30-08-2017 tarihinde eklendi
FACEBOOK KARNESİ!


Facebook karnesinin iki yüzü; aydınlık yüzü ve karanlık yüzü vardır. Aslında Facebook kendi haddi zatında karanlık ve zararlı değildir. Facebook’u karanlık ve aydınlık yapan kişinin ruh hali, kimyası, hamuru ve kullanım tarzıdır.

 Biz önce karanlık yüzünü özetleyelim:

 Facebook yalancıların evidir.

 Facebook iftiracıların karargâhıdır.

 Facebook münafıkların tatmin oldukları yurttur.

 Facebook dalkavukların ve yağcıların tarlasıdır.

 Facebook kin ve nefret dolu olanların sofrasıdır.

 Facebook kadın avcısı ahlaksızların gezi alanıdır

 Facebook ilim hırsızlığı yapanların yeridir.

 Facebook kıskanç ve kindar olanların ayıp bulmak için pusuya yattıkları çukurdur.

 Facebook seni sevmeyen hasta ruhluların seni sevenlere seni kötülemek ve gözden düşürmek için dolaştıkları bir lağım çukurudur.

 Facebook seni sevmeyen hasta ruhluların seni kötüleyen veya seni eleştirenleri bulup onların daha fazla senin ile uğraşması için hakkında iftiralar attığı çöplüğüdür.

 Facebook şakilesi/kimyası bozuk olanların kendilerini mümin gösterdikleri bir bukalemun vadisidir.

 Facebook âlimlerin veya kalem ehli basiretli gençlerin, muhlis müminlerin ilimlerinin başkaları tarafından kendi adlarına kopyalanıp yapıştırıldığı tahtadır.

 Facebook hasta ve habis ruhluların kustukları ve Facebook'u pislettikleri yerdir.

 Facebook laf sokma, laf dokundurma yeridir.

 Facebook münafıkların adap, erkân, insaf, hayâ gözetmedikleri yerdir.

 Facebook şakilesi şimr olanlar için gıybetin, yalanın, iftiranın, riyanın en güzel yeridir.

 Facebook şimr ruhlular için gıybetin, yalanın, iftiranın ve riyanın ibadetmiş gibi yapıldığı yerdir.

 Facebook aile meselelerinin konu edildiği, mahremiyet duvarının yıkıldığı yerdir.

 Facebook sahte kabadayıların klavye arkasından hökürerek kendilerini avuttukları yerdir.

 Facebook karaktersizler ve kişiliksizler için okun atılıp yayın gizletildiği yerdir.

 Facebook kimyası bozuk olanlar tarafından, olumlu yazan basiretli gençleri, müminleri ve ilkeli hizmet eden âlimleri susturmak için aba altından sopa gösterilen yerdir.

 Facebook dilinin gemi olmayan gevezelerin çok konuştukları yerdir.

 Facebook mizanı, aklı, saygısı olmayanların yeridir.

 Facebook sahte resimlerle, sahte isimlerle, ahlaksız erkeklerin kadın rumuzları veya kadın isimleri ile var oldukları yerdir.

 Facebook imansızların imanlı, takvasızların üç beş hadis ile kendilerini takvalı, cahillerin, hatta zır cahillerin kopyala yapıştır ile kendilerini allame göstermeye çalıştığı karanlık bir dünyadır.

 Facebook sahte telefon numaraları, sahte adresler,  bilinmeyen isimler, rumuzlar adı altında kinlerini, kıskançlıklarını, nefretlerini kusan cühela ve geveze taifesinin çöplüğüdür.

Facebook şakilesi/hamuru bozuk olanların Allah'ın adeta sorgulayıcı memuruymuş edası ile işlerine gelmeyenleri sorguladıkları, eleştirdikleri, kendilerince buldukları ayıp ve kusurları deşifre ettikleri, çarşaf çarşaf bunu birilerine servis ettikleri tozlu bir alandır.

Facebook Ehlibeyt mektebine nitelikli ve ilkeli hizmet edenlerin haklarında her türlü asılsız ve çirkin ithamların yapıldığı ve yargısız infazlar sonucu idam sehpasına oturtuldukları yerdir.

