14-08-2013 tarihinde eklendi
Sırtını zalimlere dayayıp demokrasi çağrısı yapanlar


 "Günümüz İslam toplumlarının doğru bir şekilde tespit ettikleri gibi, dertlerin dermanı ve tek bir kurtuluş yolu, geri kalmışlık, baskı ve çıkmazlardan kurtuluş yolu, öz İslami hüviyete geri dönüş, gerçek anlamda Ümmet-i Vahideyi yeniden canlandırma ve geliştirmedir. Bu yüzden korku ve ümitsizliğe kapılmaya hiçbir gerekçe uydurulamaz. Bunun yolu, bu mukaddes cihadın öncüleri olmaya İslam dünyasının ihlasla kararlı olmasından geçiyor. Rahmet ve Vahdet peygamberine inanan, zengin kaynaklara, kalabalık ve yetkin insan gücüne özel konum ve varlığa sahip olan biz Müslüman insanların tefrika ve ihtilaf ateşi içinde kavrulması, Allah dini ve insanlık düşmanlarının içinizdeki bu tefrikayı alaya alıp, gülmeleri, gerçek medeniyet ve kültür öncüleri ve akıncıları olan ümmete üstünlük taslamaları ve de onların varlığını denetim altına alıp, yağmaları büyük bir haksızlık ve alçaklıktır.

Allah"ın kitabı Kur"an'ı Kerim'in bir sözü eksiksiz ve hiç değişmeden İslami fırkaların arasında yaşıyor. Peygamber efendimizin sünneti ve öğretileri de bizim hidayet şartımız ve eylemlerimizin işaretleri olarak biliniyor. Kıblemiz bir, şiarımız bir, namaz ve menasıkimiz birdir. İslam"ın yüzlerce ilke ve kuralı da bütün İslam mezheplerinin ortak ve temel inancını oluşturuyor. Bütün bu nitelikle ve özgün ilke ve öğretiler, örnek ve birleşik ümmetin oluşumunda ebedi ve sağlam bir yapının malzemeleri ve de özü sayılıyor.

Burada sorun ve noksanlık, halktan kaynaklanmıyor. Çünkü İslam ülkelerindeki alimler, bilginler, aydınlar ve yöneticiler bu hassas şartlarda kendi yükümlülüklerini yerine getirip, halkın birlik duygu ve isteklerini gerçekleştirmelidirler. Amerika ve İsrail, İslami yok etme ve İslam beldelerine sulta kurup, Müslüman milletleri köleleştirmeden daha azına razı olamazlar. Gelin dostlar, Kudüs"ün gasıbı güçlerle onların destekçisi odakların çıkarlarını sağlama ve koruma amacıyla yapılan bu örümcek ağı ve gevşek paktlara karşı İslami kardeşlik üzerine bina edilecek sağlam ve sarsılmaz bir pakt ve ittifak kuralım, ümmeti vahidenim parlak mirasını yeniden canlandıralım." Evet İslam dünyasının kurtuluş reçetesini böyle özetliyordu İmam Humeyni (ra).

Mısır'da başlatılan İslam mezheplerini yakınlaştırma kurumu İran İslam Cumhuriyetiyle devam ettirildi. 25 yıllık süreçte gelinin nokta oldukça ümit vericiydi. Taki BOP projisinin sahneye konulacağı zamana kadar.Bu projenin de ortaya konumlasının sebebi işte bu gerçektir. Bunca yıllık sermaye ve gelişme İngiliz dini Vehhabi ve Selefiliğin Pakistan'da beş bin medresede güçlenmesi, Afganistan'da El Kaide eliyle İsrail ve ABD'ye karşı değil, İslam dünyasına karşı yürütülen savaş, Lübnan'da İsrail'in hezimeti...Bunca kaygı ve telaşın sebeplerinden biri buydu diğeri de batının içine düştüğü ekonomik kriz..

İslam dünyasını Şii Hilal, Sünni eksen diye ikiye bölmeye ve aralarındaki ayrışımı derinleştirmeye yönelik bu savaş, Selefi Vehhabi tekfirci anlayışın eliyle bir mezhep savaşına dönüştürülecek, malum bazı İslam ülkelerinin yöneticilerini de bu amaç için kullanacaklardı. Yaşadığımız gelişmelerin ortaya koyduğu büyük fotoğraf budur.
Ne acıdır ki, koltuklarını korumak için her şeyi mübah görenler can havliyle bu projeye hizmet etmekte ve Müslamanı Müslüman'a kırdıran bu anlayıştan da akan kanın durması için minnetle yardım çağrılarında bulunmaktalar..  

İslam dünyası dinleri yokmuş gibi kendi kardeşlerinin aralarını düzeltmek yerine, böylesine bir zilletin içinde debelenmelerinin sonucu kan ve gözyaşının, bi heba olan servetlerinin, izzet ve şereflerinin yerlerde sünündüğünü görmeye bile mecalleri kalmamıştır..  

Allah'a dayanıp, ondan medet ummak yerine, koltukları uğruna zalimlere yaslanıp cereyan eden olaylara sahte gözyaşları dökmeleri artık inandırıcılığını yitirmiş, sözleri hiç bir değer taşımayan kuru laflar olarak boşlukta yankılanmaktadır. Uluslararası toplum diyerek yapılan çağrıların muhatabı da duvara çarpmaktadır. Kendi kardeşiyle barışık olmayanların sözleri de kendi suratlarında patlamaya devam etmektedir. Sırtını zalimlere dayayıp barış çağrısı yapanlar, inandıkları dinden yanıt bulmayacalardır.

Ancak Allah'a dayanıp ona güvenen, dinlerinin verdiği ilkelere bağlı kalan, onurlarını ve izzetlerini hiçbir şeyle takas etmeyenler, çelikten bir kurşun gibi saf bağlayıp vahdeti ve kardeşik bağlarını güçlendirme azminde olanların mücüdelesi ve Allah'ın hesabı bu işin sonucunu belirleyecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın..

http://caferider.com.tr/sirtini-zalimlere-dayayip-demokrasi-cagrisi-yapanlar_m3255.html