Sputnik’in bildirdiğine göre Rusya Dışişleri Bakanlığı, Moskova ile İttifak arasında imzalanan ‘Karşılıklı İlişkiler, İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması’nın 20. ve ‘NATO-Rusya İlişkileri: Yeni Bir Nitelik’ başlıklı Roma Bildirisi’nin 15. yıldönümü vesilesiyle bir açıklama yayınladı.

 

NATO’nun Rusya sınırları yakınındaki askeri faaliyetlere dikkat çeken bakanlık, “Rusya-NATO Kurucu Senedi’nin ilkelerini hiçe sayma girişimlerini tehlike buluyor ve bunların NATO üyelerinin çıkarlarıyla çeliştiğini düşünüyoruz” ifadesine yer verdi.

 

Moskova ile İttifak arasındaki ilişkilerinin Soğuk Savaş’tan bu yana en düşük seviyede olduğunun ve bunun Rusya’nın tercihi olmadığının altını çizen Dışişleri Bakanlığı, NATO’nun Rusya sınırları yakınındaki askeri hazırlıkları meşrulaştırma arzusunun Avrupa’daki güç dengelerini değiştireceğini ve silahlanma yarışına yol açacağını vurguladı.

 

Bakanlık, çok geç olmadan İttifak’ın Rusya ile cepheleşme temelli ilişkiler kurma girişimlerini terk etmesi gerektiğini de belirtti.

 

Rusya dışişleri bakanlığı açıklamasında da belirtildiği üzere NATO örgütünün üst düzey yetkililerince sürekli gündeme getirtilen Rusya’ya karşı koyma politikaları Rusya devletinin sinirlendirmiştir.

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’yae karşı mukabele siyasetinin her zaman NATO’nun gündeminde bulunduğunu bildirmişti.

 

NATO-Rusya ilişkisinin de liderlerin gündeminde geldiğini kaydeden Stoltenberg, “Bugün, güçlü savunma ve anlamlı diyalogu kapsayan çift kulvarlı yaklaşımımızı tekrar teyit ettik. İki alanda da ilerleme kaydediyoruz. Müttefikler, bir çatışma çıkarmak için değil, çatışmayı önlemek ve barışı korumak için güçlü bir şekilde birlikte duruyorlar. Aynı zamanda, şeffaflığı artırmak ve riskleri azaltmak için Rusya ile diyaloga açık kalmayı sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

 

NATO Genel sekreterinin bu açıklamasıyla eş zamanlı olarak Avrupa da, bir zamanlar en büyük ticari ortaklığı olan Rusya’ya karşı daha sert siyasetler izleyecekleri ve yaptırımları ağırlaştıracakları açıklamasında bulundu. Bu sertlik yanlısı siyasetin devamında Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk da AB, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya ve Kanada’nın liderlerini bir araya getiren G7 toplantısından önce yaptığı konuşmada, G7 liderlerinden Ukrayna nedeniyle Rusya’ya yaptırım uygulama politikasından vazgeçmemelerini istedi.

 

Bu soruna çözümün ancak Minsk anlaşmasının uygulanmasıyla mümkün olabileceğini belirten Tusk’ın bu mesajı, Ukrayna konusunda Rusya’ya karşı Washington’un bir tavır belirlemediğini söyleyen üst düzeyli Amerikalı yetkili ile ters düşüyor.

 

Bilindiği üzere 2014 yılında Kırım yarım adasının Rusya’ya ilhak edildiği günden beri, Rusya ile AB arasında ciddi ihtilaflar baş göstermiş ve AB Rusya’ya karşı yaptırım uygulamıştır.

 

Rusya, askeri ve ekonomik açılardan kendini AB’nin kuşatması altında görüyor ama halı hazırda Rusya açısından asıl önemli olan ve ciddi bir kaygı uyandıran husus NATO’nun askeri açıdan Rusya’yı zor durumda bırakacak abluka siyasetlerine ağırlık vermesidir. Zira NATO Rusya çevresindeki ülkelerde çalışmalarına hız vermiş ve sözde bu ülkelerin güvenlik seviyelerini artırarak, onları Rusya karşısında korumak istemektedir.

 

Daha önce Varşova’da yapılan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde NATO 2017 yılından itibaren Doğu Avrupa’daki Letonya, Polonya, Litvanya, Estonya ülkelerine 4 askeri tabur yerleştirme kararı almış, ayrıca Rusya’nın Kırım ilhakını yasa dışı ve hukuka aykırı olarak nitelendirerek, Ukrayna’yı destekleme kararını duyurmuştu.

 

Buna karşı Rusya devlet başkanı Putin de Rusya’nın askeri stratejisinde yeni değişikliğe gitme emri vermiş ve NATO tarafından oluşturulan tehditlere karşılık verilecek şekilde Rusya savunma doktrinin hazırlanmasını istemişti. Zira Ruslar, NATO’nun doğu bölgesine ve özellikle de Rusya sınırlarına yayılma politikasını sürdürerek Rusya’yı tehdit ettiğine inanmakta. NATO’nun doğu sınırlarına askeri güç konuşlandırma ve yeni füze sistemleri yerleştirme siyaseti her geçen gün şiddetlenerek devam etmekte ve bu siyasetiyle Rusya’yı daha fazla köşeye sıkıştırmaya ve münzevi etmeye çalışmaktadır. BU da Rusların NATO’yu kendi milli güvenliğine yönelik en öncelikli tehdit gözüyle bakmalarına sebep olmuş ve kendi savunma doktrinini bu esasa göre ayarlamıştır ki bu da Rusya ile NATO arasındaki gerilimin her geçen gün artmasına sebep olmuştur.