Suriye üzerinde sıkça Alevi Sünni-Şii ayrışımının yazılı ve görsel medyada dillendirildiği bir dönemde Adıyaman, İzmir ve Erzincan’da Alevi vatandaşların evlerinin işaretlenmesi ve tehlikeli sözler ve mesajların yazılı olduğu mektupların evlere bırakılması tehlikeli ve çirkin bir oyunun tezgâhlandığına işaret ediyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunanlar konunun aydınlatılması ve bu çirkin tezgâhın ucunun nerelere dayandığının tez elden aydınlatılması çağrısında bulundular.

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, bu çirkin tezgâhın aydınlatılmasını ve çalan tehlike çanlarının duyulmasını istedi.

 Özgündüz şunları söyledi, bölgemizde mezhep savaşı çıkarmak üzere oynanan oyun Suriye üzerinde yoğunlaşmıştır. Adıyaman’da Alevi evlerinin işaretlenmesinin ardından Erzincan’da, kapılar işaretleniyor, İzmir’de Alevi evlerine mektuplar bırakılıyor. Bu işaretli evlerde bir insan öldürülse ne olacak? Bunları yapanlar neden yakalanıp hesap sorulmaz.  Çalan bu tehlike çanları neden dikkate alınmaz. Yazıları silmek yerine yapanların yakalanıp kimlerin oyunu olduğunu ve kimlere hizmet ettiklerinin sorulması gerekmektedir diye konuştu.

Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek ise şunları söyledi; Adıyaman, İzmir, Gaziantep ve Erzincan'da geçtiğimiz günlerde görülen ev işaretlemeleri toplumumuzun zaten gergin olan sinirlerini biraz daha germiş ve ülkemizde yaşanan akıl ermez olaylara bu işaretleme girişimleri de bir şekilde katılmış bulunmaktadır. 

Gerek yurtiçi,  gerekse yurtdışı kamuoyunun tüm dikkatinin ülke düzeyinde Adıyaman’dan başlayan bu olaylarda olduğunu ve olmaya devam edeceğini kamuoyumuza bildiriyor,  bugünün Türkiye’sinde hiçbir Alevi veya Sünni yurttaşın böyle kötü niyetli ve ahlaksız oyunlara gelmeyeceğine inancımızı tekrar ediyoruz.

Yerel yöneticilerin, devletin idari veya güvenlik görevlilerinin yasal, vicdani ve ahlaki tüm sorumluluklarını gereği gibi taşımaları için siyasi ve idari otoritenin tüm bileşenlerinin uyanık ve tetikte olmasını bekliyoruz.  

1. Mart.2012' de yayınladığımız bir basın bildirisinde  "Bu tür tehlikeli ve sorumsuz girişimlerin başka bölgelerde de tekrar edilebileceğini veya denenebileceğini yerli ve yabancı kamuoyuna ve yetkililerimize bir kez daha önemle hatırlatıyoruz." uyarısında bulunmuş idik. Aradan geçen zamanda endişemizin nedensiz olmadığı ortaya çıkmış ve özellikle Erzincan'daki  olayın epeyi kurgusal bir deneme olduğu görülmüştür.

Toplumun tüm kesimlerinin bu tür karanlık amaçlı girişimlere karşı diri ve uyanık olmasının, sorunların el birliği ile çözülmesi için, ilk ve en önemli koşul olduğuna inancımız tekrar ediyor, devirlerin değiştiğini, haberlerin çok kısa zamanda paylaşıldığını, bu günün dünyasında daha farklı bir iletişimin sürmekte olduğunu tekrar hatırlatıyor ve  toplumsal huzursuzluklar yaratmayı amaçlayan provakasyon girişimcilerine bu yolların artık kapalı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.