03-06-2020 tarihinde eklendi
İran İslam Cumhuriyeti Dini Lideri'nin Vefat Yıldönümü
İslam İnkılabı'nın kurucusu İmam Humeyni'yi (ra) anma merasimi bu sene yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle sanal dünyasında anıldı.

Bugün 3 Haziran, İran İslam Devrimi'nin tanınmış ve dünyadaki diğer liderlerden farklı özelliklere sahip olan kurucusu İmam Humeyni'nin (r.a) vefat yıl dönümüdür.
 
İran’da her sene Rahmetli İmam Humeyni’nin vefat yıl dönümünde görkemli anma merasimleri düzenleniyordu, fakat bu sene anma töreni yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle sanal dünyasında anılacak.
 
 İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, bugün İmam Humeyni'nin (r.a) 31. vefat yıl dönümü münasebetiyle bir konuşma yapacak.
 
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin İran ulusuna hitap edeceği konuşma TV kanallarından canlı olarak yayınlanacak.
 
Bu sene salgını nedeniyle İmam Humeyni (r.a) Türbesi'nde de anma merasimi yapılmayacak.
 
İmam Humeyni'nin (r.a) vefat yıl dönümü vesilesiyle yerli ve ulusal radyo ve televizyon kanallarından özel programlar yayınlanacak.
 
İslam Devrimi'nin büyük mimarı İmam Humeyni 3 Haziran 1989 tarihinde vefat etti. 9 milyon insanın hazır bulunduğu cenaze töreninde naaşı Tahran’ın güneyinde Kum’a giden yol üzerinde bulunan mezarına ancak helikopterle taşınabildi. İmam Humeyni'nin türbesi başkent Tahran'ın güneyinde bulunuyor.
 
İnsanlık tarihine şanlı bir İslam devrimi hediye eden İmam Humeyni 3 Haziran 1989 vefat etti. İmamı rahmetle anıyoruz. İşte İmam Humeyni’nin ibret dolu hayatı….
 
Doğumdan Hicrete
 
İmam Humeyni  20 Cemadi-us Sani 1320 tarihinde İran’ın Merkezi eyaletine bağlı Humeyn şehrinde dünyaya geldi. Kendisi ilim, hicret ve cihad ailesinden olup, Hz. Fatıma ’nın soyundan gelmektedir.
 
İmam Humeyni babası Merhum Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi -ks-, ilim ve maarifi Necef-i Eşref’te öğrendi, içtihat derecesine ulaştıktan sonra İran’a döndü. Humeyn şehrinde halkın sığınağı ve dini konularda hidayetçisiydi. Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi -ks- Merhum Ayetullah Uzma Mirza Şirazi ile aynı dönemde yaşıyordu. Daha “Ruhullah” (İmam Humeyni) -ks- ’ın doğumundan henüz 5 ay geçmemişken, daima zorba hanların karşısına dikildiği için devletin desteklediği hanlar ve tağutlar tarafından Humeyn-Erak yolunda şehit edildi.
 
İslami İlimlerin Tahsili
 
Çok üstün bir zekâya sahip olan Hz. İmam Humeyni -ks-, zamanın ilimlerini ve Arap edebiyatı, mantık, fıkıh, usul ve bunun gibi dini ilimleri çocukluk ve gençlik döneminde öğrenerek Hicri Şemsi 1298 (1920)’de Erak İslami İlimler Havzasına gitti.
 
15 Hordad (4 Haziran) Kıyamı
 
İmam Humeyni 13 Hordad 1342, 2 Haziran 1964’ de Feyziye medresesinde tarihi bir konuşma yaptı. İmam -ks- ’ın konuşmasının büyük bölümünü, Pehlevi saltanatının getirdiği yıkımlar ve Şah ile İsrail’in aralarındaki gizli ilişkiler oluşturuyordu. İmam’ın bu konuşması Şahın beynine balyoz gibi inmişti. Kudrete deli gibi susayan ve Firavni tekebbürü dillere desten olan Şah, kıyamı bastırmak için emir verdi. Önce 14 Hordad (3 Haziran) günü akşamüzeri İmam -ks- ’in yarenleri tutuklandı. Sabah saat üçte de, yani 15 Hordad (4 Haziran), İmam Humeyni -ks- ’i gece namazı üzerinde tutuklayarak Tahran’a götürüp subay evine hapsettiler ve aynı gün akşam oradan Kasr zindanına nakledildi. İmam -ks- ’ın tutuklandığı haberi Kum ve çevresinde hızla yayıldı. Kadın ve erkek birçok kişi rehberlerinin evine akın ettiler. “Ya ölüm, ya Humeyni” sloganları şehirde yankılandı. Halk Hz. Masume (s.a)’nın türbesinden dışarı gelirken kurşun yağmuruna tutuldu. Kıyam acımasızca bastırılıp, kontrol edildi. Askerî kamyonlar şehitleri ve yaralıları cadde ve sokaklardan toplayıp bilinmeyen yerlere götürdüler.
 
