerine getirebilecek pek çok Suriyeli vatandaş bulunuyor. Ülkenin kaderi bir tek şahsa sürekli şekilde bağlanamaz” diye konuştu.
Her Suriyeli Vatanın Savunmasına Katılıyor
Çatışmaya sonlandıracak ve barışı yeniden sağlayacak kişi olup olmadığı konusunda ise el-Esad, kendisinin bu görevi yerine getirme sorumluluğu ve görevi taşıdığını ve bunu yapmayı umduğunu dile getirerek sorunun cumhurbaşkanının yetkileriyle değil tüm toplumla bağlantılı olduğunu, cumhurbaşkanının kurumlar ve halk desteği olmadan hiçbir şey yapamayacağını kaydetti.
El-Esad, bu savaşın Cumhurbaşkanının değil ülkesinin savunulmasına katkıda bulunan tüm Suriyelilerin savaşı olduğunu vurguladı.
Pek çok sivilin hayatını kaybettiği bu savaşta zafere ulaşma şekli ve tüm olanlardan sonra halka uzlaşma imkânlarına ilişkin soruya yanıtında Cumhurbaşkanı, sorunun kendisiyle halk arasında olmadığına dikkat çekerek “benim halkla bir sorunum yok. Fakat batı, ABD, Türkiye ve pek çok Arap ülkesi bana karşı. Suriye halkı da bana karşı olsaydı ayakta kalabilir miydim? Ben Süpermen değil insanım. Sorun halkla uzlaşma ya da Suriyelilerin kendi aralarında uzlaşması değildir. Sorun terör ve teröristlerin Suriye’nin istikrarını sarsmak için dışarıdan aldıkları destektedir” dedi.
Suriye’de olanların iç savaş olmadığı yönündeki kanaatinin devam edip etmediğine ilişkin soruya karşılık el-Esad, Suriye’de bölünmelerin olduğunu, fakat bu bölünmelerin iç savaş anlamına gelmediğini dile getirerek iç savaşın etnik ya da mezhepsel temelde olduğunu, etnik ya da mezhepsel gerginlikler olabileceğini fakat bunun sorun yaratmayacağını söyledi.
El-Esad, tek bir ailenin içinde ya da daha büyük bir kabilede veya daha büyük bir kentte bölünmeler olabileceğini, fakat bunun iç savaş olduğu anlamına gelmediğini belirterek Suriye’de farklı şeylerin geliştiğini ve bunun beklenen doğal olaylar olduğunun altını çizdi.
Halkla uzlaşma ve ülkenin uğradığı büyük zararlardan sonra Suriye halkının hala Cumhurbaşkanı el-Esad’ı isteyip istemediği konusunda ise, bu sorunun varsayım olduğunu, çünkü halkın inancının doğru olacağını, bunu anlamak içinde onlara sormak gerektiğini ifade etti.
El-Esad, “bu nedenle bazılarının söylediklerinden değil ülkem için endişe ediyorum ve odaklanmamız gereken konu budur” diye ekledi.
Suriye ordusu ve güvenlik birimlerinin düşmanı ezme gücü bulunmadığı iddiaları ve terör saldırılarının devam etmesine ilişkin soruya ise el-Esad, normal koşullarda ordu, güvenlik ve istihbarat birimleri bulunduğu zaman terör gibi bir iç düşman olsa bile dış düşmana odaklanıldığını, çünkü toplumun teröre kucak açmayacağını söyledi.
El-Esad, şu an yeni bir savaş yöntemi uygulandığını ve terörün Suriye’de yaşayan Suriyeliler veya dışarıdan gelen yabancı militanlar aracılığıyla vekâleten uygulandığına dikkat çekerek bunun adapte olunması gereken yeni bir savaş türü olduğunu ve zaman gerektirdiğini ifade etti.
