Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül,'Savaşı İslâm’ın kalbine taşıyorlar: Hep birlikte karşı durmak zorundayız!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Karagül, bugün yayımlanan yazısında Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere değinerek, 'Bu, bizim savaşımız değil. Bu, Sünnilerin, Şiilerin savaşı değil. Bu, Türklerin, Arapların, Acemlerin savaşı değil. Bu; Haçlı Savaşları’ndan bu yana, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük, en yıkıcı tehditlerden biri.' ifadelerinde bulundu.
Yazının tamamı şu şekilde:
Savaşı İslâm’ın kalbine taşıyorlar: Hep birlikte karşı durmak zorundayız!
İsrail her an Güney Lübnan’a saldırabilir. Suudi Arabistan aynı anda Yemen’e girebilir. İran, hesap bozucu biçimde, İsrail saldırmaya fırsat bulamadan Hizbullah’ı İsrail üzerine salabilir. S. Arabistan ve İsrail ile paralel biçimde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)Katar’ı taciz edebilir.
İşte bunlar olduğunda ya da olurken Tahran doğrudan Dubai’yi vurabilir. İşte bütün bunlar olduğunda, bir süre sonra Irak’ın bir kez daha Kuveyt’i işgali bile gündeme gelebilir. İsrail aynı zamanda Suriye’nin Golan bölgesini işgal edebilir.
Savaş; Kızıldeniz çevresinden Basra Körfezi’ne kadar birçok cepheye aynı anda yayılabilir. Batı’da Lübnan, Güney’de Yemen, Doğu’da Katar ve BAE olmak üzere, Riyad’da doludizgin tasfiye yapan yeni kadro, üç cepheden ateşler içinde kalabilir. S. Arabistan yarımadasının çevresi büyük bir yangına dönüşebilir.
Çok büyük bir oyun kuruldu
Çok büyük bir oyun tezgâhlandı ve sahneye sürüldü. Çok üzüntü verici, endişe verici bir tablo ile karşı karşıyayız. Oyun kuruldu ve bölgedeki aktörlere, yerel güçlere rolleri dağıtıldı. Riyad’da saat kuruldu. Siz hâlâ S. Arabistan’da olanları yolsuzluk zannedin, taht kavgası zannedin, para kavgası zannedin.
Siz hâlâ Veliaht Prens Muhammed Selman’ın eski kadroları tasfiye edip genç bir Suudi eliti oluşturmaya çalıştığını zannedin. Siz hâlâ bunu gözaltına alınanların yüz milyarlarca dolarlık varlıklarını ele geçirmeyle sınırlı bir şey zannedin.
Riyad’ın tasfiye listesi CIA ve Mossad yapımı
Elbette bunların hepsi var. Bir haftadır gördüğümüz büyük gürültü içinde bunlar da var. Geleneksel Suud yönetimi, işadamları, ABD ve İsrail’le bir şekilde ayrışan herkes tasfiye ediliyor. Bölgesel savaşa karşı olan herkes tasfiye ediliyor.
Suud-İran kapışması istemeyenler tasfiye ediliyor. İsrail ve ABD adına bölgenin yeniden dizaynı önünde durma potansiyeli olan herkes tasfiyeediliyor.
Şuna eminim: Riyad’daki yeni yönetiminin tasfiye listesinin tamamı CIA ve Mossad tarafından hazırlandı ve ellerine tutuşturuldu. Tıpkı 28 Şubat’ta Türkiye’de darbe yapanların ellerine liste tutuşturulması gibi. Tıpkı 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’u yapan FETÖ’nün eline tasfiye edilecekler listesi tutuşturdukları gibi.
Bütün coğrafyayı imha edecekler..
Ama bütün bunların ötesinde bir şey daha var. Asıl endişelenmemiz, korkmamız gereken o: Batı; bütün coğrafyayı imha etmeyi planlıyor. Yeni oyun bu imha planı üzerine kuruldu. Artık savaşlar, krizler devletlerle, bölgelerle sınırlı olmayacak. Yeni kriz bölgesel ve coğrafyanın tamamına yayılacak bir fırtına olarak servis edilecek.
Şimdi Suudi yönetimini İran’la savaş için yeniden formatlıyorlar. Bu senaryoya karşı olan, karşı çıkabilecek herkesi devreden çıkarıyorlar. ABD, İngiltere ve İsrail daha şimdiden Riyad’ı rehin almış durumda. Onu İsrail’le birlikte önce Lübnan’a saldırtacaklar. Ardından sütün cephelere sürecekler.
ABD ve İsrail’in; BAE, S. Arabistan, Mısır üçgeninde kurduğu kalkan, cephe coğrafyayı imha edecek bir cephedir. Aynı zamanda S. Arabistan’ı intihara sürükleyecek, paramparça edecek bir cephedir.
Savaş İslam’ın kalbine taşınıyor
Bu cephe tamamen İran’la hesaplaşma üzerine biçimlendirildi. Ama İran’a ulaşamadan İran’ın uzantısı olan güçler Lübnan ve Yemen’den tasfiye edilecek. İran’la iş tuttuğuna inanılan, Arap dünyasına ihanet ettiğine inanılan Katar’dan intikam alınacak. Bir sonraki adımda çıkarılacak büyük savaşta bu güçlerin ayaklarına bağ olmaları engellenecek.
Irak işgali, Suriye savaşı, Yemen’deki çatışmalar yeni büyük krizin, yeni bölgesel savaş senaryosunun yanında bir hiçtir, bunu böyle not edin.
Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne kadar birçok cephe birden harekete geçirilecek. Savaş İslam’ın merkezine taşınıyor.
Bu, Şiilerin-Sünnilerin savaşı değil: Bu, bir istilâ projesidir
Bu, bizim savaşımız değil. Bu, Sünnilerin, Şiilerin savaşı değil. Bu, Türklerin, Arapların, Acemlerin savaşı değil. Bu; Haçlı Savaşları’ndan bu yana, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük, en yıkıcı tehditlerden biri.
Etnik kimliğimize, mezhep kimliğimize, aramızdaki anlaşmazlıklara bakmadan bu fırtınaya direnmek, karşı durmak zorundayız. Çünkü bu, bizim değil, ABD ve İsrail’in coğrafyamızı talan etmeye, paramparça etmeye dönük büyük projesidir. Ve o proje için harekete geçilmiştir.
S. Arabistan Lübnan’daki vatandaşlarının derhal ülkeyi terketmesiniistedi. İsrail günlerdir saldırı tatbikatı yapıyor. Hizbullah Suriye’deki birliklerini Lübnan’a ekiyor. Husiler füzelerini depolardan çıkarıyor.
Hep birlikte güçlü bir ses vermek zorundayız
Eğer bir ses öne çıkmazsa, eğer bu tezgâh bozulmazsa, eğer BAEdurdurulamazsa, eğer ABD-İsrail tezleri boşa çıkarılamazsa ağır bir bölgesel bunalım bekliyor bizi.
Şunu not edelim: Bu planın kaybedeni S. Arabistan olacak. Tuzak asıl bu ülkeye kuruldu. Ama coğrafyanın tamamı kaybedecek. Belki de hiçbir ülke bu yeni krizin dışında kalamayacak.
Hep birlikte bölge düzeyinde güçlü bir ses vermek zorundayız. Hep birlikte bölgesel savaş senaryosunu boşa çıkarmak, coğrafyayı ve ülkelerimizi kurtarmak zorundayız. Hep birlikte bölgesel dirence güç vermek zorundayız.
Harekete geçmek zorundayız.