10-05-2016 tarihinde eklendi
ŞAKİLESİ BOZUK OLANLAR!


     İnsanoğlu “şakile” sıfatına göre konuşur, yazar, hareket eder, düşünür ve yaşar. Yani her insanın bir doğası vardır ve insan doğası insanın kimyası demektir. Dolayısıyla her insan “şakilesine/kimyasına” göre yaşar. Bireyin sahip olduğu inanç ve idealleri, ahlâkî değer ve tutumları onun kişiliğinin önemli unsurlarından birisidir. Kişiliğin bu yönü daha çok çevreden, sonradan kazanılan özelliklerdir. İnsanda “şakile” halinde var olan ya da sonradan oluşan özellikler, onun tutum ve davranışlarını yönlendirir, kısıtlar veya belli bir yola doğru gitmeye zorlar.

     Bazı insanlar “şakile/kimya” hamurlarını rahmet suyu ile yoğurdukları için, kalemlerinden, lisanlarından, ilişkilerinden, amellerinden, yaşantılarından hayır, güzellik, esenlik, saadet ve sefa dışında bir şey görmek mümkün olmaz. Ancak bazı insanlarda “şakile/kimya” hamurlarını şeytanın necaset dolu pislik akıntıları ve artıkları ile yoğurdukları için onların hayatlarında müspet bir şey göremezsiniz. Konuştukları her söz, yazdıkları her kelime, attıkları her adım fitne, fesat, çamur, iftira, yalan, çirkef, zehir… Bunlardan başka ne beklenebilir ki. “Şakilesi” bozuk olandan hayır beklemek körden renkleri anlatmasını beklemek gibi bir şeydir. Allah’uTeala şöyle buyuruyor: “De ki: “Herkes kendi şâkilesine göre hareket eder. Rabb’iniz kimin en doğru yolda olduğunu daha iyi bilir.” (İsrâ, 84)

      “Şakilesi”kaliteli, iyi olan her konuda; dili, eli, adımları, yazdıkları, yaptıkları ile her yerde hayra vesile olur veya vesile olmaya gayret eder. Ancak “şakilesi” bozuk olan bunların tam aksini yapar.

     Halk arasında anlatılan meşhur bir hikâye vardır:Zamanın birinde nehir kıyısında bir kurbağayaşarmış. Kurbağa, nehrin diğer kıyısına hayvanları geçirir, onlara iyilik edermiş.Bir gün bir“akrep”kurbağaya gelerek; “Kurbağa kardeş, beni de karşı kıyıya geçirir misin” demiş. Kurbağa“şakilesi/kimyası” kaliteli ve temiz, dolayısıylaiyiniyetliama o kadar da saf değilmiş.Olmaz öyle şey, sen akrepsin ve beni zehirlersin demiş.

     Akrep, karşısındakinin “şakilesinin/kimyasının”temiz olduğunu biliyor ya; söz veriyorum, sen beni karşıya geçir sana zarar vermeyeceğim. Nasıl olsa ikimiz de suyun içinde olacağız. Seni zehirlersem ikimiz de birden boğuluruzdeyince, kurbağaduyduklarına ve dolayısıyla akrebe inanmış.Akrebe inanan kurbağa sırtına almış akrebi ve karşı kıyıya doğru hareket etmiş. Tam nehrin kıyısına varacaklarken, akrep kurbağayı bir güzel zehirlemiş.  Kurbağa, akrebin zehrinden boğulurken, can havli ile sormuş; “Neden yaptın, ben sana kötülük mü yaptım. Tam aksine sana iyilik yaptım. Bunca iyiliğimin karşısında sen neden bu acımazlığı, vicdansızlığı, kalleşliği yaptın?”.Akrebin cevabı tam da konumuzla ilintili. Akrep şöyle cevap vermiş; “Ne yapayım, huyum bu.”

      Evet, akrep “şakilesine/kimyasına”göre hareket etmişti. Akrebe, “Neden bunu yaptın, neden zehirledin, zarar verdin?”diye sorulmaz.  Çünkü huyu o.Can çıkar, huy çıkmaz.

