Prof. Dr. İzzettin Doğan şunları söyledi, “Türkiye Caferileri Lideri Sayın Selahattin Özgündüz, Almanya’dan aramıza gelen değerli Hasan Babur bey, bizleri televizyonlarından izleyen milyonlarca sevgili Ehl-i Beyt dostu; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün çok özel bir gün, sadece Aleviler için değil. Kutsal kitapları nazar itibarı aldığınız zaman görüyoruz ki yalnız Kur’an-ı Kerim’de değil hem Tevrat’ta hem Zebur’da hem de İncil’de insanlığın umutsuzluğa düşmemesi ve Tanrı inancını giderek kaybetmemesi, tam tersine daha sıkı bir biçimde o inanca bağlanabilmesi için “İnsanlık hiçbir zaman umutsuzluğa düşmesin çünkü bir gün On İkinci İmam Mehdi zuhur edecektir.” İnancı egemen kılınmıştır. Ve bu inanca bütün Müslümanların, Hristiyanların, Musevilerin doğal olarak inanması gerekir. Belki bugün dünyada her tarafta aynı inancı görmeyebiliyoruz ama biz biliyoruz ki kendi ülkemizde, Türkiye’mizde, Müslüman ülkelerde hatta Hristiyan ülkelerinin önemli bir bölümünde ve Musevilerin yaşadığı yerlerde yani kutsal kitaplara inananların bulunduğu yerlerde İmam Mehdi’nin bir gün zuhur edeceğine olan inanç hemen bütün dünyayı sarmış durumdadır.
Ve bugün meydana gelen vakalara baktığımız zaman, özellikle bu son aylarda iki buçuk milyona yakın insanın küçük bir virüsle imha edildiğini ve buna insanlığın tümünün seferber olup bir çözüm bulmaya çalıştığı bir dönemde dahi görülüyor ki akli bakımdan izahı mümkün olmayan ve bendenizce ancak ilahi kaynaklarla izahı mümkün olan bir durumla insanlık karşı karşıyadır. Ve bu nedenle Caferider’in düzenlemiş olduğu İmam Mehdi’nin doğum günü programını çok anlamlı buluyorum ve tüm insanlık da bu konuda düşünmelidir diyorum.
Eğer ağırlığı birkaç gramı geçmeyen bir virüs, dünyada 7.8 milyar insanı evlerine kapatabiliyorsa bu demektir ki insanlığı tehdit eden, insanlığın yavaş yavaş Hz. İmam Mehdi’nin zuhurunun ufuklarda dolaşmazsa insanlığın bir gün tümüyle yok olabileceği bir noktaya gelindiğini görmek gerekiyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yani Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde kurulan bu sevgili ülkemizin ve onu yöneten devlet mekanizmalarının bize öğretti olay; Mustafa Kemal Atatürk İslam ülkelerini gezerken bir yanlışın yapıldığına tanık oluyor. Diyor ki: “Bütün bu ülkeleri dolaştım. Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da hatta Balkanlar’da. Dolaştığımda şunu gördüm. Müslüman ülkelerin en büyük zaafı; hâlâ hiçbir devlet kurabilme özelliğine erişmemiş olmamalı ve bunun nedeni olarak da din ve devlet işlerinin ayrılmamasından kaynaklandığını gördüm. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devamı değil tam aksine yepyeni bir devlet olarak, tam bağımsız, kendi iradesini kendisinin tayin edeceği uluslararası hayata başlayacaktır.” Bunu yaparken de anayasasının, toplumunun temel ilkesinin laiklik olacağını yani din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılacağını, dinin devlet işlerine, devletin de din işlerine karışmayacağı bir sistemin kurulması gerektiğini söylüyor.
Bugüne kadar birkaç problemle karşılaşmış olsa da bu devlet modeli bugüne kadar bizi barış içerisinde ve onurlu bir devletin yurttaşları olarak yaşama fırsatlarını vermiştir.
Gerek Caferi kardeşlerimiz olsun gerek Nusayri kardeşlerimiz olsun gerek Mevlevi kardeşlerimiz olsun; Alevi yurttaşlarla beraber bir bütün oluştururlar. Bu da bu ülkede sayı olarak otuz milyonu aşan bir sayıyı ifade ediyor. Bu kitle aynı zamanda Hz. Muhammed ve onun Ehl-i Beyt’inin yolunu takip eden büyük ve onurlu bir kitleyi ifade ediyor.
Bu açıdan baktığımız zaman Caferi Lider sayın Selahattin Özgündüz Bey’in ve kendisine destek veren arkadaşlarının çok doğru bir işi yaptıklarını, bu ülkede hem barışın tesisi hem de cumhuriyetin kuruluş değerlerinin İmam Mehdi gelene kadar yaşamasını temin etmenin en önemli unsurlarından bir tanesi bu birlik olacaktır.
Ben sözlerimi Yunus’un bir deyişiyle bitirmek istiyorum: “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.” İmam Mehdi bu düşüncenin zuhuru olarak bu dünyaya gelecektir. Ne zaman ki insanoğlu bunun bilincine varacak ve herkesi kabul edebilecek mertebeye varılması gerekmektedir.
Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.” dedi.