Bunu düzenli ya da klasik bir savaş olarak nitelendirmenin hatalı olduğuna işaret eden el-Esad,” bu çok daha zor bir savaştır. Bununla birlikte teröristlere benzeri görülmemiş bir silah, para ve siyasi destek sunulmaktadır. Bu nedenle zorlu ve sert bir savaş olmasını bekliyoruz. Suriye gibi küçük bir ülkenin işbirlikçileriyle savaş açan tüm bu ülkelerle birkaç gün ya da hafta içinde baş edebileceğini beklemek de yanlış” diye konuştu.
Ortak bir stratejileri olmayan terör grupları bulunduğu ve savaşın nasıl geliştiği sorusuna yanıtında el-Esad, bunun sorun teşkil etmediğini, teröristlerin kentlerin içinden savaştığını, bu kentlerde sivillerin bulunduğunu belirterek bu tip teröristlerle mücadele edildiği zaman alt yapı ve sivillerin en az oranda zarar görmesine özen göstermek gerektiğini bildirdi.
El-Esad, “fakat savaşmamız gerekiyor. Teröristlerin öldürmelerine ve yıkmalarına izin veremeyiz. Bu türdeki savaşın zorluğu da buradan kaynaklanıyor” diye ekledi.
Teröristlere Lojistik Destek ve Silah Verildiği Müddetçe Savaş Uzun Sürecek
Suriye’nin düşmanı ezmek için ihtiyaç duyduğu süre konusunda ise Cumhurbaşkanı el-Esad, bu soruya cevap veremeyeceklerine söyleyerek “dünyanın dört bir yanından ve özellikle Ortadoğu bölgesi ve İslam âleminden yabancı militanları göndermeyi, bu teröristlere silah vermeyi ne zaman durduracaklarını bilmeden bu savaşın ne zaman sona ereceğini kestirmek zor. Bunu durdukları zaman bu soruya cevap verebilirim. Bu durumda her şeyi birkaç hafta içinde sonlandırabiliriz. Sorun çok büyük değil aslında. Fakat teröristlere lojistik destek ve silah verildiği müddetçe çok uzun bir savaş olacaktır” diye belirtti.
Kontrol edilmesi güç uzun bir sınır ve sınırdan sızan düşmanın bulunması ışığında zafere nasıl ulaşılacağı sorusuna karşılık el-Esad, hiçbir ülkenin sınırlarını tam olarak kontrol etmesinin mümkün olmadığını, bunun ABD ve Rusya için de geçerli olduğunu söyledi.
Ülkelerin komşularıyla iyi ilişkiler kurarak sınırlarını daha iyi şekilde kontrol edebileceğini, bunun şu an için Türkiye ile mümkün olmadığını belirterek Türkiye’nin terörist ve silah kaçakçılığını en fazla destekleyen ülkelerden biri olduğunun altını çizdi.
Türk halkının Suriye ile Türkiye arasında olabileceklerden endişe duyduğu ve Suriye Türkiye savaşının gerçek bir senaryo olup olmadığı yönündeki kanaatine ilişkin soruya karşılık el-Esad, iki nedenden ötürü buna inanmadığını söyleyerek savaşın halk desteği gerektirdiğini, Türk halkının çoğunluğunun bu savaşı istemediğini dile getirdi.
El-Esad, “bu nedenle akıllı hiçbir yetkilinin ülkesindeki halkın iradesine karşı gelebileceğine inanmıyorum. Bu durum Suriye halkı için de geçerli. Suriye halkı ile Türk halkı arasında hiçbir anlaşmazlık yok. Sorun hükümetlerle yetkililer arasında. İki ülke yetkilileri arasında izledikleri politikadan kaynaklı sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle iki ülke arasında savaş çıkacağını sanmıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı el-Esad’ın Erdoğan’la en son ne zaman konuştuğu yönündeki soruya karşılık Cumhurbaşkanı, Erdoğan’la en son 2011 yılında seçimleri kazandığı zaman konuşup kendisini kutladığını ve bunun son görüşme olduğunu bildirdi.
Türk topraklarını kimin bombaladığı sorusuna yanıtında el-Esad, bunu öğrenmek için ortak soruşturma yürütmek ve iki ülkenin orduları arasında ortak bir komisyon oluşturmak gerektiğini belirterek sınırda çok sayıda terörist bulunduğunu ve bu teröristlerin havan toplarına sahip olduklarının altını çizdi.
