Diyanet İşleri Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ortaklaşa yürüttüğü 'Cami Planlama ve Tasarımı Projesi 1. Çalıştayı'nın açılışı Ahmet Hamdi Akseki Camii sergi salonunda gerçekleştirildi. Programın açılışında yaptığı konuşmada Görmez, "Merhum Turgut Cansever'in ifadesiyle 100 yıldır çok önemli olduğu halde ihmal ettiğimiz, ihmal ettiğimiz için de marazileştirdiğimiz çok önemli bir konuyu ele almak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Medeniyetimizin kalbi şehirlerimizin ruhu olan mabedlerimizin planlanması, tasarımı, mimarisiyle ilgili önemli konuları ilim adamlarımızla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte ele alma imkanı bulduğumuz için böyle bir çalışmayı lütfettiği için yüce Rabbimize hamd ediyorum" ifadelerini kullandı.
''KÖKLÜ OLARAK ELE ALINMASI GEREKİYOR''
2012 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile birlikte İstanbul'da 'Cami mimarisi' sempozyumu düzenlendiğini ve bu sempozyum kendilerine çok önemli katkılar sunduğunu söyleyen Görmez, "Bu sempozyum ayrıca bize şunu gösterdi; 100 yıllık ihmalin, sadece birkaç yıl içerisinde bertaraf edilmesi, her şeyin yoluna sokulmasının hem zorluğunu gösterdi hem tek başımıza Diyanet İşleri Başkanlığımızın bunun altından üstesinden gelemeyeceğini gösterdi. Şehircilik Bakanlığımızla birlikte yerel yönetimlerimizle birlikte, sivil toplum örgütlerimizle birlikte, cami derneklerimizle birlikte, mimarlık fakültelerimizle birlikte toplumda ortak bir bilinç oluşturmadan bu sorunu çözemeyeceğimizi bütün yönleriyle ortaya koymuş oldu. Söz konusu sempozyumda kentleşme düşüncesi, cami çevre ve mekan ilişkisi, cami ve zaman ilişkisi, cami ve estetik gibi konuların köklü olarak yeniden ele alınması gerektiği ortaya çıktı. Bilhassa hukuk mevzuatımız açısından camilerin yapımı açısından konunun çok daha köklü olarak ele alınması gerektiği üzerinde duruldu.'' dedi.
''CAMİ BİTTİKTEN SONRA HABERİMİZ OLUYOR''
Diyanet'in, konunun üstesinden tek başına gelemeyeceğini belirten Görmez, '' Diyanet İşleri Başkanlığımız o günden bugüne 2012'de başlattığı bu çalışmaların peşini bırakmadı. Ancak bunu tek başına üstesinden gelemeyeceğini dikkate alarak, ilgili bütün kurumlarla kuruluşlarla Şehircilik Bakanlığımız'la bunun yeniden ele alınmasının zaruri olduğunu ortaya koydu ve bu çalışmayı başlattı. Hukuki mevzuat penceresinden bakıldığında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın camilerini planlanması ve tasarımı ile ilgili herhangi bir tasarrufu bulunmamaktadır. Bizim pek çok camiden haberimiz cami bittikten sonra, bizden imamlık veya müezzinlik kadrosunu talep etmeye geldiklerinde öğrendiğimizi açıkça ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
"HER YIL CAMİ İNŞA ETMİŞİZ"
"1970 yılından bugüne kadar ortalama 500 ile bin arasında cami inşa etmişiz Türkiye'de" diyen Görmez, "1970'den bugüne kadar bazen 500 olmuş, bazen bin olmuş, ama 500 ile bin arasında her yıl cami inşa etmişiz. Bütün bu camilerin tamamını dikkate aldığımızda pek çoğunun projesinin olmadığı, pek çoğunun hiçbir mimari özelliğe sahip olmadığı, her birinde hatta bilhassa depreme dayanıklılık bakımından, işlevsel bakımından her birinin çok ciddi sorunlar teşkil ettiğini görmüş bulunuyoruz" açıklamasında bulundu.
''MİMARİ AÇIDAN BÜTÜN CAMİLERİMİZİ YENİDEN ELE ALMALIYIZ''
Camilerin estetiğine de değinen Görmez, ''Mimari açıdan bütün camilerimizi yeniden ele almalıyız, estetik açıdan yeniden ele almalıyız. Kapı tokmağından kubbeye yazılacak yazıya kadar minberin üzerinde hattan halılarımızın desenine kadar ecdamızın yaptığı gibi her unsurunu yeniden ele almak durumundayız. Bazı camilerimizi avize dükkanına dönüştürmüş durumdayız. Her türlü estetikten uzak, her türlü işlevsellikten uzak mekanlara dönüştürmüş durumdayız" şeklinde konuştu.