Özgündüz Cuma Hutbesi’nde; “Eğer sen yüzlerce milyon Müslümana iftira edersen namussuzluğun, arsızlığın ve hayâsızlığın zirvesinde olursun. Aklı olan biri, İngiliz armasını iftiharla üzerinde taşıyan böyle bir sömürücü ve yobaza inanmaz hatta yüzüne tükürür. Birileri de kalkıp demelidir ki, kırk senedir Mehmetçiğe kurşun sıkanlar, bölücülük yapanlar, bu ülkenin silahlarıyla Gazi Meclis’i bombalayanlar, Afrika’da ve Ortadoğu’da İslam toraklarını kan gölüne çevirenler Şia mıdır? 

 

Mezhebinden dolayı bir Şia hangi insanın gözünün önünde birisinin namusuna tecavüz etmiştir? Bir Müslümana değil, bir kâfire bile bu çirkefliği yapan kim varsa Allah’ın gazabı ve laneti ona olsun. Mübahale ayetinin hükmü de onun üzerine olsun. Yok, eğer bu müfteri gibileri iftira atıyorsa, Allah gazabını, lanetini ve azabını bu yobazların üzerine indirsin.

 

Müfteriler, çarpıtıcılar ve iftiracılar ağız birliği yaprak sağdan ve soldan Zeynebiye’ye ve şahsıma saldırıyorlar. Sözlerine inandırıcılık katmak için istihbaratın da adını kullanıyorlar, sanki bu bilgileri isthbarattan almışlar gibi. Bu saatten sonra bu konu istihbaratın namus meseledir. İstihbarat tutacak kulağından diyecek ki, biz sana nerede ve ne zaman bu bilgiyi verdik? 

Senin gibilerine binlerce tır silah verenler Şia mıdır? Peki, Kandil Şia toprağı mıdır? Irak’ta Saddam rejimi düşeli kaç sene oldu? Bu rejim varken de Kandil vardı. Onların yuvalandığı yerde Irak toprağıdır. Burası Şia bölgesi değildir. Yoksa İngiliz patronların bizi tahrik edesin ve biz de Sünni kardeşlerimize çatalım diye mi seni besliyorlar? Sizinkilerin bizim mahalleden de senin gibi beslemeleri var.

 

 Ama hakikat bu değil, her şey milletin gözünün önündedir. Eğer emniyet ve istihbarat sana bu bilgileri veriyorsa, hangi unvanla o bilgileri sana veriyorlar? Eğer Şia, Zeynebiye ve Özgündüz sizin söyledikleriniz gibiyse mercii neden sensin? Yoksa o kaçkın efendine yalakalık yaparak hapisten çıkmıştın, onun yerine seni mi oturttu birileri. Emniyet ve istihbarat neden sana veriyor bilgileri? Devletin ilgili makamlarına ve yargısına neden vermiyor? Yoksa sen de efendin ve patronun gibi onun yerine geçerek emniyet ve istihbaratın içerisine müritlerini mi doldurdun? Bunu mu ihbar ediyorsun, sen kimsin ki? Yobaz herif! 

 

Senin de, en ağa patronunun da tümünüzün canı cehenneme! Bizde de bir söz var, it ürür kervan yürür derler. Bizim bununla tırsacağımızı mı sanıyordun? 

 

İftiralarından bir tanesi de, ‘Onlar diyorlar ki biz de sizdeniz.’ Ben asla seninle olmam, sen kimsin! Yobazlarla ve onun bunun uşaklarıyla bizim bir olma gibi bir derdimiz yok. Ama Müslümanları kastediyorsan kendini onlardan sanma sakın. Sen Azerbaycan Şia’sına ne demek istiyorsun? Biz bu ülkeye göç etmedik, toprağımızla birlikte geldik! Bana başka vatan gösterecek bir babayiğit yok. Senin gibi yobaz İngiliz uşakları Hicaz’da Mehmetçik’i İngilizler’le esir etmeye çalışırken, Müslümandır diyerek Kût'ül-Amâre zaferini bu ülkeye getirmiştir. Sen kimsin Şia’ya dil uzatacaksın, haddine mi? Şia Sünni kardeştir, bölücüler kalleştir. Vesselam.” dedi.