Bu nedenle bombalamayı terör gruplarının da gerçekleştirebileceğini, bunu öğrenmek için atılan mermilerin türü, düştüğü yer konusunda soruşturma yürütmek gerektiğini, bunun da gerçekleşmediğini sözlerine ekledi.
El-Esad, Türkiye hükümetinden ortak bir komisyon kurulmasını talep ettiklerini, fakat Türk hükümetinin bu öneriyi reddettiğini, bu nedenle bir yanıtları bulunmadığını ifade ederek sınırda bu kadar çok sayıda terörist bulunması ışığında bu tür olayların olma ihtimalinin uzak tutulamayacağını, Suriye ordusuna Türk topraklarını bombalama emri verilmediğinin altını çizdi.
Erdoğan Halife Olduğuna İnanıyor
Suriye’nin Türkiye’yi vurmakta hiçbir çıkarı bulunmadığını, Türk halkıyla düşman olmadıklarını söyleyen el-Esad, “biz Türk halkını kardeş olarak kabul ediyoruz. Bu hata yoluyla olmuşsa eğer araştırılması gerekiyor ve şu an elimizde hiçbir yanıt yok” diye belirtti.
20121110-120204.jpgSuriye’nin mermilerin Türk topraklarına hükümet güçleri tarafından yanlışlıkla atıldığı varsayımını kabul edip etmediği konusunda is el-Esad, bu ihtimalin her savaşta olabileceğini, fakat bunun kesin olduğunun söylenemeyeceğini kaydetti.
Daha önce dost ülke olan Türkiye’nin muhalefetin tutunma noktası ve merkezine dönüşmesi konusunda el-Esad, dakik olmak açısından Türkiye ya da Türk halkı denemeyeceğine, Erdoğan hükümeti demek gerektiğine dikkat çekerek Türk halkının Suriye halkıyla iyi ilişkiler kurmaya ihtiyacı olduğuna işaret etti.
El-Esad sözlerine şöyle devam etti: “Erdoğan Müslüman kardeşlerin bölgede ve özellikle Suriye’de yönetimi ele geçirmesi durumunda siyasi geleceğini güvence altına alacağını sanıyor. Diğer bir neden ise, kendini yeni Osmanlı padişahı sanması ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi bölgeye yeni bir şemsiye altında hâkim olabileceğini zannetmesidir. Erdoğan halife olduğuna inanıyor. Komşularla sıfır sorun politikasının sıfır dosta dönüşmesi bu iki nedenden kaynaklanıyor.”
Pek Çok Ülke Bizi Desteklemesine Rağmen Bunu Açıklamaya Cesaret Edemiyor
Suriye’nin Arap âleminde neden bu kadar çok düşmanı olduğuna ilişkin soruya karşılık el-Esad, Arap ülkelerinin tümünün düşman olmadığını, Arap hükümetlerinin çoğunun Suriye’yi desteklediklerine fakat batı ve Petro dolarların baskılarına maruz kalmaları nedeniyle bunu alenen açıklayamadıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı, “pek çok ülke bizi üstü kapalı olarak destekliyor fakat bunu açıklamaya cesaret edemiyor. Örneğin Irak Suriye’ye yaşadığı krizde destek verme konusunda büyük bir rol oynuyor. Çünkü Suriye’ye komşu bir olduğu gibi, Suriye’de çıkacak bir savaşın başta Irak olmak üzere komşu ülkelere sıçrayacağının farkında. Cezayir, Umman başta olmak üzere çok iyi tutumlar sergileyen ülkeler de bulunuyor. Bununla birlikte olumlu tutumları bulunan fakat bu tutumlara göre davranmayan ülkeler de mevcut” dedi.
