Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılının Mart ayına kadar, Türkiye’yle ikili ilişkiler en üst düzeydi. İki ülke bakanlar kurulu ortak toplanıyor o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’la Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat tatillerini bile birlikte yapmıştı. Beşar Esat’ın eşi Esma, bir Türkiye gezisi sırasında etkisinde kaldığı İstanbul Borsası’nın bir benzerinin Şam’da açılması teklifini hükümet yetkililerine iletti.
Türk hükümeti de Suriye’de borsa açmak için kolları sıvadı. O dönemde Türk hükümetinden gelen talep üzerine Suriye’de borsa kurmakla görevlendirilen Elif Rahvancı, o günlerin perde arkasını New York’ta VOA Türkçe’ye anlattı.
Elif Rahvancı
Rahvancı ailesi, Suriye’den Türkiye’ye 1920 yılında yerleşmiş. Ailenin büyük bir bölümü hala Suriye’de yaşıyor. Elif Rahvancı, köklerinin dayandığı Suriye’deki Al Rahwanji ailesini, “Türkiye’de Sabancılar, Koçlar neyse, Al Rahwanjiler de, Suriye’de o” diye tanımlıyor. Rahvancı, Suriye’nin başkenti Şam’da, Al Rahwanji adlı bir sokak olduğunu, büyük dedesinin de 1920’de İstanbul’a yerleşip, Tahtakale’de bir sokaktaki birçok bina ve işyerini satın almasından sonra o sokağa ‘Rahvancı Sokak’ adının verildiğini belirtiyor.
Rahvancı, 1992 yılında Citibank Türkiye’de çalışmaya başlamış ve basamakları çok hızlı çıkıp üst düzey yöneticilik yapmış. Birçok uluslararası finans ve yatırım projelerinde yer almış. Türkiye’nin ilk yatırımcı portföy şirketinin kurucuları arasında yer almış
Yap-işlet-devret modeliyle Şam Borsası’nı kurduk”
Suriye’yle Türkiye arasında yaşanan üst düzey ilişkilerin güçlenmesinin ardından Suriye Borsası fikri ortaya çıkınca hükümet yetkilileri, kökleri hala Suriye’de yaşayan uluslararası yatırım ve finans uzmanı Rahvancı’nın kapısını çalmış
Rahvancı, o günleri şöyle anlatıyor, “Şam Menkul Kıymetler Borsası kurulması fikrinin ortaya çıktığı 2005 yılında, dönemin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olan Abdüllatif Şener beni aradı. Bir araya geldiğimizde bana, ‘Biz hükümet olarak böyle bir girişimde resmi olarak bulunamayız. Ancak sen uluslararası bir yatırımcı olarak bu işe girip Suriye’de borsayı kurar mısın?’ dedi. Bir süre düşünmek için zaman istedim ve teklifi kabul ettim. Ortağım Tolgay Baştürk ile birlikte kurduğumuz yatırım şirketi RBF Grubu ile Suriye’de gerekli temasları kurduktan sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın bir benzerini Suriye’de kurmak için kolları sıvadık. Suriye İstanbul Başkonsolosu Dr. Muhammed Kudeymi’yle temasa geçtik. Suriye’de ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdullah El Derderi ile görüştük. Kurduğumuz şirketin Şam Borsası’nın kurulması için ikili görüşmelere başlama izni ve onayını aldık. Ve Suriye’de Başbakanlık nezdinde yürütülen ikili görüşmeler neticesinde Şam’da borsa kurma ve işletme yetkisi aldık. Borsayı kurmak için Suriye’de tam 12 milyon dolar para harcadık. 30 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle o dönemin Suriye Başbakan Yardımcısı El Derderi’nin imzasıyla yaptığımız yazılı anlaşma sonrasında uzun yıllar verilen bir uğraştan sonra borsayı açmayı başardık.”