15 Hordad (4 Haziran) sabahı inkılâp rehberinin tutuklandığı haberi Tahran, Meşhed, Şiraz ve diğer şehirlere de ulaştı. Oralarda da Kumdakine benzer olaylar yaşandı. Veramin ve Tahranın etrafındaki diğer şehirlerin halkları Tahrana doğru yürümeye başladılar. Tanklar ve diğer zırhlı araçlar halkın şehre girmesine engel olmak için Veraminin üç yoluna dayanmışlardı. Askerler halkla çatışmaya girerek halktan birçok kişiyi şehid ettiler. Tahran pazarının etrafı ve şehrin merkezinde de toplanan halk “ya ölüm, ya Humeyni” diyerek Şahın sarayına doğru yürüdü. Şahın adamları halkı makineli silahlarla tarayarak kıyamı güçlükle durdurabildiler.
 
Hareket liderinin tutuklanması ve h.ş 15 Hordad 1342 (4 Haziran 1964) yılında halkın acımasızca katledilmesinden sonra kıyam bastırıldı gibi göründü. İmam Humeyni -ks-hapiste sorgulanırken büyük bir cesaretle İran’a hakim güçlerin ve yargının salahiyetsiz ve kanunsuz olduğunu haykırdı.
 
İmam Humeyni  6 Nisan 1965 yılında akşam vakti hapisten çıkıp, Kum şehrine geldi. Halk bu haberi duyunca büyük bir sevinçle sokaklara çıkıp, Feyziye medresesi ve şehirde şenlikler düzenlediler. İmam -ks-hapisten çıkmasından üç gün geçmemişti ki yaptığı inkılâpçı bir konuşmayla rejimin bütün planlarını alt-üst etti. Devrim lideri bu konuşmasın da 15 Hordad (4 Haziran) kıyamını çeşitli boyutlarıyla ele alıp gazetelerin kendisinin rejimle anlaştığına dair haberlerini yalanlayarak şöyle buyurdu: “Gazeteler, ulemanın Şahla, onun beyaz reformu ve milletle anlaştığını yazmışlar. Hangi reform? Hangi millet? Humeyniyi assalar yine de anlaşmayacaktır. Zorla reform olmaz.”
 
Kapitülâsyonun Aleyhine Kıyam Ve Türkiye’ye Sürgün
 
Şah, tutuklama, mahkeme ve katliamlarla direnişin gücünü büyük ölçüde kırdığını zannederek Amerikanın baskılarıyla Beyaz Sarayın dikte ettiği reformları uygulamakta ısrar ediyordu. Kapitülasyonu (yani İran’daki Amerikalıların her türlü dokunulmazlık haklarına sahip olma kanununu) hayata geçirmek Şahın yapacağı işlerin başında geliyordu. Bu tasarının meclis tarafından onaylanması İran’ın zaten yarım yamalak olan özgürlüğüne ağır bir darbe indirdi. İmam Humeyni -ks-Şahın doğum günü olan h.ş 4 Aban 1343 (25 Ekim 1965) tarihinde Kum’da büyük halk topluluğu ve ulemaya tarihî konuşmalarından birini yaptı. Bununla gerçekte Amerikalıların İran’da yaptıkları kanunsuz girişimleri sorguluyor, şahın cinayetlerini açıklıyordu.
 
3 Kasım 1965 yılında Tahrandan gelen komandolar İmam Humeyni -ks- in evini tekrar kuşattılar. İmam’ı tutuklayıp direk olarak Tahran Mihrabad havaalanına götürdüler ve oradan askerî uçakla, emniyet ve askeri güçlerin gözetiminde Türkiye’ye sürgün edildi. İmam Humeyni -ks-11 ay Türkiye’de kaldı.
 