Facebook seviyesizlerin, ukalaların, oku at yayı sakla misali aba altından sopa gösterenlerin, imalı imalı mesajlar, tehditler, hakaretler savuranların nefis tarlasıdır.

Facebook kirli beyinlerin temiz insanlar hakkında suizanlar oluşturmak için çırpındıkları bulanık sudur. Facebook kirli beyinler tarafından çıkarılan suizanlar neticesinde temiz, mümin ama saf olanların suizana kapılarak günaha düşmelerine sebep olunan yerdir.

Facebook yazılanların farklı okunduğu ve dolayısıyla yıkımların yapıldığı yerdir.

Facebook bozuk ve kirli kalpliler tarafından, kendileri gibi Velayet mektebine inanıp aynı inançtan olanların kâfir, dinsiz, sapık ilan edildikleri ve lanetlendikleri yerdir.

Facebook Al-i Muhammed sevdalıları ile süfyanileri mutlu edecek şekilde uğraşılan yerdir.

Facebook’un karanlık yüzleri, kirli kalplileri kim ile uğraşmayı kafaya koymuşlarsa, uğraşmak istediklerinden övgü ile söz edenleri bir vesile ile bulur ve öven kişiye övülen hakkında başlar dünyalarca iftiralar ve çamurlar atmaya.

Facebook’un karanlık yüzleri, müfsitleri uğraşılmasından lezzet aldıkları kişilerin kötülendiklerini veya eleştirildiklerini gördükleri zaman kötüleyenleri veya eleştirenleri bulur ve daha fazla kötülenmesi için iftira destanları yazar ve anlatır.

Facebook’un bu tarz (sözde)müminleri, muttakileri, arifleri, filozoflarının sayfalarındaki paylaşılan kutsallara ait resimler, din içerikli üç beş cümle, birkaç hadisten öteye geçmez ve bunlar umuma yönelik görülen tarafı. Ancak görülmeyen, bilinmeyen tarafına gelince; “Görüldüğü, bilindiği durumda bazılarına selam dahi vermezler veya bazılarının cenaze namazına dahi gitmezler hakiki müminler ve gerçek muttakiler.”

Facebook’da, mümin olmayıp da müminmiş gibi görüntü vermeye çalışanlar, kendilerini/kimyalarını/hamurlarını/karakterlerini bir iki hadise de, bir iki satır yazıda, bir iki yaklaşım tarzında ve yaptıkları bir iki beğeni de gösterirler.

Facebook’un karanlık yüzleri (harici değillerdir ama) harici zihniyeti gibi hareket ederler. Hariciler “La hükme illa lillah” hüküm ancak Allah’ındır dedikleri zaman, Hz. İmam Ali (aleyhisselam) bu söz karşısında “Hak sözdür ama ondan batıl murat edilmektedir” buyurmuştur. Facebook’un maskeli (sözde) muttakileri hariciler gibi hak sözleri, güzel şeyleri yazarlar ancak yazdıklarından hakkı değil de batılı ve fesadı murat ederler.

Unutmayalım ki ahirette Facebook’da yaptığımız beğenilerden bile hesap vereceğiz. Yazılan yazı veya paylaşılan şey fesadı murat ediyorsa, böyle bir yazıyı beğenmek ve paylaşmak fesadı murat etmek demektir. Bundan hesap verilmeyeceğini, Allah’ın (haşa) bundan gafil olacağını zannetmesin bazıları.

Facebook’un karanlık yüzlerinin kötü örnekleri yukarıda yazdıklarımızdan daha da fazladır elbet.

Elbette yukarıdaki musibetleri “çekmeyen ve görmeyenler” ne dediğimizi biraz zor anlarlar.