“Suriye’de dolaşan paranın kayıt altına alınması bazılarının işine gelmedi”
Suriye’de dolaşan paranın kayıt altında olmadığını kaydeden Rahvancı, Şam Borsası’nın kurulmasıyla piyasada dönen paranın kısmen kayıt altına alınmasının ülkede birçok kişinin işine gelmediği ve çalışmalarını engellemek isteyenlere karşı büyük bir mücadele verdiklerini belirtti. Rahvancı, “Öncelikle Şam’da tıpkı bizim 90’lı yılların başında olduğu gibi, Şam Palas Oteli’nin bir salonunda, ‘tezgah üzeri piyasa’ dediğimiz, hisse senetlerinin fiziki olarak el değiştirdiği bir çeşit borsa vardı. 52 şirket bu şekilde işlem görüyordu. Ancak bu sistem ilkeldi. Ayrıca hiç de güvenli değildi. Serbest piyasa koşullarından da bir hayli uzaktı. İlk etapta Şam’da Türkiye’de olduğu gibi bir borsa kurulması istendi. Gerçek, dijital, çağa uygun modern ve saklama bankası esaslarına uygun olması istendi. Tabi ki sermaye piyasası kanunlarının oluşturulması, paranın konvertible olması için döviz bürolarının oluşturulması ve sigorta şirketlerinin kurulması da bunlara paralel bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyordu. Hepsini eş zamanlı yaptık ve başardık. Suriye’deki sanayi odası ve ticaret odasından da destek aldık. Şirketlere neden halka arz olmaları gerektiğini anlattık. Ama şu cümleyi sıklıkla duydum: ‘Hanımefendi sen ne anlatıyorsun biz anlamıyoruz. Çünkü hayatımızda hiç borsa ekranı görmedik. Borsa nedir bilmiyoruz, bir köre kırmızıyı anlatıyorsun’”
“Esma Hanım’ın desteği olmasa borsayı kuramazdık”
Suriye’deki borsanın Esma Esat’ın desteğiyle kurulduğunu kaydeden Rahvancı, “Teknik, teknolojik, altyapı, kanunlar, hisse senedi basımları, aracı kurumların kurulması ve takas saklama hizmeti için saklama bankasının kurulmasına kadar tüm hazırlık aşamamız yaklaşık üç yıl sürdü. Bıkmadan, usanmadan defalarca Şam’a gittim. Hafta içi Ankara’da, hafta sonu da Şam’da çalışıyordum. Ortağım sürekli orada yaşıyordu.
Suriye Başbakan Yardımcısı Abdullah El Derderi, çok aydın bir insandı. Esma Hanım eski bankacı idi. Onlar bu işe destek vermeseydi, Suriye’de yüzyılda bile bu borsa kurulamazdı. Bizim anlaşmamıza göre, yap-işlet-devret modeli ile 30 yıl sonra buradaki hisselerimizi devredecektik” diye konuştu.
“Türkiye’de ne varsa Suriye’de olmasını istiyorlardı”
Suriye’de borsanın kurulup faaliyete geçmesi sonrasında kendilerine Türkiye ve bölgeyle ilgili pek çok projenin geldiğini belirten Rahvancı şunları söyledi: “Şam’da yaşadığım süreçte orada bulunan ailemin de etkisiyle Suriye’de gelen önde herkesle tanıştık. Tüm halkla aile olduk hatta. Herkes her şeyi bize danışır olmuştu. Ve Türkiye’de kurulacak villa sitelerinden tutun da, Lazkiye Suudi Arabistan otoban projesine kadar birçok proje önümüze geliyordu. Suriye’nin nispeten sulak olan bölgelerinde golf oynanacak otellerinin yapımını konuşuyorduk. Suriyeliler, Türkiye’deki gibi ‘Sayısal Loto’nun’ ülkeye getirilmesini çok istiyordu. Türklerle film ya da dizi çekilmesinden tutun da araba yedek parçası fabrikası kurulumuna kadar her şeyi bizim yapmamız istendi. Türkiye’de ne varsa Suriye’de olmasını istiyorlardı.”
“O dönem bir Türkle evlenmek Suriyeliler için çok büyük prestijdi”
Rahvancı, o dönemde Türkiye ve Suriye’nin ilişkilerinin en üst düzeyde olduğunu, Türkiye ve Türklere çok önem verildiğini belirtti: “Biz dünyada bir ilki yapmaya çalışırken, aynı zamanda birde Şam’da Türkevi projesi geliştirdik. Türk ürünlerinin sergilendiği daimi fuar alanı gibi bir bina idi. Suriye ile ticareti geliştirmek istedik. O yıllarda Suriye’de bir Türk ile evlenmek, Türkiye’de üniversite okumak, bir Türk kızıyla evlenmek çok büyük prestij sahibi olmak demekti. Akrabasının Türk olduğunu vurgulamak ayrıca gururla söylenen bir şeydi. Türk dizisi oynarken sokaklar bomboştu. İbrahim Tatlıses filmleri diyebilirim ki kapalı gişe senelerce oynadı. Özellikle Ramazan ayında Suriye’nin çok göç aldığını gördük. Suriye, diğer Arap ülkelerine göre çok daha özgür, Hristiyan nüfusunun yoğun, dini özgürlüklerin olduğu bir ülkeydi. Çekinerek gittiğim Suriye’de, kadınların da her konuda çok özgür olduğunu gördüğümde şaşırmıştım.”