Suriye’yle Bir Çok Ülke Arasındaki Sorun Hayır Dememizden Kaynaklanıyor
Suudi Arabistan ve Katar’ın görevini bırakmasındaki ısrarları ve Ortadoğu istikrarının sarsılmasının ajandalarına nasıl hizmet ettiği konusundaki soruya cevaben, onların yerine cevap veremeyeceğini, bu soruya kendilerinin yanıt vermesi gerektiğini belirterek fakat Suriye ile Arap ya da bölgede pek çok ülke arasındaki sorunun Suriye’nin hayır demesinden kaynaklandığına dikkat çekti.
Bazı ülkelerin Suriye’ye dayatma, para ya da Petro dolar yoluyla hâkim olabileceklerine inandıklarını söyleyen el-Esad, bunun Suriye’de mümkün olmadığını ve sorunun bundan kaynaklandığında dikkat çekti.
El-Esad, “belki bir rol almak istiyorlar. Bizim buna itirazımız yok. Hak etseler de etmeseler de rol oynayabilirler. Fakat bizim çıkarlarımızın hesabına değil” diye konuştu.
Sorunun Suriye’yi kontrol altına alma hedefinden mi yoksa İslami bakış açılarını ithal etme arzularından mı kaynaklandığına ilişkin soruya ise, bunun bu ülkelerin hükümet politikası olduğunun söylenemeyeceği, bazı durumlarda bir kısım ülkelerde kurumlar bulunduğu, bazı durumlarda da bu yönelimi destekleyip bunu resmi şekilde açıklamayan şahıslar bulunduğu yanıtını verdi.
El-Esad şöyle devam etti: “bizden kurumlarının aşırı tutumlarının propagandasının yapmamız istenmedi. Fakat bu hükümet, kurum ve ya şahısların sunduğu dolaylı destekle gerçekleşmektedir. Bu sorunun bir parçasını oluşturuyor. Fakat hükümetler açık politikalar izler. Açık politikalar da çıkarlar ve rol oynamakla ilgilidir. Fakat bahsettiğim görüşü de göz ardı etmemek gerekiyor” dedi.
Suriye’nin İran’la barış karşılığında ilişkileri kesme seçeneğinin dayatılıp dayatılmadığı ve bu seçeneği kullanıp kullanmayacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı, bu konuda çelişkili seçenekler bulunmadığını, 1979 yılından bu yana İran’la iyi ilişkiler kurulduğunu söyledi.
El-Esad, aynı zamanda barış girişimlerine ve barış müzakerelerine değinerek İran’ın barış karşıtı bir unsur olmadığını, bu propagandayı batının yaptığını belirterek “barışı istiyorsak İran’la iyi ilişkiler kurmamalıyız. Bu iki konunun birbiriyle ilgisi yoktur. İran bize ve davamıza destek verdi bizde ona destek vermeliyiz. Durum bu kadar açık ve basit” dedi.
İran Bölgede Önemli Bir Ülkedir
Cumhurbaşkanı el-Esad sözlerine şöyle devam etti: “İran bölgenin çok önemli bir ülkesidir. İstikrarı sağlamak istiyorsak İran’la iyi ilişkiler kurmalıyız. İran, Türkiye ya da başka komşularla kötü ilişkilerin gölgesinde istikrardan söz edemeyiz.”
Batı istihbaratının Suriye’deki silahlı muhalefeti finanse ettiğine ilişkin bilgiler bulunduğu konusunda ise Cumhurbaşkanı, batı istihbaratının teröristlere Türkiye aracılığıyla ve ağırlıklı olarak Lübnan’dan istihbarat desteği verdiğinin bilindiğine işaret ederek fakat batı istihbaratından daha aktif ve daha etkin batı istihbaratının denetiminde çalışan bölge istihbarının bulunduğuna dikkat çekti.
Kaide’nin Nihai Hedefi Suriye’de İslam Emirliği Kurmaktır
Kaide örgütünün şu aşamada Suriye’de oynadığı rol ve muhalefet güçlerinden herhangi birini kontrolü altında tutup tutmadığı konusunda ise el-Esad, Kaide’nin bu grupları kontrol altında tutmaya çalıştığına inanmadığını, kullandıkları ifadelere göre kendi emirliklerini kurmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Kaide’nin ağırlıklı olarak patlamalar, intihar eylemleri ve suikastlar yoluyla insanları korkutmaya, karamsarlığa sürükleyip emri vaki şekilde kendilerini kabul ettirmeye çalıştığına dikkat çeken el-Esad, bu şekilde adım adım ilerlediklerini, ana hedeflerinin Suriye’de ideolojilerini dünyaya tanıtabilecekleri bir İslam Emirliği kurmak olduğunun altını çizdi.