Facebook’un kara yüzünün içinde öyle simalar vardır ki; Selam verseniz günaha girersiniz, merhaba etseniz namazınıza yazık edersiniz, davet ettikleri iftar sofralarında iftar etseniz orucunuzu batıl edersiniz…

Gelelim Facebook’un aydınlık yüzlerine, ihlas ile hizmet eden âlimlerine, basiretli, ferasetli genç kalemlerine, Allah için, ahiret kaygısı ile sosyal dayanışma ve yardımlaşma adına hizmetler eden müminlerine, kurumlarına…

Ülkemizde ulaşabildikleri bölgelerde ve bulundukları çevrelerde muhtaçlara, kimsesizlere, evsizlere, öğrencilere bir nebze de olsa umut ışığı olan Zehra Ana, Umut Işığı, Hel Eta’mız bunlardan sadece bir kaçıdır. (Unuttuklarım veya aklıma gelmeyen daha niceleri)

Yazıları ile gençliğin ufuklarını açan, onlara yazma noktasında örnek olan Hazım Koral’lar, Sadık Çelik’ler,Fatih Kahramani’ler, Serdar Gündoğdu’lar, Onur Çetinkaya’lar, Büşra Eker’ler, Velayet Aytan’lar Arzu Çetinkaya’lar Kemal Şükrü Sevindik’ler   ve  aklıma gelmeyen daha niceleri…

Konuşmaları, paylaşımları ve İslam coğrafyasında olup bitenleri çok iyi takip edip haber vermeleri ile meydanı cübbelilere, sarıklılara bırakmayan ve kaliteli hizmetler yapan âlimlerimiz…

Yaklaşımları, açıklamaları ile mektep mensuplarına daima doğru ciheti gösteren âlimlerimiz…

Ahlaki ve irfani yazıları ile ufukları açan, kalplerin irfan tellerine hareketlilik katan âlimlerimiz…

Edebi ve şiirsel makaleleri ve yine mektebe atılan iftiralara karşı cevap niteliğinde yazdıkları makalelerle “bizim de verilecek cevabımız var” edasını gösteren âlimlerimiz…

Fıkıh, ahkâm, hadis, kelam, toplumsal ve aile konularında paylaşımlar yapan âlimlerimiz…

Yukarıda isimlerini zikrettiğim kardeşlerimiz ve isimlerini zikretmediğim birbirinden değerli âlimlerimiz ve isimlerini (hatırlayamadığımdan dolayı) zikredemediğim daha niceleri Facebook’un aydınlık yüzleridir.

Elbette bu aydınlık sayfada bulunan ve hizmet edenlerin her birinin bana veya sana yahut bir başkasına göre hataları, yanlışları olabilir veya olacaktır. Hatalar, yanlışlar ilmi ise ilmi bir lisan ile ilme yakışır bir şekilde cevaplarının yazılması ilmin doğasında vardır ve ilmi kriterler ile cevap yazılmasının bir sakıncası da yoktur. Ancak hatalar ve yanlışlar şahsi/nefsi ise bunları Facebook ortamında dile getirmek ancak ve ancak süfyanileri sevindirir ve mektep ehlinden olanlara bir yarar sağlamaz. Şahsi/nefsi hata yapanların ya özeline yazılır veya telefon ile söylenir yahut birebir yüz yüze konuşulur… Mektebi, ahlaki olan da budur. Ama Facebook’da hakaret edici tarzda şahsi/nefsi yanlışların gündem edilmesi ahlaki olmamakla beraber, toplumun birlik dokusuna da zarardan başka bir şey sağlamaz.

Facebook’un karanlık yüzlerine, yazdıklarına, hakaretlerine toplum vitrinine çıkan insanların ve Facebook’un aydınlık yüzlerinin cevapları yok değildir elbet. Ama Mevlana misali “Köpek beni ısırdı, ben köpek değilim ki onu ısırayım” der geçer Mevlayı murad edenler. Ukbayı hatta bir adım ötesinde Mevlayı murat edenler; “Onun durumu, tıpkı şu köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, onu bıraksan da dilini sarkıtıp solur.” (Araf-176) ayeti ile bakar Facebook’un karanlık yüzlerine.

Facebook’un aydınlık yüzleri Ehlibeyt davasına kolay hizmet edilemeyeceğini, haklı olmanın, haklı kalmanın kolay olmayacağını, bu yolda çile ve meşakkat çekileceğini, bu yola azılı olanların, içeriden ve dışarıdan bu yolun mensuplarına nelerin yapılmak istendiğini gayet iyi tanımakta ve sorumluluklarını çok iyi bilmektedirler. Ancak saha içerisinde olan bazı hasta ruhlu, kompleksliler tarafından ayaklarına çelmeler takılmak istenmezse, yavaşlatılmak istenmeseler sorumluluklarını daha iyi, nitelikli ve daha çabuk bir şekilde yerine getirmiş olacaklardır.

