Özgündüz: "Cumanız mübarek olsun. Orucunuz, namazınız, dualarınız ve cümle ibadet ve itaatleriniz kabul olsun. Allah küfrü ve nifak ehlini yok etsin.
Kur’an ayındayız. Peygamber (a.s) buyurmuş ki: “Her şeyin bir baharı var; Kur’an’ın baharı da Ramazan ayıdır.” Her sözünü doğru düşünüp doğru algılamalıyız Peygamber’in ve imamların. Bahar zamanında toprak verimli olur; meyve verir, bitki verir, ürün verir. Demek ki, Kur’an bu ayda daha çok meyve vermelidir. Daha çok ürün vermelidir. Peygamberimizin ve imamlarımızın bize en çok tavsiyeleri Kur’an’ı rehber edinmemizdir, Kur’an’ı önümüze alıp kılavuz etmemiz ve de sakındırdıkları şey de Kur’an’ı arkamıza alıp onu kendimize göre yorumlamamızdır. Yaparsak ne olur derseniz? Buyurulmuştur ki: “Kur’an’ı kendisine kılavuz bilmiş insanı Kur’an çeke çeke cennete götürür. Ama Kur’an’ı arkasına alıp, kendi görüşlerini Kur’an’dan bilerek millete yutturmaya çalışanı Kur’an süre süre cehenneme götürür.” Allah’ım bizleri Kur’an’ı kılavuz bilenlerden et. Kur’an’ı kabir kitabı, ölü kitabı edenlerden uzak tut bizi Allah’ım. Kur’an dirilere gönderilmiştir, Kur’an’ın ölülere bir faydası yoktur.
Bu ayda bolca Kur’an okuyun. Peygamberimiz bunu buyurmuşsa bunun bize faydası var demektir. Allah ver Resulüne itaat edenler, Allah’ın nimetlendirdikleriyle beraber olacak. Allah’ın nimetlendirdikleri; nebiler, şehitler, sıddikilerdir, Salihlerdir. Nebi derken şahı enbiya Resul-ü Ekrem’dir. Sıddıklar denildiğinde Sıddıklar üçtür, en üstünleri de Hz. Ali (a.s)’dır. Şehitlerin en büyüğü mekte-i olarak Hz. Hamza’dır ve ebedi olarak Hz. Hüseyin’dir. Salihler; Kur’an vadetmiştir yeryüzüne hâkim olacak olan onlardır. Bu milyonlarca yıllık mücadele hala ne kadardır sürecek, ne zaman başlamıştır; Âdem ile iblis zamanında başlayan bu mücadelenin kazananı Salihler olacaktır. İmam-ı Zaman olacaktır. Bu çerçevede Peygamberimiz “Kur’an ile Ehl-i Beyt’i birbirinden ayırmayın, o ikisine birden asılın hidayet bulasınız.” Buyurmuştur. Bu hadisleri kendinize uydurmaya çalışmayın, bu hadislerden bir şeyler öğrenin.
Allah size adaleti emrediyor. Takvaya en yakın yol adalettir. Adil olmadan takvalı olmanın imkânı yoktur. Yaşasın kötülük deyip egonu tatmin edersen bu yaptıkların Ruz-ı Mahşer’de dağ gibi önüne yığılır. Mesela bir ümmete haksızlık edersen, onlara iftira atarsan o ümmetin ölenine, hayatta olanına, gelecekte doğacak olanına borçlandın. O zaman onlara ne diyeceksin, onları diğer insanlara kötü gösterdin, onları yanlış tanıttın. Esasen adaletinizi düşmanlarınıza karşı bile göstermelisiniz. Allah size bunu emrediyor. İyi adam olun, ahlakınız güzel olsun, ilişkileriniz güzel olsun, verimli olsun. Allah sizi her türlü çirkefliği yapmaktan alıkoyuyor, yasaklıyor yapmanızı. Zulmetmekten sizi alıkoyuyor.
Müslümanların birbirine sövmesini Muaviye adet haline getirmiştir. Muaviye yolundan gitmeyin. Ali (a.s)’da öz yarenine bile Muaviye’nin tarafına sövdüklerinde onu uyarmıştır ve yasaklamıştır bunu. Sövmek çare değildir, daha da ateşin üzerine benzin dökmek olur. Müslümanın, Müslümana sövmesi kötü bir adettir. Muaviye’nin askeri bile olsa Müslüman ise sövmeyin diyor Hz. Ali. Ama Müslüman iseler neden onlarla savaşıyoruz onlarla? Derseniz. Biz savaşmıyoruz ki onlar bize saldırıyor, biz de devlet olarak güvenliğimizi sağlıyoruz, Muaviye savaştan başka çare bırakmadı bize.
Cemal’de savaştılar. Yendiler başında Hz. Aişe olan Cemal ashabını. Savaş kazanıldıktan sonra askerler dedi ki “Onlar bize yağma yapmıştı, biz de onların mallarını yağmalayalım.” Hz. Ali dedi ki: “Olmaz, onlar sizin kardeşiniz. Onlarda Müslüman, onların mallarını nasıl yiyeceksiniz. Meşru müdafaa hakkınızı kullandınız ama onun çoluk çocuğunun rızkını nasıl yiyeceksin? Küffarla savaşmadın ki, karşındaki de Müslümandır.” Ama anlamadılar, nefislerine doğru gelmedi bu sözler. Onu öldürdün ama onun çocuğu var, annesi var, babası var mal onlarındır. Çünkü o malda bu insanların da hakkı vardır. Hz. Ali’nin devlet anlayışı böyledir.
Çok şükür ki son kuşak müçtehitlerimiz çok açık bir şekilde fetva vermişlerdir: “Ehli Sünnet ’in mukaddeslerine sövmek haramdır.” Diye. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama saygıyı herkese göstermek zorundasın. Putperestin putuna bile sövemezsin.
“Bizim mezhebimizden olmayanın bize canı da, malı da helaldir.” Diyenlerle ben aynı cephede olmadım, olmayacağım. Kendini Müslüman olarak gören, Kelime-i Şehadet getirmiş herkes kardeştir. Savaşacaksanız Siyonistlerle savaşın, emperyalistlerle savaşın. Gayretiniz varsa onlarla savaşın.
Efendim, Gulat olan taifeden, “Sünni’nin malı, canı helaldir.” Diyen taifeden, Kur’an’ı kırpıp insanları yanıltan, yanılgıya düşüren taifeden uzak durun. Namert dost, mert düşmandan daha kötüdür.
Zehra’nın, Ali’nin hakkına tecavüzde bulunulmuştur. Eğer ben bu haksızlığı yapmışsam Hz. Zehra’nın, Hz. Ali’nin bedduası bana olsun. Ama siz o iddia ettiğiniz kapı yanma meselesinden daha fazla Hz. Zehra’nın yüreğine üzüntü verdiğiniz takdirde Allah sizi ıslah etsin eğer etmeyecekse Ehl-i Beyt’in kahrı size olsun. Siz Hz. Zehra’yı, Hz. Ali’yi benden koruduğunuzu sanıyorsunuz ama aslında siz hiç kimsenin onlara etmediği zulmü ediyorsunuz.
Allah; milletçe, ümmetçe, camiaca güzel geçinmemize yardım etsin. Kimsenin birliğimizi, dirliğimizi bozmamıza izin vermesin. Bizleri hainlere kananlardan etmesin." dedi.