Suriye’de hangi grup ve militanlarla konuşulabileceği sorusuna yanıtında el-Esad, Suriye’ye yardımcı olma iradesine sahip olan herkesle konuşabileceklerini, fakat krizi kişisel çıkarları için kullanmak isteyenlerle zaman kaybetmeyeceklerini söyledi.
Terörle Mücadele Ediyor ve Suriye Halkını Korumak İçin Anayasayı Uyguluyoruz
Hükümet güçlerinin Suriyeli sivillere karşı savaş işlediği iddialarına ilişkin soruya cevabında Cumhurbaşkanı, “terörle mücadele ediyor ve Suriye halkını korumak için anayasayı uyguluyoruz. Rusya yıllarca önce Çeçen’de ve başka bölgelerde okul, tiyatro ve benzeri yerlere saldıran teröristlerle mücadele ediyordu. Rusya ordusu da halkı korumaya çalışıyordu. Buna savaş suçu denemez” diye konuştu.
Amnesty İnternational örgütünün birkaç gün önce silahlı grupların esir ettiği askerleri idam ettiği itiraf bulunduğunu, Human Rights Watch’ın bu grupların katliam yaptıklarını birçok kez itiraf ettiğini ve birkaç gün önce savaş suçu olarak nitelendirdiğine dikkat çekti.
El-Esad, Suriye ordusunun savaş suçu işleyemeyeceğini, çünkü Suriye halkının fertlerinden oluştuğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı el-Esad, “ordu halka karşı katliam yapmak isteseydi bölünüp dağılacaktı. Bu nedenle halkını katledip güçlü ve birlik içinde kalabilen bir ordu yoktur. Ayrıca, Suriye halkı kucak açmasaydı bu ordu yaşanan zor koşullarda 20 ay boyunca ayakta kalamazdı. Halkı katleden bir ordu nasıl oluyor da halk tarafından kucaklanıp destekleniyor. Bu büyük bir çelişkidir” diye konuştu.
Son defa hangi batı lideriyle konuştuğu ve yönetimi bırakması halinde Suriye’de barışın sağlanacağı şartının sürülüp sürülmediğine ilişkin yanıtında el-Esad, “krizden önce bana doğrudan böyle bir öneri sunulmadı. Fakat bunu dolaylı ya da doğrudan sunmuş olsalar da bu bir egemenlik sorunudur. Bu konuya sadece Suriye halkı karar verebilir. Bunun dışında dolaylı ya da doğrudan yapılan öneriler ve ya medya organlarında konuşulanların Suriye’de hiçbir anlamı ve değeri yoktur” dedi.
Görevini bırakmak isterse nereye gitmek istediği konusunda ise el-Esad, “Suriye’ye” diyerek kalabileceği tek yerin Suriye olduğunu vurguladı.
El-Esad, “ben oyuncak değilim ve beni batı yaratmadı ki batıya ya da başka bir ülkeye gideyim. Ben Suriyeliyim, beni Suriye yarattı, Suriye’de yaşayıp Suriye’de öleceğim” diye konuştu.
Diyaloga İnanmayanlar ve Anlamayanlarla Bile Diyalog Kurulması Gerektiğine İnanıyorum
Bu aşamada diplomasi ya da diyalog fırsatı bulunup bulunmadığı ya da krizi ordunun sona erdirebileceği bir aşamaya mı gelindiği sorusuna karşılık el-Esad, diplomasiye ve diyaloga her zaman inandığını ve hatta diyaloga inanmayanlar ve diyalogdan anlamayanlarla bile diyalog kurulabileceğini söyledi. Çabalara devam edilmesi gerektiği ve her zaman cüzi bir başarı sağlanabileceğini de sözlerine ekledi.
