İran’ın Meşhed kentinde hayat pahalılığına karşı başlayan eylemlerin Amerikancı kalkışmaya dönüşmesi ülke genelinde on binlerce kişinin katılımıyla protesto edildi. Provokasyonlara sahne olan Ahvaz, Abadan, Gorgan, İylam, Erak, Hurem, Kirmahşah kentlerinde bu kez halk meydanlara indi.
FİTNECİLER GÖMÜLDÜ
Cuma günü yapılması planlanan büyük eylemin provası niteliğindeki gösterilerde başta ABD olmak üzere İsrail ve Suudi Arabistan hedef alındı. Hükümetin daveti üzerine meydanları dolduran kitleler sık sık ‘Kahrolsun ABD’ ve ‘Kahrolsun Suudi Arabistan’ şeklinde sloganlar attı. Fars Haber Ajansı, Tahran ve diğer kentlerde yapılan gösterileri,”İran milleti bu sabah başta başkent Tahran olmak üzere ülke genelinde düzenledikleri muazzam yürüyüşlerde bir kez daha fitnecileri tarih çöplüğüne gömdü” sözleriyle duyurdu.
AYNI OYUNU SURİYE’DE GÖRDÜK
Aydınlık’a konuşan İranlılar da, eylemlerin başta ekonomik sıkıntıdan ötürü başladığını ancak daha sonra boyut değiştirdiğini vurguladılar. Askerlik görevini yapan Sinan Kaşi, gazetemize verdiği demeçte Suriye’de tezgahlanan oyunun bir benzerinin İran üzerinden hayata geçirilmek istendiğine dikkat çekti. Kaşin şöyle konuştu:
“Dünyaya Suriye’deki gibi bir olayın başladığı lanse edilmek istendi. Servis edilen fotoğraflara ve görüntülere bakınca ülkemizin Suriye gibi olduğunu aktardılar. İlk günlerde eylemlere katılım ekonomik nedenlerden dolayı oldu. İşsizlik büyün sorun ama bunun siyasi bir lideri yoktu. Daha sonra dışarıdan bir provakosyon olduğunu gördük. Özellikle meyda aracılığyla kaos ortamı izlenimi verilmeye çalışıyor. Hemen her ülkede karşılaşacağınız ekonomik sıkıntılar burada başkaları tarafından kendi emelleri için kullanılmaya çalışıyor.”
KÜRT ESNAF: BAYRAĞIMIZ NAMUSTUR
Kürt kökenli seyyar satıcı Şeyzadi Azadi de, hayat pahalılığı olduğu için eylemleri ilk başta normal karşıladığını ancak gösterilerin şiddete ve devlet karşıtlığına dönmesiyle birlikte durumun değiştiğini söyledi. Tahran’da narenciye suyu satan tezgahının önünde konuştuğumuz Azadi “Olaylar geçim sıkıntısı nedeniyle başladı. Biz de ilk gün eylemleri yadırgamadık. İş İran bayrağının yakılmasına geldiği zaman değişti. Bayrak namustur onu ancak yabancılar hedef alır” diye konuştu.
EYLEMLERİN ASIL HEDEFİ ASTANA VE SOÇİ
İran’da bir haftadır süren eylemlerin hedefi netleşti: Suriye’deki çözüm sürecini engellemek için bölgesel ittifakı dağıtmak, İran’ı iç sorunlara hapsederek ABD’yi engelleyen etkisini kırmak ve İsrail’in çıkarlarını hayata geçirmek...