Bilindiği gibi marufa emir ve münkerden nehiy İslam dininin iki önemli emri, iki önemli farzı ve iki önemli ibadetidir. Bu iki emir/ibadet o denli önemlidir ki Ehlibeyt mektebinde iman esaslarından iki tanesini teşkil etmektedir.

Marufa emir ve münkerden nehiy sadece yerel hayatta farz değildir. Yerel hayatta farz olduğu gibi Facebook’da da farzdır. Güncel yaşantımızda yerel hayatta ve Facebook’da bu iki farz Müslümanlar tarafından ihmal edildiği zaman kimlikler zedelenir, onur ve haysiyetler kırılır, emniyet bozulur... Facebook’un gerçek, hakiki, samimi, yiğit, din, iman ve ahiret derdi olan müminleri ve aydınlık tarafın safında olduğunu söyleyenleri bu iki önemli farzdan gaflet etmemelidirler. Gaflet edildiği, marufa emir münkerden nehiy yapılmadığı zaman, Facebook’da mektebin konuşan dillerine, yazan kalemlerine sahip çıkılmadığı takdirde doğru görüntü veren yamuklar, takvalı görünen münafıklar, ihlâslı görünen riyakârlar, imanlı görünen imansızlar, tatlı dil görüntüsü veren akrep dilliler, ıslah görüntüsü veren ifsatçılar, Hüseyni yolun yolcusu görüntüsünü verip süfyani yolun yolcularının yaptıklarını yapanlar, Kuran’ın tabirine göre  “dilini dışarı sarkıtan”lar tarafından atılan iftiralar, yazılan yalanlar, suizanlar, kıskançlıklar, hainlikler, kibirler neticesinde konuşan diller susturulmaya çalışılır, yazan kalemler kırılmak istenir, kimlikler zadelenir, onur ve haysiyetler lekelenir, mahremiyet bozulur, güven sarsıılır, ilim sahipleri, yazan aydın kalemler susar veya köşelerine çekilir, hastalıklı, cahil ve bulanık ruhlar yazmaya başlar, büyük büyük günahlar yapılır, kıskançlar, hainler, zararlı çalılar, zehirli akrepler, pusuda olan çakallar Facebook’da cirit atarlar ve mektepten olmayanlar mektebi bunların sayfalarından öğrenmeye kalkışır ve bunların yazdıkları ve tutumları neticesinde mektepten ve mektep ehlinden nefret ederler.

Onun için aziz, hakiki mümin, muttaki, samimi, din ve ahiret derdi olan kardeşlerim Facebook’da marufa emir ve münkerden nehiy olan iki önemli farzdan gaflet etmeyelim. Aksi takdirde belirttiğim sıkıntılar dün olduğu gibi yarın da olacaktır ve neticede kaybeden mektep ve mensupları olacak ve susanların/duyarsız kalanların ve araştırmadan hüküm verenlerin ahiretleri de zarar görecektir.

İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “En büyük cihat, zalim ve haksızın yüzüne karşı hakkı söylemektir.” Ama ne yazık ki günümüzdeki Müslümanların geneli, bırakın büyük ve dikta zorbaları, sıradan bir haksızlığın karşısında bile hakkı söylemez hâle gelmişlerdir. Çünkü sorumsuzluğun ve sapmanın ilk adımı olan “bana ne!” bahanesi çoklarının kanına, ruhuna işlemiştir. 

Not: Bu hakirin Facebook sayfası kapalı olduğundan, Facebook’un aydınlık yüzlerinin ve aydınlık tarafta olan gerçek mümin ve muttakilerin bu makaleyi Facebook sayfalarında paylaşacaklarını ümit ederim.

Selam ve dua ile...

 Mehdi AKSU

 

http://caferider.com.tr/facebook-karnesi_m3426.html