22-08-2012 tarihinde eklendi
Dimyat'a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak


Hatırlarsanız, 2012 Mart ayında yapılan Anadolu Şahini Tatbikatı’na bu yıl sadece Türkiye ve Amerika uçakları katılmıştı. Hâlbuki geçmiş yıllarda Suudi Arabistan, Ürdün ve İspanya da katılıyordu. Ama bu yıl başka ülke katılmadı.

Çünkü bu ülkeler Amerika ve İsrail’in yayılmacı ve sömürü politikasından dolayı Ortadoğu coğrafyasının çok tehlikeli günler yaşadığının farkındadır. Böyle tehlikeli zamanlarda tatbikat düzenlenmesi bir ‘meydan okuma’dır. Bunu sadece Türkiye görmezlikten gelmiş ve bütün komşularıyla arası açılmıştır. Bu durum yine Osmanlı tarihinin gerileme dönemine tekabül eden, II. Mahmut un sözünü hatırlattı,‘Denize düşen yılana sarılır’, ve unutmayalım ki “Tarih tekerrürden ibarettir”.Şimdilerde de kimsenin yüzüne bakamadığı için yılana sarılmaya, yani Kuzey Irak kürtleriyle irtibat kurup yalnızlığını gidermeye çalışıyor.

Bu tatbikatla Türkiye ve Amerika bölgede meydan okudu. Türkiye bugün, ileride olacakları hiç düşünmeden Amerika’ya güvenerek bu meydan okumaya büyük bir basiretsizlikle halen ortak oluyor. Hal bu ki PKK meselesinin arkasında ilk günden beri Amerika ve İsrail vardır. Bunu görmezlikten gelenler ya basiretsizdir ya da işbirlikçidir. On binlerce polis ve askerimizin canına mal olan, ülkeyi bölünmenin eşiğine götüren bu meseleyi bölgedeki çıkarlarından ötürü Amerika; Irak, İran, Türkiye ve Suriye topraklarını istikrarsızlaştırıp bölmek için çıkarmış ve bu günkü duruma getirtmiştir. Dün Çekiç Güç’ü Türkiye barındırmış ve onun gayri meşru çocuğu Kuzey Irak’taki kürt hükümeti doğmuştur. Suriye meselesinde yine Türkiye benzeri rolü oynuyor. Bunun yıkımı bölgemizde çok büyük olacaktır. Siz ne yaparsanız yapın Amerika ve İsrail bu meselenin bitmesini istemiyor.

Dolayısıyla 40 yıldır gün geçtikçe içinden çıkılmaz hale getirilmiş ve dün Türkiye’nin kabul etmediği Kürt devletiyle bu gün stratejik ortaklık kurdurmuştur. Kimse mertçe çıkıp bu iki devlete bunu söyleyemediği gibi namertçe bazen İran İslam Cumhuriyeti’ni, bazen Suriye’yi, bazen de Irak’ı, PKK’yı besliyor diye suçlamış ve asıl suçlular saklanmıştır. Hâlbuki bu ülkelerinde en az Türkiye kadar başı derttedir. Bu neye benzer biliyor musunuz? Atalarımızın dediği gibi ‘Eşeğe gücü yetmeyen semerini dövermiş’ misalidir.

Şimdi yine başa dönelim. Bu meydan okuma kime?

Suriye’ye…

Başka?

Irak’a ve

Elbette İran’a…

Bütün komşulara

Belki de Rusya ve Çin’e…

Oysa bu ülkelerle Türkiye’nin hiçbir alıp veremediği yok. Sayın Başbakanın BOP eş başkanı oluşu Türkiye’yi komşularıyla karşı karşıya getirmiş ve ateşten bir çemberin içine sokmuştur.

 Tatbikata katılan Amerikalı bir albayın açıklamaları aslında bu felaketin habercisi gibiydi.

Albay Paul Murray Anadolu Şahini Tatbikatı’yla ilgili olarak şöyle diyordu:
“Beraber savaşa girmek zorunda kalırsak, Türk Hava Kuvvetleri ile tatbikat, düzgün iletişim ve taktiksel verimliliği garantiye alıyor.”

Bu savaş denemesi kime karşı?

Bu Suriye savaşı mı?

Yoksa İran mı?

Ya da ikisi birden mi?

Hangisi olursa olsun en çok zarar görecek Türkiye olacak.

Şimdi özellikle İran İslam Cumhuriyet’i ve Irak’la aramızı açan olayların altını çizelim;

1-Önce füze kalkanı Malatya Kürecik’e yerleştirildi ve aktif hale getirildi. Sonra İsrail’le ortaklaşa denendi ve çalıştığı da anlaşıldı.

Akabinde bu tatbikat düzenlendi. Sadece Amerika ve Türkiye’nin katılımıyla bu tatbikatın düzenlenmesi Türkiye’nin, Amerika çıkarlarının dışına çık(a)mayacağını tüm dünyaya, özellikle de İslam ülkelerine göstermiş oldu.

2-Esad karşıtlarını kendi topraklarında konuşlandırması, her türlü eğitim ve desteği sağlamakla birlikte bizzat Esad’ı yıkmak üzere her türlü faaliyette bulunması.

Washington Post'un haberine göre; operasyon merkezi şöyle çalışıyor.

CIA’ye Suriye içinden bilgiyi MİT aktarıyor!