Türkiye’den Irak’a Sürgün
 
İmam Humeyni 4 Ekim 1966 yılında oğlu Ayetullah H. Mustafa’yla beraber Türkiye’den ikinci sürgün yeri olan Irak’a gönderildi. Şah rejiminin düşüncesinin aksine Irakta ulema ve halk, İmam (r.a)’i büyük bir coşkuyla karşıladılar. Bu hareket, 15 Hordad (4 Haziran) kıyamının Necef havzası tarafından desteklendiğini gösteriyordu.
 
İmam Humeyni 1966 yılının Eylül-Ekim ayında Necefte, Şeyh Ensari Camiinde fıkıh derslerine başladı. Bu dersler Paris’e hicret edinceye dek devam etti 1971 yılının Ocak-Şubat ayında “İslam Hükümeti” veya “Velayet-i Fakih” adı altında kitap haline getirilip İran, Irak ve Lübnan’da yayınlandı; hac mevsiminde de hacılara dağıtıldı. Bu kitabın yayınlanıp dağıtılması mücadeleyi yeni bir aşamaya getirmişti.
 
İmam Humeyni sürgün döneminde, bütün zorluklara rağmen mücadelesinden taviz vermedi. Konuşmaları ve mesajlarıyla zafer ümidini kalplerde canlı tutuyordu.
 
Merhum İmam Araplarla İsrail arasında süren altı günlük savaş dolayısıyla 6 Haziran 1968 de olay yaratan fetvasını vererek Müslüman devletlerin İsrail ile her türlü ticarî ve siyasî ilişkilerini, Müslümanlara İsrail mallarını kullanmayı haram ilan etti.
 
1978 yılında İnkılapçı Hareketin Doruğa Ulaşması
 
İmam Humeyni -ks- ’in oğlu Ayetullah Mustafa Humeyni’nin 22 Ekim 1978’de şahadeti üzerine İran’da büyük bir cenaze merasimi düzenlendi. Bu merasim ülkedeki ilmiye havzaları ve inkılapçı güçlerin kıyamı için yeni bir zemin hazırladı. İmam Humeyni bu olayı, “Allah’ın gaybi yardımlarından biri” diye nitelendiriyordu. Şah, İmam Humeyni’ nin aleyhine İttilaat gazetesinde ihanet dolu bir makale yayınlatarak aklınca İmam ’dan intikam almak istedi.
 
8 Ocak 1979 tarihinde Kum halkı ve ulema makaleye itiraz ederek kıyam ettiler. Rejim, kıyamı kanlı bir şekilde bastırdı. Baskında şehid olanların şahadetlerinin üçüncü, yedinci ve kırkıncı gününde Tebriz, Yezd, İsfahan ve Tahranda ardı arkasına rejimin aleyhine kıyamlar düzenlendi.
 
Iraktan Paris’e Hicret
 
İran-Irak dış işleri bakanları, Amerikanın Newyork şehrinde bir araya gelerek, İmam Humeyni -ks- i Iraktan çıkarmaya karar vererek 23 Eylül 1978 yılında İmam -ks- ’in Necefteki evini kuşattılar. Irak’ın emniyet genel müdürü İmam -ks- in yanına gelerek Irakta kalabilmesi için davasından vazgeçip, siyasete karışmamasının şart olduğunu söyledi. İmam İslam ümmeti karşısındaki sorumluluğundan dolayı mücadelesine devam edeceğini ve asla barış yapmayacağını bildirdi.
 
İmam  Aralık 1978 de “Devrim Şurası”nı kurdu. Şah ise “Saltanat Şurası”nı kurup, Bahtiyarın hükümetine güvenoyu aldıktan sonra 15 Ocak’ta ülkeden kaçtı. Şahın kaçışı Tahranda, ardından bütün İran’da yayıldı. Halk mutluluktan sokaklara döküldü.
 
Sürgünden Sonra Vatana Dönüş
 
1979 yılının Behmen Ocak ayının başlarında, İmam Humeyni -ks- ’in İran’a dönmeye karar verdiği duyuldu. Halk 14 yıldır onun dönüşünü beklerken, bir yandan da endişeliydiler; çünkü Şah hükümeti emniyet merkezleri ve havaalanlarını elinde tuttuğu için İmamın hayatı tehlikedeydi. Ayrıca askeri yönetim de vardı. Ama İmam Humeyni dönmeye karar vermişti. Halka gönderdiği mesajlarda bu kritik ve tehlikeli aşamada halkın yanında olmak istediğini söylüyordu.
 