“Ortadoğu’nun en prestijli işi ‘Birleşik Arap Borsası’”
Suriye’de kurdukları borsanın işler duruma gelmesi ardından Ortadoğu’da birçok ülkeden değişik yatırım teklifleri aldıklarını belirten Rahvancı, “O dönemde aklımıza Ortadoğu’nun küçük ama çok sayılan bir ülkesi olan Suriye’de Birleşik Arap Borsasını kurma fikri geldi. Ortadoğu’da faiz haram diye halka açılamayan bankaları finans kuruluşlarını ya da halka açılması başka sebepten mümkün olmayan şirketleri de Şam’da halka açabileceğimize karar verdik. Ayrıca 40 milyon dolar işlem hacminin altındaki şirketlerin bazı Arap ülkelerinde halka açılması da kanunen yasaktı. Çok büyük banka halka arzları ve küçük diyebileceğimiz 40 milyon doların altındaki halka arzları, Şam’dan yapabilecektik. ‘Birleşik Arap Borsası’ Ortadoğu’nun en büyük en prestijli işiydi. Bu benim Ortadoğu’daki en güçlü kadınlar arasında gösterilmeme sebep oldu. Dubai Borsası ile görüşüyordum. Tüm Ortadoğu ülkelerinin borsa başkanları ile görüşüyordum. Tüm Lübnan bankalarıyla görüşüyorduk. Suriyelilerin parası genellikle Lübnan bankalarındaydı. İstanbul’a gelip o dönem İMKB Başkanı olan Osman Birsen’e görev süresi dolunca bize danışmanlık yapmasını teklif ettim ve aynı zamanda Birleşik Arap Borsası kurma fikrimi açtım. Hatta buna Azerbaycan borsasını da katabileceğimi anlattım.
“Suriye’de işler büyüdükçe düşmanlarımız arttı”
Suriye’de yap-işlet-devret modeliyle kurdukları borsanın başarılı olmasının ardından çok büyük zorluklar yaşadıklarını ifade eden Rahvacı, “Borsa kurduğumuzun üçüncü yılın sonunda işlem hacmi ve endeks rekorları kırdı. İşler büyüdükçe düşmanım da artı. Suriye’de de bir Baas partisi gerçeği vardı. Suriye’deki paranın kısmen kurulan borsayla birlikte kayıt altına alınması, bazılarının hiç işine gelmemişti. Takip ediliyordum. Dinleniyordum. Kaldığım odalarda kayıt cihazları arıyordum” dedi.
“İç savaş başladı borsa kapandı ama asla pes etmedim”
Savaşın başlamasıyla birlikte Türkiye’ye döndüğünü belirten Rahvancı, can güvenliği nedeniyle Suriye’ye gidemediğini belirterek, “Aniden iç savaşın patlak vermesiyle neye uğradığımızı anlayamamıştık. Haliyle savaş sonrasında büyük emeklerle kurduğumuz borsa uzun bir süre sekteye uğradı. Bizim Suriye’de 12 milyon dolarımız battı. Suriye ile imzaladığımız anlaşma savaştan sonra askıya alındı. Borsa hala kör topal işlemekte ancak mücbir sebepten de kontratımıza geçen yıllar eklenecek. Tabi bunun için ilk başta savaşın bitmesi gerekiyor. Suriye’de savaş bittiğinde kaybettiğim yıllara, elde ettiğim başarılara, kaybettiğim paralarımı yüze katlayacağıma inanıyorum. Ülke yeniden yapılanırken sanırım ki bana orada yaşayan aileme duyulan güvenle sadece maddi değil manevi olarak da Suriye’nin yeniden inşasının içinde yer alacağım. Daha fazla çocukların gözyaşı dökmesini istemiyorum. Suriye’de kaybettiğim paralar yüzünden Türkiye’ye döndüğümde her şeye sıfırdan başladım. Birçok Türk teknolojik buluşlarını ABD’de Silikon Vadisine taşıyacak projelerin içerisindeyim. Birçok sosyal projenin içerisindeyim. Amerika kökenli ODC firmasının uluslararası danışmanlığını sürdürüyorum” dedi.
Amerika'nın Sesi Can Kamiloğlu