Türkiye'nin Suriye sınırında 6 kişi civarında bir CIA ekibi konuşlanmış durumda. Ekip Türk istihbaratı MİT'le yakın temas halinde. Bölgedeki CIA ekibi Suriye içindeki pek çok bilgiyi bizzat MİT kanalıyla elde ediyor.

Gazete durumu bir Amerikalı yetkilinin ağzından şöyle aktarıyor: "Biz isyanın kilit önemdeki liderlerini tanıyoruz ve onlarla yakın iletişim halindeyiz."

Suudi Arabistan ve Katar gibi körfez ülkelerinin istihbaratlarıysa silah dağıtımını gerçekleştiriyor. CIA da MİT'le işbirliği halinde bu dağıtımı takip ediyor.

Haberde Amerikan istihbaratının Suriyeli isyancıları nasıl kontrol ettiğini gösteren çarpıcı bir ayrıntı da aktarılıyor. Buna göre CIA, Esad karşıtlarına verdiği haberleşme cihazlarında özel bir şifre kullanıyor. Dolayısıyla Esad karşıtlarının her görüşmesi CIA tarafından dinleniyor.

3-Hukuk devleti olduğunu her fırsatta dile getiren bir ülke olarak, Irak’ta cinayetle suçlanan, hakkında uluslararası yakalama emri olduğu halde, Tarık Haşim’e oturma izni vererek koruma altına alması ve yasal hükümeti görmezlikten gelmesi.

Aynı zamanda, Amerika projeleri için savaşmaya hazır olduğunu da gösterdi. “Türkiye’nin gittiği yol, yol değildir.”

Bu yanlış yolda Türkiye’ye kesilecek ağır faturaların hesabını hiçbir siyasi veremeyecektir. Yol yakınken bu tarihi yanlıştan Türkiye mutlaka dönmelidir. Amerika’nın uşağı gibi hareket etmeyi terk etmelidir. Atalarımızın dediği gibi: ‘Gavurdan dost, domuzdan post olmaz’.

Amerika hiçbir hizmetkârına vefa göstermemiştir. Örnek mi? 30 yıl ABD hizmetinde bulunan Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek’i bütün dünyanın gözü önünde daha dün kafese koymadı mı? Aslında Siyonist ve Emperyalistlerin dostluğuna aldananlar bu olaydan ibret almalı. Peşinden ekibini de temizlemeye başladı. 20 yıl, CIA ve MOSSAD ile birlikte Mısır ve bölgedeki Müslümanlara karşı ortak mücadele eden ve Mısır İstihbarat Şefi olarak CIA'nın bölgedeki tüm plan ve çalışmalarını bilen Süleyman, Amerika’da aniden ortadan kaldırıldı, kimilerine göre öldü. Amerikan işbirlikçilerinin sonu hep böyle oluyor, böyle olacaktır da. Saddam, İran şahı… Diğerlerini hatırlatmaya gerek yok. Şimdi kendileriyle işbirliği yapmayan Esad’ı elbirliğiyle ortadan kaldırmaya ve İsrail’in önünü açmaya çalışıyorlar. Ama Esad direniyor ve dayanıyor. Bu planı gören Rusya ve Çin uluslararası ilişkiler bağlamında Suriye’yi destekliyor ve savaş gemisi gönderiyor.. İçte ise her şeye rağmen halkın büyük bölümü Esad’ı destekliyor. Çünkü Suriye halkı muhalif silahlı grupların yaptıklarından nefret ediyor.

Hele evlere baskın yapıp çocuk, kadın demeden kendilerine destek vermeyenleri katletmeleri ve utanıp kızarmadan bu cinayetleri Esad güçlerinin üzerine atmaları, Halep’te postane çalışanlarını halkın gözü önünde diri diri binanın üzerinden aşağı atmaları, ülkeye gelen misafirleri kaçırmaları, bombalı saldırılarla masum insanları öldürmeleri vs… silahlı gurupların hür insanlar olmayıp gerçekten terör gurubu olduklarını gözler önüne seriyor. Vaka bu ki 20 milyonluk bir ülkede sayıları 200-250 bini aşmayan muhalifler bitmiş durumdadır. Geçenlerde bir çöpçünün internete düşen ‘bak oğlum git’ meselesi gibi meğer Esad şimdiye kadar bu edayı takınmışmış. Ancak Şam ve Halep ’te ki çatışmalar Esad’ın iç mihrakları kullanarak ülkeyi bölmeye çalışanlara karşı taviz vermeyeceğini göstermiştir.

Çevre ülkelerden her türlü ağır silah yardımı alan gruplarla yaşanan ve yaşanacak çatışmaların Amerika ve yandaşlarına göre bir tek amacı vardır: İç savaş.. Amaçlanan Sünni-Alevi iç savaşı çıkarmaktı. İnşallah Sünni ve Alevi kardeşler en çok İsrail’in işine yarayan bu oyuna daha fazla gelmezler.

Aslında Amerika ve Türkiye dışında hiç kimse Esad'ın görevi bırakıp gideceğini düşünmemektedir. Zaten Rusya ve Çin 'Esad ‘sız bir Suriye'yi başından beri haklı olarak istemedi. Son gelişmelerle kendi gücüne ve halkın desteğine güvenen Esad'ın geri adım atacağını hiç sanmıyorum. Esad, Rusya’nın ve Çin‘in desteğinden emin bir şekilde, geçmiştekinden daha çok ülkesini savunmaya çalışacak ve büyük İsrail planını suya düşürecektir.

 

http://caferider.com.tr/dimyat-a-pirince-giderken-evdeki-bulgurdan-olmak_m3105.html