Amerikalı siyasi araştırmacı ve yazarlardan Kevin Barett, Siyonistlerin ve Batının İran ve İslam İnkılabıyla mücadele etmeye çalışmasının, dikkatleri Müslümanlara karşı izledikleri düşmanca politikalardan başka yöne çekmek için olduğunu belirtti.
Kevin Barett şunları söyledi: “Batı ve Siyonistlerin İran ve İslam İnkılabıyla mücadele çabaları, dikkatleri Müslümanlara karşı izledikleri düşmanca politikalardan başka yöne çekme planı doğrultusundadır.”
Barett, İran’ın emperyalizm ve Siyonizm’e karşı aydın ve aktivistlerden oluşan uluslararası bir koalisyon oluşmasına verdiği yardımı destekleyerek, 1979 İran İslam İnkılabından beri dünya güçlerinin İran ile mücadele için kullandığı çeşitli taktiklere değindi.
Kevin Barett, İran’ın Amerika’nın bölge ve Ortadoğu’daki hegemonyası karşısındaki mücadelesi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumu Washington’un müdahaleci politikası konusunda bilgilendirip, bilgilendiremediği hakkında sorulan soru üzerine şu açıklamalarda bulundu: “İslam İnkılabı İran’ı Amerika İmparatorluğundan kurtarma konusunda başarılı oldu. İnkılap başarısının büyük bir kısmını İmam Humeyni’ye borçludur ve bu kişi, modern bir kanun ve velayeti fakih ile İslam’ı halkın yaşamına yeniden döndürebilmenin yolunu bulmuştur. Tabi maalesef İran, velayeti fakih örneğini diğer İslam ülkelerine yayma konusunda başarılı olamamıştır. Çünkü bu İslam ülkelerinin bunu uygulayabilecek cesur araştırmacıları yoktur. İran, bölgeye hâkim olmak isteyen Amerika-Siyonist kuvvetlerine karşı bir direniş ekseni oluşturmada başarılı olmuştur ve İran, emperyalizm ve Siyonizm’e karşı aydın ve aktivistlerden oluşan uluslararası bir koalisyon kurulmasına çok yardımda bulunmuş ve bu konuda da başarılı olmuştur.”
Amerikalı bu analist, “batı ve Siyonizm, İran’ın müstekbirler karşısındaki paradigmasının bölgede yayılmasıyla mücadele etmek için nasıl bir yaklaşım benimsemiştir?” sorusu üzerine şunları söyledi: “Batı ve Siyonizm İran İslam İnkılabı ile mücadele için ilk aşamada onu durdurmaya çalıştırlar. Daha sonra terörizmi kullanarak ona saldırdılar ve Irak’la savaşa zorladılar ve en sonunda sızma stratejisini kullandılar. Bu strateji George Kennan tarafından Eski Sovyetler Birliği ile mücadele için planlanmış stratejiye benzemektedir. Onlar hesaplanmış ve çok akıllıca politikalarla İran’ın nüfuzunun yayılmasını engellemeye çalışmışlardır. Amerika ve İsrail, münafıkları ve terörist grupları ve bölgedeki İran karşıtı diğer grupları desteklemiş, bazı ülkeleri İran ile mücadele için korumak adına, Ortadoğu ülkelerinin iç işlerine müdahalede bulunmuş, İran’a karşı ekonomik yaptırımlar uygulamış ve batı ve Ortadoğu medyasında İran’a karşı geniş bir medya propagandası başlatmıştır. Özellikle Hizbullah’ın 2006 yılındaki zaferinden sonra, Ortadoğu ülkelerinde İran fobia ve mezhepçiliği yaymıştır.”
Barett, “eğer İran İslam İnkılabı ve İran ideolojisi olmasaydı, bölgedeki müstekbirlerle mücadele konusunda neler yaşanırdı?” sorusun şöyle yanıt verdi: “2017 yılında İran’da hala Siyonizm ve Amerika emperyalizminin temsilciliği ile yönetimde bulunan Pehlevi silsilesine Ortadoğu’da şahit olunmasını tasavvur etmek çok zor. Böyle bir İran büyük ölçüde bu günkü Hindistan’a benzerdi. Fakirlik ve cehalet oranı yükselirken, zenginlerin ekonomik durumu daha da geliştir ve kişiler Amerika emperyalizmi ile iş birliği içerisinde bulunurdu.”