Ehlibeyt imamlarından İmam Zeynelabidin (as) bakın alemlerin rabbine nasıl bir niyaz ile bu arzusunu dile getiriyor:
Allah'ım, tam bir içtenlikle senden gayrisinden kopmuş, tüm varlığımla sana yönelmişim. İhsanına muhtaç olanlardan yüz çevirmiş, fazlından müstağni olmayanlardan istekte bulunmayı bırakmışım. Çünkü muhtacın muhtaçtan istemesinin düşüncesizlik, akılsızlık olduğunu anlamış, buna inanmışım
Allah'ım, izzeti senden başkasının yanında arayıp da zelil olan; senden başkasından servet isteyip de fakirleşen, yücelik isteyip de alçalan nicelerini gördük! Akıllı adamın bunları görüp de ibret almasından ve seni seçerek doğruyu bulmasından daha doğal ne olabilir ki?!
O halde ey Mevlam, isteklerimi diğerlerinden değil, yalnızca senden istiyorum; ihtiyaçlarımı diğerlerinden değil, yalnızca senden talep ediyorum. Herkesten önce çağıracağım yalnızca sensin. Ümidimde kimse sana ortak değil; duamda seninle birlikte olan biri yok; çağrımda sana ortak koşacağım biri yok.
Sayı birliği, zevali olmayan eksiksiz kudret sıfatı, güç ve kuvvet erdemi, yücelik ve yükseklik derecesi sana mahsustur, ey Tanrım.
Senin dışındakiler ise hayatlarında rahmet ve merhamete muhtaç, işlerinde başarısızlığa mahkûm, içinde bulundukları şartlara yenik, durumları değişken ve nitelikleri sabit olmayan zayıf varlıklardır.
O halde, benzerlerin ve zıtların olmaktan çok yücesin; misillerin ve denklerin bulunmaktan çok büyüksün. Sen (her eksiklikten) münezzehsin; senden başka ilah yoktur.