Donald Trump’ın Ortadoğu ülke liderleriyle gerçekleştirdiği son telefon görüşmesi, onun İran İslam Cumhuriyeti ve Çin’i düşmanları listesinin başına koyduğunu gösteriyor.
Trump bu telefon görüşmeleriyle Ilımlı Arap Koalisyonu olarak adlandırılan ekseni yeniden kurmak istiyor gibi görünüyor. Bu koalisyon Bush ve Neoconlar döneminde gücünün zirvesine ulaşmıştı ve Neoconlar Washington’u Afganistan ve Irak savaşına sürüklemişlerdi.
Trump’ın kararı ile İran, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Sudan ve Somali vatandaşlarının Amerika’ya giriş izinleri yok. Tabi bu ülkeler iflas etmiş ülkeler oldukları için seçilmediler. Bu ülkelerin seçilmesinin nedeni yasak ekseninde yani direniş ekseninde yer almaları, Filistin ve Lübnan Direnişini desteklemeleridir.
Ortadoğulu uzman yazarlardan ve Rey El-Yevm Gazetesinin Baş Editörü Abdel Bari Atvan kaleme aldığı son yazısında Trump’ın Körfez Arap ülkeleri karşısındaki politikalarına değinerek, Amerika Başkanının İran tehlikesini Körfez ülkeleri için büyük göstererek, onlara verdiği destek karşılığında, onlardan ücret almayı amaçladığını vurguladı.
Abdel Bari Atvan şu ifadelerde bulundu: “Trump, Ilımlı Arap ekseninde yer alan Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileriyle bilinçli olarak telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmelerden sonra Amerika Başkanı’nın bu ülkelere karşı ses tonu tamamen değişti ve bu ses tonu yerini İran’a karşı tehdit içeren bir hale dönüştü. Amerika bu tehdidin İran’ın füze denemelerinden kaynakladığını ve bu denemelerin Uluslararası kanunları ve Nükleer Anlaşmayı ihlal ettiğini iddia ediyor.
Bu konuyla eş zamanlı olarak dört Amerikan helikopteri Yemen’in E-Beyza şehri etrafındaki El-Kaide’ye ait olduğu söylenen bir kampa saldırdı ve bu saldırı sonucu çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 40 kişi öldürüldü. Aslında bu saldırı işgalci Suudi Koalisyonu için Amerika’nın onları desteklediği yönünde muhabbet dolu bir mesaj niteliği taşıyordu.
Diğer bir nokta ise şu, biz Trump’ın 43 dakika boyunca Kral Salman Bin Abdülaziz ile gerçekleştirdiği görüşmede hangi anlaşmaların yapıldığını bilmiyoruz ama deliller bu anlaşmalarının başlıklarının İran ve Yemen, Irak ve Suriye’deki müttefikleri ile düşmanlık ve bu düşmanlığın alt yapısını sağlamak için Arabistan tarafından mali destek olduğunu gösteriyor. Trump bu şekilde Amerika’nın yeniden eski gücüne kavuşacağının sözünü vermişti.
Trump tarafından İran’a karşı gerilim oluşturmak, İran’ın oluşturduğu tehlike karşısında Arabistan ve Körfez Arap ülkelerinin askeri gücünü arttırmak için bu ülkelerle Amerika silahları konusunda anlaşmalarının yapılması anlamına geliyor ve belki de bu anlaşma Trump’ın verdiği destek karşılığında talep ettiği ücretin bir bölümü sayılabilir.
Bu iki konu Arabistan ve Körfez ülkelerinin Trump’ın mali ve siyasi talepleri ile anlaştıklarını gösteriyor ve bu talepler şunlardır:
İlk olarak; Riyad ve Abu Dabi’bin Trump hükümetinin 7 ülke vatandaşının Amerika’ya girişini yasaklayan kararına yardım etmeleri ve bu eylem karşılığında bütün Suudi din alimlerinin sessiz kalmaları ve onların bu konuya dahil edilmemesi.
İkinci olarak; Suudi Enerji Bakanı Halid El-Falih, bu ülkenin petrol, gaz ve Amerika alanında yatırımlarını arttıracağını açıklamıştı ve bu konu Trump’ın enerji alanındaki politikalarını onay anlamına geliyor ve aslında bu ülke, mali krizler nedeniyle oluşturduğu alt yapı planlarını durduruyor ve kendi halkına karşı kemer sıkma politikası uyguluyor ve bu konu sadece Washington’a rüşvet vermek olarak açıklanabilir. Çünkü Amerika enerji alanında yatırım yapmak Arabistan ve Körfez Arap ülkelerinin yararına değildir.
Trump’ın Arap Koalisyonu 6 Körfez ülkesi ile birlikte Mağrip, Ürdün ve Mısır’dan oluşan Arap krallarının ülkelerinden oluşmaktadır. Bu ülke vatandaşlarından bazılarının terörizmle bağlantıları olduğu kanıtlanmasına rağmen, bu ülkelerin vatandaşlarının Amerika’ya girmesi yasaklanmamıştır ve bu konu bu koalisyonun oluşacağını güçlendirmektedir.
Bu bağlamada Trump’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’ye bu ülkeye yapılan askeri desteğin devam edeceği yönünde verdiği söze değinmek gerekir. Trump seçim kampanyalarında söz verdiği gibi İran ile mücadele edecektir ama Arap ülkelerinin yatırım ve gücüyle.
Ilımlı Arap ekseni eski gücüne kavuştu ve İran ve müttefikleri bu eksenin hedefidir. Bu, Arabistan ve Körfez Arap ülkelerinin son dolarlarına kadar sömürüleceği anlamına gelmektedir. Bu, Amerika’nın yeniden askeri müdahalede bulunma ve gerginlikleri, çatışmaları ve terörizmi arttırma olan tehlikeli politikasıdır ve her zamanki gibi bölge halkı bu politikaların kurbanı olacaktır.”