Kremlin’e yakın Rus uzman Dugin, Aydınlık'a yaptığı haftalık değerlendirmesinde Afrin’deki askeri başarının Şam teması ile güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı
Kremlin’e yakın Rus uzman Dugin, Aydınlık'a yaptığı haftalık değerlendirmesinde Afrin’deki askeri başarının Şam teması ile güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı
Rus uzman Aleksandr Dugin ile söyleşimizin gündeminde bu hafta Afrin’deki gelişmeler vardı. Kremlin’e yakınlığı ile bilinen Rus uzman Dugin, Ankara ve Şam arasında ortak bir zemin bulunabileceğini bildirdi. Amerika’nın yalnızlaşması durumunda bölge ülkelerinin ortak bir paydada buluşabileceğini vurgulayan Dugin, askeri kabiliyetlerin siyasi adımlarla desteklenmesi gerektiğini vurguları. Dugin’e göre Vatan Partisi’nin Suriye ile temas için attığı adımlar takip edilmedi ancak Ankara, Şam ile irtibat kurmak için hala geç kalmış değil. Aleksandr Dugin ile yaptığımız söyleşiyi okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:
* Afrin’deki son gelişmeler kapsamında Rusya’nın konumu ve rolü nedir?
Öncelikle Rusya barıştan ve Suriye’den yana. Tabii şu anda yaşanan en büyük sıkıntı şu. Türkiye ile müttefik olan Rusya’nın şimdi Ankara ile Şam arasında ortak bir anlayışı teşvik etmesi gerekiyor. Türklerden farklı olarak bizim Kürtlerle anlaşamadığımız tek bir konu var. Kürtler, Amerika’nın bölgede kalmasından yana. Başka türlü davrandıkları taktirde onlarla bir problemimiz yok. Putin, Erdoğan ile gerçekleştirdiği bir çok görüşmesinde Afrin konusunda doğru adımların atılabilmesi için Ankara ve Şam arasında iletişim sağlanması ihtiyacını dile getirdi ve bekledi. Tek taraflı bir çözüm olamaz. Yani bazı kurallara uymalı, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermeli ve bir şekilde iletişim kurmalıyız. Putin bu konuda ısrar etti. Çünkü iletişim kurulmadığı takdirde Türkiye’nin Afrin müdahalesi Şam önderliğinin itibarını zedeliyor. Kürtler bu anlaşmazlık durumunu kullandılar. Erdoğan’ın tereddüt etmesinin tarafların anlaşması yönündeki girişimlerde ihtilaf yarattığını düşünüyorum. Erdoğan, Esad’ı suçlamaya ve Afrin’e girmeye çalışmaya devam ediyor. Stratejik ve askeri sebeplerini iyi anlamakla birlikte bazı kurallarımız da olmalı. Bir ülkenin sınırlarından girip, kendi çıkarların için o ülkenin devlet başkanını suçlayamazsınız. Buna gerek de yok. Esad’ı da bu duruma ikna etmek kolay olmadı. Afrin, Türk-Kürt ilişkileri ile ilgili değil. Suriye’deki tüm problemler artık çok taraflı meseleler. Dolayısıyla herkese saygı göstermeliyiz. Suudi Arabistan dahil, kimseyi es geçemeyiz. Bu hiç kolay değil ancak örneğin Afrin meselesinin anahtarı nedir? Sadece Türk ordusunun askeri gücü değil, Rusya ile stratejik müttefiklik değil aynı zamanda Suriye’de yaşanan Amerikan zorbalığı ve Vahabi operasyonunun mağduru olan Esad. Dolayısıyla Esad’ı dikkate almalı ve saygı duymalıyız. Afrin konusunda Ankara ve Şam arasında ilişkiler bir anda düzelecektir demiyorum ama Rusya’yı aracı oluyor diye suçlamak hata olur. Problemin Erdoğan’ın Şam ile herhangi bir iletişim kurmamaktaki inatçı tutumu olduğunu düşünüyorum. Tekrarlıyorum, bir çok defa ve bir çok seviyede Ruslar, iki taraf arasında iletişim kurulması için yardımcı olmayı önerdi. Bu iletişim doğrudan olmayabilir ya da dolaylı olarak olabilir. Bildiğim kadarıyla Vatan Partisi bu bağlamda çok ilginç adımlar attı. Ancak hükümet bu adımların takipçisi olmadı. Ben bunun hata olduğunu düşünmüyorum ama zaman işliyor ve şu anda Suriye topraklarında doğru bir şekilde operasyon yapmak için Türkiye’nin, belki resmi olmayan bir aracılıkla ama mutlaka suretle bir yolunu bulup Esad ile iletişim kurması gerekiyor. Yoksa Türkiye’yi kötü sürprizler bekliyor.
* Suriye Ordusu’na bağlı kuvvetlerin Afrin’e girmesinin sonuçları neler olur?
Bu da Türklere bağlı. Bu konuyu dikkatlice değerlendirmeliyiz ve yakın zamanda bununla ilgili Erdoğan ile Putin arasında bir görüşmeye ihtiyacımız var. Benim durumu anladığım kadarıyla Putin, Esad ile iletişim kurulması yönündeki önerisini yineleyecektir. Çünkü bizim açımızdan durum değerlendirildiğinde bu konuda bir gecikme olduğu görülüyor. Kürtler bu konuda daha akıllıca davranıyor diyebilirim. Çünkü Türkiye’nin karşısında ayakta kalamayacaklarını biliyorlar ve bu sefer Esad tarafında yer alıyorlar. Esad’a karşı değil. Amerikalılar hariç herkesin aynı tarafta olması gerektiğini düşünüyorum. Aynı tarafta olursak bu meseleyi çözebiliriz. Eğer bunu yapmazsak Amerikan emperyalizminin silahına dönüşürüz. Bildiğim kadarıyla Türkiye’nin Avrasyacıları bunu çok iyi anlıyor.
* Hem ABD’nin Suriye’de kalmasından yana olup hem de Esad’ın tarafında olunması mümkün mü?
Belki. Ama bu bir sonraki dönem konuşacağımız bir mesele, şu an değil. Amerika ve Esad zıt kutuplar şu an. Rusya, İran ve Esad bir tarafta, Amerika ve Suudi Arabistan diğer tarafta. Katar ve Türkiye, kendi jeopolitik çıkarlarını korumak üzere Amerikan koalisyonundan ayrıldı ve dolayısıyla Rusya’nın müttefiklerine yöneldiler ama hangi tarafta yer aldıklarına dair verecekleri karar, Esad ile ilgili verecekleri karardır. Amerikalıların bile Esad ile Türkiye’ye karşı iletişim kuracakları zamanın geleceğini düşünüyorum. O yüzden, eğer Erdoğan Esad ile görüşme konusundaki isteksizliğinde ısrar ederse sorduğun soru gerçekleşebilir. Şu anda durum bu değil. Amerika, Esad’ı deviremeyeceklerine gerçekten inandıklarında oyunun kurallarını değiştirmeye çalışacaklardır ama şu an değil.
Bu sebeple Erdoğan’ın zaman kaybettiğini düşünüyorum. Bu çok üzücü. Çünkü ben Rusya ve Türkiye’nin stratejik müttefikliğinin Ortadoğu’nun huzuru ve istikrarında kilit olduğunu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu fırsatı Türkiye’nin menfaati doğrultusunda kullanmada Erdoğan tarafında yaşanan bu gecikme beni üzüyor.
|
|