Gerçekçi olmak gerektiği, diyalogun tek başına başarı sağlayamayacağına dikkat çeken el-Esad, “çünkü bu eylemleri yapanlar kendi aralarında ayrılıyor. Bir kısmı ve özellikle aşırı gruplar diyaloga inanmıyor. Bir kısmı da krizden önce haklarında hüküm alınmış kanun kaçaklarından oluşuyor. Düşmanları ise hükümettir. Çünkü krizin çözülmesi halinde tutuklanacaklar” dedi.
El-Esad şöyle devam etti: “ bir kısmı da dışarıdan destek alan şahıslardan oluşuyor. Bunlar sadece kendilerine para ve silah veren hükümet ve şahıslara karşı sorumluluk taşıyor ve karar sahibi değiller. Bununla birlikte militan ya da politikacı olsun diyalogu kabul eden kesimler var. Bu nedenle aylar önce militanlarla bile diyalog girişimi başlattık. Bir kısmı silahını bırakıp doğal yaşamına döndü.”
İşgalin Bedeli Dünyanın Kaldıramayacağı Büyüklükte Olacaktır
Suriye’ye yabancı işgalin yakın olup olmadığı sorusuna yanıtında el-Esad, bu tür bir işgalin bedelinin dünyanın kaldırmayacağı büyüklükte olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı, “özellikle laikliğin, istikrar ve bölgedeki ortak yaşamın son kalesi olan Suriye’de sorun olması Pasifik Okyanusundan Atlas Okyanusuna kadar tüm dünyada domino etkisi yaratacak ve dünyanın dört bir yanında olumsuz sonuçlar yaratacaktır. Batının bu yönde atım atacağını sanmıyorum. Fakat atması halinde hiç kimsenin tahmin edemeyeceği sonuçlar doğacaktır” dedi.
Kendini herhangi bir konuda suçlayıp suçlamadığı sorusuna karşılık, her kararda hataları görmek gerektiğini, aksi takdirde insan olamayacağımızı belirterek aldığı her karar öncesinde bir kısmının yanlış olacağının farkına vardığını dile getirdi.
El-Esad, “insanın hatalarının farkına anında varamaz. Özellikle kriz döneminde doğru ile yanlışlar ancak kriz aşıldıktan sonra görülebilir. Bu nedenle şu an hatalardan söz edersem objektif olamam. Çünkü hala zor koşullar yaşıyoruz. Her şey açıklığa kavuştuğu zaman hatalardan söz edilebilir ve mutlaka hatalar bulunacaktır” diye ekledi.
Bugün 15 Mart 2011 olaylar ve protestoların başladığı zaman olsaydı o zamandan farklı ne yapardınız sorusuna yanıtında Cumhurbaşkanı, “15 Martta ne yaptıysam onu yapardım” dedi.
Cumhurbaşkanı el-Esad, muhtelif taraflardan diyaloga başlama ve teröristlerle mücadele etmelerini isteyeceğini belirterek olayların gösteri ve protestolarla başlamadığını, gösterilerin örtü oluşturduğuna, gösterilerin içinde sivillere ve ordu askerlerine ateş açan militanlar bulunduğuna değindi.
El-Esad, taktiksel olarak farklı bir şeyler yapılabileceğini, fakat ülkenin Cumhurbaşkanı olarak kararlarını stratejik düzeyde aldığını, bunun da farklı bir şey olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı el-Esad, on yıl sonra kendisini nerede gördüğü sorusuna karşılık, “ kendimi ülkem aracılığıyla görüyorum Kendimi göremem, ülkemi görebilirim. Kendimi ancak ülkem aracılığıyla görmem mümkün” dedi.
Kendinizi Suriye’de görüyor musunuz sorusuna karşılık el-Esad, doğal olarak Suriye’de olması gerektiğini, konunun makamla ilgisi olmadığını belirterek “makam derdinde değilim. Kendimi bu ülkede görüyorum ve bu ülkenin güven, istikrar ve refah içinde olmasını istiyorum” dedi.
|
|