Sonunda, İmam 31 Ocak 1979 tarihinde, 14 yıllık uzun bir ayrılıktan sonra vatana geri döndü. İran halkı, eşi-benzeri görülmemiş bir şekilde, İmamı karşılamaya geldi. Kalabalık öylesine çoktu ki batılı muhabirler bunu gizleyemiyor ve bu insan selinin 4 ya da 6 milyon kişi olduğunu söylüyorlardı. İnsan yığınları İmam Humeyni’nin tarihi konuşmasını dinlemek için havaalanından İslam devrimi şehitlerinin mezarlarının bulunduğu “Beheşti Zehra (s.a)”ya akın ettiler. İmam bu konuşmasında yüksek sesle şöyle buyuruyordu: “Ben devlet kuracağım! Ben bu milletin desteğiyle devlet kuracağım!” Şahpur Bahtiyar önceleri bu sözleri önemsemediyse de birkaç gün sonra, 5 Şubat 1979’de İmam devrimin geçici devlet başkanını atayınca işin ciddiyetini anladı.
 
8 Şubat 1979’da Hava Harp Okulu personeli İmam Humeyni’nin ikamet ettiği Tahran Alevi okuluna gelerek ona biat ettiler. Şah ordusu yılın eşiğine gelmiştir. Bu olaydan önce İmam’ın fetvası üzerine ordudan birçok imanlı asker ve rütbeli kişiler, kışla ve birliklerinden firar ederek halkın safına geçmişlerdi.
 
9 Şubat günü pilotlar Tahranın önemli hava merkezlerinde kıyam ettiler. Şah’ın eğitilmiş özel birlikleri bu kıyamı bastırmak için devreye girdiyse de halk onların yardımına koştu ve 10 Şubat günü karakollar ve devlet kurumları ardı arkasına halkın eline geçti.
 
Şahın bütün güç merkezleri tek tek yıkıldı ve 11 Şubat sabahı İran’da İslam devriminin zafer güneşi doğuyor, 2500 yıllık zalim şahların saltanatı çöküyordu.
 
1358 yılında halk İran tarihinin ilk özgür seçimi için sandık başına giderek sistemin İslam Cumhuriyeti olmasına oy verdi. Daha sonra, İslam anayasasının onayı ve İslami Şura Meclisinin seçimi için üst üste seçimler yapıldı.
 
İmam Humeyni İslam devletinin temellerini sağlamlaştırmak, hedeflerini, İslamî hükümetin öncelik vereceği işleri açıklamak ve halkı sahnede tutmak için Kum şehrinde her gün kendisini seven binlerce insanla görüşüyor, konuşmalar yapıyor, yol gösteriyordu.
 
İnkılaptan sonra 28 Şubat 1979’de Tahrandan Kuma geldi. Kalp hastalığı başlayıncaya kadar da orada kaldı. İmam Humeyni -ks- kalbinde rahatsızlık başlayınca Tahranda kalp hastanesine yatırıldı. Orada 39 gün tedavi gördükten sonra geçici olarak Tahranın Derbend bölgesinde bir eve yerleşti.
 
Daha sonra 16 Mayıs 1980’de kendi isteğiyle Tahranın Cemeran bölgesinde küçük ve sade bir eve taşındı ve vefat edinceye kadar da orada kaldı.
 
Ayrılık Mevsimi
 
İmam Humeyni 22 Mayıs 1989’da tedavi için Tahranın Cemaran hastanesine yatırıldı. Zor ve uzun ameliyatlar geçirmesine ve kollarında serumlar olmasına rağmen yine de gece namazı kılıyor, Kur’an okuyordu.
 
İmam Humeyni 3 Haziran 1989 gece saat 22:23’te  ruhunu rahmana teslim etti. Ahirete göç etti.
 
İmam Humeyni’nin cenaze törenine milyonlarca insanın katılması tarihin ender olaylarından birisiydi. Onun vefatı, yaşamı gibi yeniden bir diriliş ve hareket kaynağı oldu. Geride ebediyete kadar sürecek bir yol bırakmıştı.
http://caferider.com.tr/iran-islam-cumhuriyeti-dini-lideri-nin-vefat-yildonumu_h24614.html