Bölge ülkeleri, 23-24 Ocak 2017 tarihlerinde Astana’da bir araya geldiler. Süreç içinde Batılı merkezleri masa dışı bırakarak inisiyatif ele alınarak çözüm mekanizmaları üzerinde istişarelere başlandı. Çözüme yönelik önemli adımlar atıldı. İlan edilen çatışmasızlık bölgelerinde güvenlik yeniden sağlanırken, Suriye Ordusu’nun terörle mücadeleye odaklanmasının önü açıldı. Nihayet 9 Kasım 2017 tarihinde, terör örgütünün elinde tuttuğu son kasaba olan Ebu Kemal’in de ele geçirildiğini açıklayan Suriye Ordusu, IŞİD’i Suriye’den tamamen temizlediklerini ilan etti. Böylece çözüm için siyasi sürecin baskın olacağı bir dönem başladı. Astana’da 8 görüşme yapan bölge ülkeleri, Soçi’de 23-24 Ocak 2018 tarihlerinde Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin toplanmasını kararlaştırarak, kalıcı çözümün önünü açtı.
CENEVRE ANLAMSIZLAŞTI
İsviçre’nin Cenevre kentinde ABD öncülüğünde yürütülen Suriye görüşmeleri ise Astana süreciyle birlikte ağırlığını yitirdi. 1 Şubat 2016’da başlayan görüşmelerin 28 Kasım 2017’de yapılan 8’nci oturumunda, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, tarihi bir fırsat kaçırıldığını iddia ederek, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını ilan etti. Böylece ABD ve Batılı merkezlerin Suriye’de çözüme yönelik rolleri kalmadı. Bölgedeki askeri varlığının sebebini IŞİD’e dayandıran ABD’ye ise üst üste bölgeyi terk etmesi çağrıları yapıldı.
NAMLULAR PYD’YE DÖNDÜ
Bölgedeki IŞİD varlığının sona erdirilmesiyle birlikte Suriye Ordusu namlularını PKK / PYD’ye çevirdi. PYD’nin IŞİD’den, çatışmadan devraldığı zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını geri almaya yönelik operasyonlar başladı. Suriye Ordusu, son iki-üç hafta boyunca Deyrezor’da defalarca PYD mevzilerini vurdu, terör örgütüne ağır zayiatlar verdirdi.
Türk Ordusu da Afrin’in güneyindeki Der Azza bölgesine gözlem noktaları inşa ederek terör bölgesini izole etti. Sınırda da sıkı güvenlik önlemleri alan Türk Silahlı Kuvvetleri, PYD’nin hareket kabiliyetini büyük oranda kısıtladı.
Rus Ordusu ise Afrin’deki varlığının büyük bir bölümünü geri çekerek olası bir operasyonun önünü açtı.
ABD’YE HUZUR YOK
Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Rusya’nın ortak hareket etmesi, ABD’nin bölgedeki tüm planlarını yerle bir etti. Yıllarca Peşmerge’ye, son dönemde de PKK/PYD’ye dört bin TIR silah ve mühimmat veren ABD, ne Kuzey Irak’ta ‘Kürdistan’ ilan edebildi, ne de Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e açılan İkinci İsrail koridorunu hayata geçirebildi. Kudüs kararıyla birlikte bölge ülkelerinin daha da kenetlenmesine yol açan ABD’nin tek çıkar yolu, bölgesel birlikteliği dağıtmaktan geçiyor. Bu amaçla tüm nifak hareketlerini destekleyen ABD, son olarak İran’daki protestolara açık desteğini ilan etti.
İRAN’DA PKK’NIN ROLÜ
ABD, İran’ı iç sorunlara hapsetmek ve bölgedeki etkisini kırmak için bu kez de PKK’nın İran kolu PJAK’ı harekete geçirdi. ABD’nin ‘kara gücüm’ dediği ve bölgede istikrarsızlığın temel sebebi olan dört ülkedeki PKK unsurları, İran’daki eylemlere katılma çağrısı yaptı. PJAK tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İran’da başta Meşhed ve Kirmanşan’da olmak üzere İran coğrafyasının tamamına yayılan eylemler, büyük değişimlerin önünü açma potansiyeline sahiptir. PJAK olarak başta Kürt halkı olmak üzere tüm İran halklarını özgürlük için verilen mücadelenin saflarına çağırıyoruz.