Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zaid Al-i Nahyan, İran'ı Suriye'ye karışmak ile suçladı. İran ve Türkiye'yi Suriye ile suçladığı konuları, Suriye'de siyasi bir çözüm yoluna ulaşmakta engel olarak nitelendirdi.
Abdullah Bin Zaid'in geçtiğimiz gün yaptığı konuşmada açıklamaktan çekindiği nokta, bölge ülkelerinin Suriye Hükümetine karşı gelen terörist gruplara mali ve silahlı yardımlarda bulunduğu oldu, konuşmasında bu konuya hiç değinmedi.
Halbuki İran'ın müsteşar olarak Suriye'de bulunması, Suriye Hükümeti ile anlaşmalı olarak gerçekleşti. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı, kimin BAE'ye, Yemen'e saldırı izini verdiği gibi önemli bir soruya da cevap vermedi. Ve neden üç yıldan uzun bir süredir bu fakir ülkeye yaptıkları saldırıları bitirmediklerini cevapsız bıraktı.
Diğer yandan Yemen'deki gizli hapishanelerde, Birleşik Arap Emirlikleri'nin mahkumlara yaptıkları işkencelerin de, bu ülkenin Yemen'de gerçekleştirdikleri "siyah günah defteri"ne eklenmesi gerekiyor. Bu konuda hatta İnsan Hakları Örgüt ve Kurumlarının dahi sesi çıkmadı ve Birleşik Arap Emirlikleri şimdiye kadar bu iddialara açık bir cevap bile vermedi.
Bu konuda yayınlanan raporlara göre; en az 18 mahkum, gizlice Yemen'in güneyinde, Birleşik Arap Emirlikleri güçlerinin bizzat kontrolünde veya da Emirlik Birlikleri'nin eğittiği Yemenli güçlerin elinde tutuluyorlar. Bu hapishaneler askeri üslerde, limanlarda, bazı havaalanlarında ve villa tarzı evlerde ve hatta gece kulüplerinde bulunuyorlar.
Bu hapishanelerde tutulan bazı eski mahkumlar, kendilerine yapılan işkenceleri "vahşice" olarak nitelendiriyorlar. Anlattıklarına göre; örnek olarak onları gözleri kapalı bir şekilde haftalarca bir çöp kutusunun içerisinde tutuyor ve dayak atıyorlardı. Bazılarını ateşe veriyor veya onlara tecavüzde bulunuyorlardı. Bu bilgilere göre sadece Yemen'in güneyinde bulunan El Mukalla şehrinde yaklaşık 400 kişi serbest bırakıldıktan sonra ortadan kayboldu ve yaklaşık 1500 kişi de Adn şehrinde tekrar tutuklandılar.
Bunlar, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Suudi ittifakı çerçevesinde üç yıldan fazladır Yemen aleyhinde yürüttükleri bu çok yönlü savaşta işlediği suçlardan yalnızca bazılarıdır. Şimdiye kadar bu savaşta binlerce Yemenli ölmüş, binalar ve ülkenin altyapısı yok olmuş, milyonlarca insan evsiz kalmış, salgın hastalıklar ve kıtlık ortaya çıkmıştır.
Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri ve Dışişleri Bakanı konuşmasında, ilk olarak toplumdaki bu sorulara cevap vermedir. Belki böylelikle bölgedeki ve dünya ülkelerindeki olumsuz yüzlerini biraz düzeltebilirler. Ayrıca şu soruya cevap vermelidir; Yemen'deki bu cinayetlerin ve sivil halkın katledilmesinin ve aynı zamanda salgın hastalıkların çıkmasının sorumlusu kimdi?
Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, Birleşik Arap Emirlikleri diplomatının konuşmasında, Suriye'deki teröristlerin destekçisi ve bu ölümlerden sorumlu olan taraftan, Suriye Savaşı'nın bitmesi için silahlı gruplara mali ve silah yardımını kesmesini istemedi. Aksine muhaliflerin ayrılığa düşmüş ve birbirinden ayrılmış liderlerinin ve üyelerinin birlik olmaları ve ortak bir yaklaşıma sahip olmaları gerektiğini vurguladı.
BAE, Suriye'de barış ve huzur ortamından bahsediyor, ki doğru bir sözdür. Ancak İran İslam Cumhuriyeti, Suriye krizinin başından beri krizin çözümünün askeri olmadığını ve bu krizin bitirilmesi için müzakerelerde bulunulması gerektiğini vurguluyordu. Burada önemli olan soru şudur ki; acaba Birleşik Arap Emirlikleri bu savaşın bitmesi için hangi adımları attılar?
Altı yıl süren Suriye savaşının bitirilmesi için atılan ilk adım, terörist gruplara verilen mali ve silah yardımının, bu grupların destekçileri tarafından durdurulması oldu. Acaba Birleşik Arap Emirlikleri bu doğrultuda çaba sarf etti mi? Acaba bu terörist grupların bölgedeki destekçilerinden Suriye'deki cinayetlerini durdurmalarını istedi mi?
Bu ülkeler Suriye'de terörist gruplara mali ve silah yardımlarını kesmedikleri sürece, Suriye krizi devam edecek. Gerçekte bu ülkeler, terörist gruplara verdikleri yardımlara devam ederek krizin devam etmesini sağlıyorlar. Gerçi Suriye ordusunun zaferleri onları Suriye hükümetinin düşmesi rüyasından vazgeçmeye zorladı ancak, teröristlerin ölmüş cesetlerine yeniden ruh ve nefes üflemek bu ülkelerin en önemli görevi sayılıyor. Böylelikle belki savaşın yönünü son anlarda dahi kendi çıkarlarına çevirebilmeyi umuyorlar.
Bölgede mezhepsel fitne çıkarma yoluna başvurmaları, bölge ülkelerine silah ve terörist gruplar göndermeleri, İran korkusu yaymaları ve bölge ülkelerinde görüş ayrılığı çıkarmaları, Birleşik Arap Emirlikleri'nin yıllardır uyguladığı eylemlerden sadece bazılarıdır. Hatta Birleşik Arap Emirlikleri'nin, Katar krizinin arkasında bulunan dört ülkeden biri olduğuna dair deliler de bulunuyor. Ve bu durum Katarlı yetkililerin gözünden kaçmış değil. Bu yüzden de Katar El Cezire televizyonu, bu ülkenin Yemen'de işlediği suçları ortaya çıkarıyor.