23-07-2016 tarihinde eklendi
Ermenistan bu cesaretini nereden alıyor?


1945 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, 2. Maddesi ile devletlerin güç kullanarak toprak elde etmesini, başka bir devletin topraklarını işgal etmesini yasaklamıştır. 
Peki bir devlet sözleşmenin 2. Maddesini ihlal ederse ne olacaktır? 
 
Sözleşmenin 41 ve 42. maddeleri işgalci güce karşı Güvenlik Konseyi’nin her türlü siyasi ve ekonomik tedbirler yanında silahlı müdahalesini de istemiştir.
Batı ülkeleri kendi çıkarları için bu maddeleri derhal uygulamaya koyarken ne yazık ki Azerbaycan’ın topraklarını işgal eden Ermenistan için harekete geçmekten kaçınmaktadırlar.
20 Yanvar/Ocak 1990 tarihinde Azerbaycan’ın bağımsızlık arzusuna karşı Rus Kızıl Ordu birliklerince desteklenen Ermeni’ler tarafından Bakü’de katliam yapılmıştır. Bu katliam insanlık tarihine kara leke olarak yazılırken Azerbaycan Türkleri bağımsızlık ve özgürlük yolundan vazgeçmeyerek Azerbaycan’ı bağımsızlığa kavuşturmuşlardır. Ancak, Türk ve İslam dünyasının katliamlara etkili tepkiler vermemesinden cesaret alan Ermenistan, 25-26 Şubat 1992’de Hocalı’da, Ağdam’da ve daha bir çok bölgede soykırıma girişmiştir. Sadece Hocalı’da 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk’ü hunharca katledilmiştir. Azerbaycan’ın yüzde yirmi oranında toprakları işgal edilmiştir. İşgal edilen topraklarda Ermeniler sadece soykırım değil, tarih, kültür, sanat ve doğa katliamı da yapmıştır. Tarihi binalar, köprüler, camiler yıkılmış, çevre ve doğa tahrip edilmiştir. 
 
Yaptıkları katliamları anılarında anlatan Ermeniler, küçük çocukların derisini yüzdüklerini, damarlarını kesip kanını yavaşça akıtarak işkenceyle öldürdüklerini, hamile kadınların karınlarını yararak çıkardıkları bebeklerle top gibi oynadıklarını detaylarıyla anlatmışlardır. (Dr.Zori Balayan “Ruhumuzun Canlanması” adlı kitabı)
Vahşete ve soykırıma daha fazla kulaklarını tıkayamayan Batı, BM nezdinde karar almak zorunda kalmıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 822 sayılı kararla, Ermeni kuvvetlerinin işgal ettiği topraklardan derhal çekilmesini istemişse de Ermenistan bu karara uymamıştır. Kararın ardından AGİT bünyesinde kurulan MİNSK gurubu da işgalin sonlanmasında ve sürgün edilenlerin topraklarına dönmesi konusunda etkili olmamış/olamamıştır.
 
Ermenistan, gerek Türk ve İslam dünyasının tepkisizliğinden gerekse uluslararası kuruluşların kör, sağır ve dilsiz oluşlarından aldığı cesaretle hala Azerbaycan’ı taciz etmekte, sınır köylerinde sivil vatandaşları öldürmeye devam etmektedir. İşgal ettiği topraklarda can verenlerin mezarlarını ziyaret edenleri dahi ya öldürmekte ya da uyduruk mahkemelerle uzun süreli hapislere mahkum etmektedir. 
Türkiye bir yandan, Akdamar’da olduğu gibi Ermeni Kiliselerini büyük maliyetlerle onarıp ibadete açmakta, diğer yandan Cumhuriyet öncesinden gelen iddialarla kendilerine ait olduğunu söyledikleri vakıf arazilerini iade etmektedir. Başbakanlık başdanışmanlığı’na bir ermeni vatandaşımız atanmışken, Azerbaycan kökenli bir danışman düşünülmemiştir. En yetkili resmi ağızlardan 1915 olaylarına atıfla “acılarını” anladığımızı ifade ettiğimiz Ermenistan’la olan sınır kapılarının açılmasından, ticaretten bahsedilmektedir. Halen Ağrı Dağı ve Doğu Anadolu üzerinde hak iddiasını resmi devlet ideolojisi olarak sürdüren Ermenistan şımarmasın da kim şımarsın?
http://caferider.com.tr/ermenistan-bu-cesaretini-nereden-aliyor-_m3383.html