    “Şakilesi”bozuk olanlar küçücük bir et parçası ile dünyalarca büyük günahlar yaparlar. O et parçasından yalan, iftira, fitne, fesat, küfür; yani her türlü necaset dökülür. O et parçası insanın lisanıdır. “Şakilesi” bozuk olanların dilleri sonunda zehirli bir yılan, tehlikeli bir akrep, kuduz bir köpek halini alır. Kurani tabire göre böyle bir dilin sahibinin üzerine gitseniz de, arkanızı dönseniz de dilini dışarı sarkıtıp hırlar durur. Allah buyuruyor; "Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur." (Araf-176) Yine şöyle buyuruyor; "Konuştuğunuz zaman adaletli olunuz." (Enam-151)

    Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihivesellem şöyle buyuruyor; "Allah kıyamet günü dile gösterdiğin azabı bedenin hiç bir azasına göstermeyecektir. Dil şöyle diyecek; Beni hiç bir şeye göstermediği azap ile azaplandırdın? Ona şöyle cevap verilecek; Senden çıkan bir söz doğu ve batıya ulaştı; Bu sözden dolayı haksız yere kanlar döküldü, mallar yağmalandı, haysiyet ve namuslar ayaklar altına alındı."Bu hadisi şerif de söz edilen dilden maksat “şakilesi/kimyası” bozuk olanların dilidir.

    “Şakilesi”bozuk olanlar“hazımsızlık ve taassup” ehli olurlar. Böyleleri karşılarında kim olursa olsun; işine gelmeyenleri, iftira kampanyaları ile toplumdan dışlamaya çalışır. Kişi güzeli ve doğru olanı yapsa da “şakilesi” bozuk olan yine ona karşı çıkar. Bu onun kimyasında vardır. Bu düşünce tarzına göre hareket eden insanların bu konuda şeytanın peşine nasıl takıldıklarını hayretle görmekteyiz. Bu özellikler kimde olursa olsun, onlar şeytan safında yerini almış, şeytanlaşmış olduklarını bilmelidirler.

    “Şakilesi”bozuk olanların konuşmaları yaldızlı ama amelleri, ağızları çirkeften, pislikten, yalandan, iftiradan öteye geçmez. “Şakilesi” bozuk olana ailesi, yakın akrabaları, çevresi, tanıdıkları, dostları ve hatta tanımadıkları bile nasihat etseler, yanlışını delilleri ile gösterseler yine de kimsenin dediklerini, nasihatlerini kabul etmez, söylenenlerin ona asla faydası ve etkisi olmaz. Zira “şakilesi” bozuk olanlar kendilerini asla hasta ve cahil olarak görmezler. Başkaları onların iyiliğini düşünüp, yol gösterselerbile, kızarak kabul etmezler.

     Toplum içerisinde sosyal meselelerde insanlar arasında çıkan olumsuzluk ve tatsızlıkların en büyük sebebi “şakile” bozukluğudur. Böyleleri hidayet meşalelerine, rabbani din âlimlerine bile yol, yordam ve din öğretmeye kalkışırlar. Hidayet meşaleleri onlara hastalıklarını ve bundan dolayı fitne- fesatlarını hatırlattıkları zaman yemin içerek kendilerinin kaliteli ve ıslahçı olduklarını söylerler. Hatta bu tutumlarından ahiret günü Allah’a karşı bile vazgeçmezler ve böylelikle bu hastalıkları ahirette de kendisini göstermiş olur. Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor; “O gün Allah onların hepsini yeniden diriltecek, onlarda dünyada size yemin ettikleri gibi, O’na yemin edeceklerdir. Kendilerini bir şey hakikat) üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.” (Mücadele- 18)

    Bunlar en fazla hüsrana uğrayanlardır. Zira hastalıkları öyle bir boyuttadır ki, Allah bile kıyamet günü onlara siz dünyada kötülükler yaptınız buyurduğu zaman, hayır Allah’ım biz iyi insanlardık ve iyilikler yapıyorduk diyeceklerdir. Yani Allah’ın bile (hâşâ) kendileri hakkında yanıldığını söyleyeceklerdir. “De ki: Size işler bakımında en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? İyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” (Kehf, 103-104)

     Böylelerinin her konuda sözü çok olur ama sözlerinin içeriği boş olur. Davul misali. Davulun içi boştur ama sesi gürdür. Allah “şakilesini” temiz tutanlardan ve “şakilesi” temiz olanlar ile muhatap olanlardan etsin ve cümle müminleri“şakilesi” bozuk olanların her türlü şerlerinden muhafaza buyurusun. Amin

Selam ve Dua ile

http://caferider.com.tr/sakilesi-bozuk-olanlar_m3368.html