Suudi hanedanlığının perde arkasındaki gerçeklerini sosyal medyada açıkladığı için, geniş takipçi kitlesine sahip olan Müctehid isimli twitter hesabı, Lübnan Başbakanı Hariri’nin Riyad’da tutuklanmasının perde arkasını ortaya çıkararak şunları yazdı: “Saad Hariri’yi, yabancı bankalardaki milyar dolarlarca malvarlığından Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman lehine vazgeçmeye mecbur bırakmak, bu tutuklamanın hedeflerinden biriydi.
Muhammed Bin Salman, Hariri’yi, Hariye’ye ait Oujia Şirketinin bütün gelirlerini ödeme vaadiyle Riyad’a getirdi ve sonra da onu tutukladı.”
Müctehid Twitter hesabında şunları yazdı: ‘Saad Hariri’nin Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman tarafından tutuklanma nedeni, Hariri’yi, yabancı bankalardaki kendisi ya da ailesi adına olan milyar dolarlık gelirinden, Bin Salman’ın lehine vazgeçmeye mecbur bıraktırmaktı.’
Müctehid, Hariri’nin yabancı bankalarda milyar dolarları olduğunu ve bu paraların Oujia Şirketinin faaliyetlerinden ve Arabistan’daki büyük proje anlaşmalarından elde edildiğini açıkladı.
Müctehid ayrıca, Bin Salman’ın Suudi Oujia Şirketinin gelirlerini ödemediğini, bu şekilde Hariri’yi bu gelirleri Bin Salman’a ait olan Nesma Şirketine aktarmaya mecbur bırakmak istediğini ama Hariri’nin bunu kabul etmediğini ve bu durumun Oujia Şirketinin batmasına neden olduğunu söyledi.
Müctehid, Bin Salman’ın Hariri’yi, Oujia Şirketinin bütün gelirlerini ödeme ve bu şirketin yeniden faaliyetlerine başlaması vaadiyle Riyad’a davet ettiğini ifşa etti.
Hariri’de büyük bir iştiyakla Riyad’a gitti ama gittikten sonra, güvenlikle karşılaştı ve onu istifa etmeye zorladılar.
Müctehid aynı zamanda şunları yazdı: Hariri tutuklandığı ilk dönemde psikolojik olarak çok kötü bir durumdaydı. Çünkü asla böylesi korkunç bir ortama alışkın değildi ve hapishaneye atılacağını düşündü. Bin Salman onun bütün dünya ile ilişkisini kestikten sonra, artık hiç kimse ona önem vermeyecekti ve eğer Amerikalılar ve Fransalıların eylemleri olmasaydı, bütün mal varlığından Bin Selman lehine vazgeçmesine çok az kalmıştı. Ama Amerika ve Fransa Büyükelçileriyle görüştükten sonra, Hariri’nin psikolojisi daha iyi oldu ve daha güçlü bir durumda olduğunu hissetti.
İki ülkenin büyükelçileri de Amerika ve Fransa’nın onun tutuklanmasını asla kabul etmeyeceğinin sözünü verdiler ama bu sorunu uluslararası bir utanca dönüşmeden halletmeyi tercih ettiklerini belirttiler. Ama Hariri, Riyad’ı terk edene kadar bir sorun yaşamayacağından kesinlikle emin oldu.
Hariri, Amerika ve Fransa’nın Bin Salman’ı, onun Lübnan’a dönmesine ve istifasından vazgeçmesine mecbur bıraktıklarını anlayınca, oyunu bozma kararı aldı ve malvarlığından vazgeçmeyi kabul etmedi ve Bin Salman’ı, Suudi Oujia Şirketinin sorunlarını çözmezse ve bu şirketin bütün taleplerini yerine getirmez ve faaliyetlerine yeniden başlamasına izin vermezse, bütün olayı anlatmakla tehdit etti.
Bin Salman’ın teslim olmaktan başka çaresi kalmadı. Bu nedenle, Suudi Oujia Şirketinin bütün taleplerini ödemeyi kabul etti ama Hariri yaşanan olaylar hakkında bir kelime bile etmeyecekti ve Hariri de bunu kabul etti.
Bin Salman aynı zamanda, Hariri’nin Arabistan’da tutuklandığını kesin olarak reddetmesi halinde, Suudi Oujia şirketinin faaliyetlerine yeniden başlayabileceğinin sözünü verdi ama Hariri bu konuyla ilgili şüphesini dile getirdi ve zaman istedi. Önümüzdeki günlerde Hariri’nin bu olaylar hakkında sessiz kaldığına ve Suudi Oujia Şirketinin ve onu destekleyen şirketlerin bütün çalışanlarının maaşlarının ödendiğine şahit olabilirsiniz. Eğer Hariri açık bir şekilde Suudilerin anlattıklarını savunursa, işte o zaman Suudi Oujia Şirketi faaliyetlerine yeniden başlayacaktır.’