Hz. İmam Mehdi (af)’in doğum günü İstanbul Halkalı’da büyük bir coşkuyla kutlanacak.
Caferider tarafından 5 Temmuz Perşembe günü Halkalı Zeynebiye Camii yanı İfa Spor çay bahçesinde düzenlenecek olan anma ve kutlama etkinliğine, Caferider Onursal başkanı ve Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Caferider Başkanı Av. Sinan Kılıç, Irak’tan büyük taklit mercii Ayetullah Muhammed Said El-Hekim’in oğlu H.İ.Seyyid İzzeddin El Hekim, El Hikme Müessesesi dış ilişkiler sorumlusu H.İ.Seyyid Salih El Hekim, Dünya Caferi Alimleri Derneği Başkanı Hamit Turan, Caferi din alimleri, Alevi dedeleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda davetli katılacak.
Caferider tarafından geleneksel olarak düzenlenen anma ve kutlama etkinliği her yıl büyük coşkuya sahne oluyor. Program akşam saat 21:00 da yapılacak.
Asrın ve Zamanın Sahibine Selam Olsun
On ikinci ve son imam olan, Hz. İmam M. Mehdî, Hicri 255. yılı Şaban ayının 15. gününde Samarra kentinde dünyaya gelmişlerdir. Babaları, Hz.İmâm Hasan’ül Askerî, anneleri Nergis Hatun’dur.
İsimleri, cedleri Hz.Peygamber’in mübarek isimleri, künyeleri mübarek künyeleridir. Lâkapları; “Sâhib’üz Zamân (Zamânın Sâhibi), Sâhib’üd Dâr (Yurdun Sâhibi), Kaaim (Ayakta duran, kıyâm eden), Hüccet (Reddi mümkün olmayan kesin delil), Hâtim (Hatmeden, sona erdiren) Muntazar (Beklenen), Nahiyet’ül Mukaddese (Kutlanmış yön), Hâdi (Hidâyete sevk eden)” ve “Mehdî (Hidâyete ermiş)” tir. En meşhur lâkapları ise; “Sâhib’üz-Zamân” ve “Hüccet” dir.
Hz.İmâm Muhammed’ül Takiyy, Hz.İmâm Muhammed Mehdî’den bahsederlerken;
“Zuhûr edip, zulümle, cevirle dolmuş olan yeryüzünü eşitlikle, adâletle dolduruncaya kadar adını anmak helâl de değildir” buyurmuşlardır.
Hz.İmâm Mûsâ-i Kâzım da buyurmuşlardır ki;
“Doğumu insanlardan gizli tutulur; üstün ve yüce Allah, cevirle, zulümle, dolmuş olan yeryüzünü, onun vasıtasıyla eşitlikle, adaletle dolduruncaya kadar da adını anmak helâl olmaz.”
Hz. İmâm Hasan’ül Askerî’nin Hakk’a kavuşmalarından sonra, zamanın imamından, isminden ve mekânından sorulan soruya;“İsmiyle anılırsa yayılır; mekânını bilirlerse bulunur” tarzında cevap gelmiştir.
On ikinci İmam’dan el yazılarıyla ve sefirler vasıtasıyla gelen emirlerde de; mübarek adlarının anılmaması, kesin olarak buyrulmuştur.
Hz.İmâm Muhammed’ül Takiyy’nin kızları, Hz. İmam Hasan’ül Askerî’nin halaları Hekime Hatun, On ikinci İmam Sahib’ül-Emir’in doğumlarını şöyle anlatır:
“İmâm Hasan’ül Askerî bana, bu gece bizde iftar et, Şaban ayının 15. gecesi ve bu gece Allah, Hüccetini izhar edecek” diye haber gönderdiler.
Evlerine gittim, kendilerine; “Anneleri kim?” diye sordum. “Nergis” buyurdular. Ben; “Kendisinde doğum alâmeti görmüyorum” dedim.
Hz.İmâm Hasan’ül Askerî:
“Gerçek, benim dediğimdir” buyurdular.
Nergis geldi, bana; “Seyyidem” diye hitab etti ve ayaklarımı çıkarmak istedi.
Ben, kendisine engel oldum; “Seyyidem sensin” dedim.
Hz.İmâm Hasan’ül Askerî bu sözümü duyunca;
“Allah sana hayırla mükâfat etsin hala” dediler.
Ben, Nergis’e;“Allah sana bu gece bir çocuk ihsân edecek ki, dünyanın da efendisi olacak, âhiretin de” dedim. Nergis utangaç bir halde oturdu. Ben; namaz kıldım, iftar ettim; biraz yattım uyudum. Gece namazına kalktım, sonra tekrar yattım. Derken korkarak uyandım, Nergis uyuyordu; biraz sonra o da uyandı; gece namazını kıldı; sonra yattı. Henüz bir doğum alâmeti olmadığı için âdeta tereddüde düştüm.
Hz.İmâm Hasan’ül Askerî odalarından;
“Hala, can vaad edilen vakit yaklaşmakta; acele etme” diye seslendiler.
Ben; “Elif-Lâm-Mim ve Yâ-sin sûrelerini” okudum. O anda Nergis hatun korkarak uyandılar. Koşup yanına gittim;“Allah korusun seni, doğum mu var?” diye sordum.
Nergis; “Evet” dedi. Kendisini bağrıma bastım.
Hz.İmâm Hasan’ül Askerî;
“Kadir suresini oku hala” buyurdular. Tanyeri ağarırken On ikinci İmam, dünyayı şereflendirdiler.