Esasen Hiroşima, Nagasaki, Vietnam, Afganistan, Irak, Somali, Libya, Suriye, Yemen ve daha nice katliamların yaşandığı örneklere baktığımızda, dünya insanlığını asıl tehdit eden kitle imha silahının “ABD’nin kendisi” olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz Cumartesi sabahı Suriye’ye 100’ün üzerinde füzeyi göndermesine bahane olarak gösterdiği kimyasal saldırı iddiaları da aynen önceki örneklerde görüldüğü gibi sadece kurgulanmış bir yalandan ibaret…
İrlandalı Spirit Radio’nun haber şefi Aine Carvill, önceki gün Duma’ya giden ve sosyal medyada yayılan görüntülerin çekildiği hastaneyi ziyaret eden İngiliz Independent gazetesinin tanınmış yazarı ve Ortadoğu uzmanı Robert Fisk ile yaptığı röportajdan alıntılar paylaştı. Malum, Doğu Guta’ya bağlı Duma, Esad’ın kimyasal silahla saldırdığı yer olarak iddia ediliyor. Ünlü İngiliz yazar Fisk röportajında, yaptığı araştırmalar ve görüşmeler neticesinde Duma’da kimyasal bir saldırı olmadığını belirtti. Robert Fisk, kimyasal saldırı iddialarıyla ilgili görüntülerin ziyaret ettiği hastanede çekildiğini, hastanede olan çocukların kimyasal gazdan dolayı değil, tozdan etkilendikleri için getirildiklerini, bir kişinin “gaz, gaz” diye bağırmasıyla paniğe neden olduğunu, bu sebeple doktorların kimyasal silah saldırılarında izledikleri prosedürü uyguladıklarını ve hastaları yıkamaya başladıklarını ifade etti.
Ve net olarak herhangi bir klor gazı saldırısının olmadığını da açıkça belirtti. Fisk, bu hastanenin doktorlarından olan ve olaya bizzat şahit olan Assim Rahaibani ile görüştüğünü söyledi. Röportajda, olay günü rüzgarın olduğu ve bu rüzgarın oluşan büyük toz bulutlarını insanların bulunduğu bodrumlara ve mahzenlere taşıdığını ve insanların bu sebeple hastaneye getirildiklerini ifade etti. Fisk’in görüştüğü Doktor Rahaibani, “gaz, gaz” diyerek paniğe neden olan kişinin Beyaz Miğferler üyesi olduğunu belirtti. Yazar İngiliz; kimyasal gaz iddiasının yalan olduğunu ifade eden ve bunun arkasında Beyaz Miğferler’in bir elemanı olduğunu itiraf eden de bizzat muhaliflerin içinde olaya şahit bir doktor…
Şimdi ABD-İngiltere-Fransa troykasının neden Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) heyetinin inlecelemesini beklemediği anlaşılıyor. Çünkü üçü de bunun yalan olduğunu çok iyi biliyor. Troyka Suriye’ye saldırmadan önce Fransa Savunma Bakanlığı’ndan itiraf gibi bir açıklama gelmişti. Bakanlığın hazırladığı istihbarat raporunda, “Fransız uzmanlar, görgü tanıklarının kanıtlarını, saldırıdan sonraki saatlerde ve günlerde özel internet sitelerinde, basında ve sosyal medyada çıkan fotoğraf ve videoları analiz etti” ifadeleri kullanılmıştı. ABD, Fransa ve İngiltere’nin fiili bir saldırıya gerekçe olarak gösterdiği bu video ve fotoğrafların gerçek yüzü ise Fisk’in yukarıda verdiğimiz röportajında açıkça görülüyor. Yalanlarla İslam ülkelerini füze yağmuruna tutmak ne kadar da kolaylaştı. Saldırı sonrası açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Saldırının dayanağını sosyal medyadaki paylaşımlar oluşturuyor. Sosyal medyada yayınlayan materyallerin güvenilirliği söz konusu dahi olamaz” ifadelerini kullandı.
Rusya Silahlı Kuvvetleri Kimyasal, Biyolojik ve Radyasyonel Koruma Birliği Komutanı Orgeneral İgor Kirillov, Doğu Guta’ya bağlı Duma’da gerçekleştirildiği iddia edilen kimyasal saldırı görüntülerinin kasıtlı olarak çekildiğini ve sahte olduğunu söyledi. Kirillov açıklamasında, “Doğu Guta’da çekilen görüntülerde mizansen çekim olduğunu gösteren belirtiler var. Yapılan inceleme aynı çocukların bedenlerinin farklı çekimler için farklı apartmanlara götürüldüğünü, bu hilenin bir tıbbi tesise dahi karıştırıldığını gösterdi” dedi. Kirillov “Bu videolarda yer alan ve tıp merkezinde çalışan kişilerle tanışmayı başardık. Görüntülerde kendilerini buldular ve olanlardan dolayı çok şaşırdılar” ifadelerini kullandı ve videoda yer alan, kimyasala maruz kaldığı iddia edilen bir çocuğun tıp merkezindeki teknik elemanlardan birinin oğlu olduğunu ve olanlar sırasında dışarıya dahi çıkmadığını ekledi.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, kimyasal saldırı provokasyonun arkasında İngiltere olduğunu gösteren kanıtlara sahip olduklarını vurguladı. Konaşenkov, Londra yönetiminin daha önceden hazırlanan provokasyonu gerçekleştirmesi için 3-6 Nisan tarihlerinde Beyaz Miğferler’e yoğun bir baskı yaptığının altını çizdi. Peki, şu Beyaz Miğferler (White Helmets) neyin nesi? 2013 yılında James Le Mesurier tarafından ABD ve İngiltere ortaklığında kuruldu. Beyaz Miğferler, Le Mesurier’in merkezi Dubai’de ve İstanbul ofisi Karaköy’de bulunan “Mayday Rescue” isimli şirketi üzerinden finanse ediliyor.
Le Mesurier, bir İngiliz “güvenlik uzmanı” ve eski istihbarat subayı. Le Mesurier, Bosna ve Kosova gibi en şüpheli NATO müdahalesi senaryolarından bazılarında ve Irak, Lübnan ve Filistin müdahalelerinde dikkat çekici bir sicile sahip ve İngilizlerin Sandhurst’te bulunan elit Kraliyet Askeri Akademisi’nde yetişmiş, daha önceden Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Birliği’nde ve İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nda yüksek görevlere getirilmiş bir isim. Beyaz Miğferlerin aynı zamanda Soros’la da bağantısı var. Bu bilgiler ışığında Beyaz Miğferler’e, ABD-İngiltere ikilisinin “işgaller için provokasyon örgütü” desek doğru söylemiş oluruz.
Bu yalanlarla Haçlı Batı ve İsrail, Ortadoğu’yu parsel parsel işgal ediyor da, bu işgalin hedefinde olan İslam ülkelerinin liderleri, siyasileri neden “yetmez ama evet”, “içimizi serinletmedi”, “gecikmiş bir müdahale” derler, anlamak mümkün değil. Halbuki aynı yalanlar yakın bir zamanda Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn gibi ABD yanlısı ülkeler için de kurgulanacak. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Dış politikamızı üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle geliştirmeliyiz” derken işte bütün bu gerçekleri bilerek söylüyor. Ki güvenliğimizi cellatlarımıza teslim ederek yarın büyük bir şok yaşamayalım.