Nuceba İslami Hareketi Genel Sekreteri Hüccet’ül İslam Ekrem El-Kabi dün bir İran televizyonun bir haber programa katılarak şu açıklamalarda bulundu: “İran’a ziyaretimin büyük amaçları vardı. İran direniş ekseninin destekçisidir ve ara ara İran’a ziyarette bulunarak, İran halkına, yetkililerine ve İmam Hamanei’e teşekkür etmek benim görevimdir.
İranlı yetkilerle görüşmemde Irak ve Suriye’deki son gelişmeler üzerinde konuştum ve bu görüşmelerde onların tavsiyelerini dinledim.”
Ekrem El-Kabi Irak’ta direniş gruplarının konumuna değinerek şunları söyledi: “Irak’ta birçok direniş grubu bulunmaktadır ve bu gruplar Haşd El Şabi’yi (Gönüllü Halk Güçleri) oluşturmuşlardır.
Direniş grupları İran tarafından desteklenmektedir ve şimdiye kadar IŞİD ile mücadelede birçok başarı elde etmişlerdir.”
Nuceba İslami Hareketi Genel Sekreteri Haşd El-Şabi’nin yasal konumu hakkında şunları söyledi: “Irak Gönüllü Halk Güçleri daha başından itibaren Irak Başbakanı ile irtibattaydı ve Irak Başbakanı Gönüllü Halk Güçlerini yasallaştırdı. Haşd El- Şabi’den olan bütün grupların özel özellikleri varadır ve bu gruplar, cihat inancı ve askeri eğitim yönünden Irak’taki diğer gruplardan farklıdır.”
Ekrem El-Kabi Irak Gönüllü Halk Güçleri’nin birleşmesi konusuna değinerek şunları söyledi: “Haşd El-Şabi kuvvetlerinin birleşmesi özel bir süreçte gerçekleşmelidir. Bana göre, Haşd El-Şabi kuvvetlerinin birleşmesi, direniş kuvvetlerinin özel özelliklerini ve ruhunu kaybetmesine neden olacak şekilde gerçekleşirse, yanlış bir karardır.”
Nuceba İslami Hareketi Genel Sekreteri Musul’u kurtarma operasyonlarının yakın olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Musul savaşı belirleyici bir savaştır. Tabi ben Musul’u kurtarma operasyonlarının ne zaman başlayacağına dair kesin bir tarih söyleyemem ama bu operasyonların çok yakında gerçekleşeceğini söyleyebilirim.”
Ekrem El-Kabi Musul’un önemi hakkında şu açıklamalarda bulundu:
“Musul şehri, Irak’ın en uç noktasında yer almaktadır ve IŞİD Irak’ta yaşanan değişimlerin başında Musul gibi şehirleri işgal etti ve Bağdat ve Kerbela sınırlarına ulaştı. En başından itibaren Musul şehri kurtarılmaya çalışıldı ama batı ve Arap ülkelerinin ve aynı zamanda bazı Iraklı politikacıların baskıları Musul şehrinin kurtarma operasyonlarının gecikmesine neden oldu.
Biz Haşd El-Şabi’nin Musul’u kurtarma operasyonlarında Irak Ordusu’nun yanında yer alması gerektiğine inanıyoruz. Biz bu zafere ortak olmak istiyoruz. Haşd El-Şabi’nin Musul’u kurtarma operasyonlarına katılmasına engel olmak isteyenlerin bölücü hedefleri vardır.
Özellikle Amerika olmak üzere batılı ülkeler Haşd El-Şabi’nin Musul operasyonlarına katılmasını istemiyorlar. Çünkü Haşd El-Şabi’nin Musul’da bulunmasının onların işgalci politikalarını etkisiz hale getireceğini ve bu ülkelerin Irak’ta daimi olarak askeri üs kurmalarına ve bu ülkeyi bölmelerine izin vermeyeceğini biliyorlar.
Amerika kuvvetlerinin Musul’da bulunmasının amacı, Amerika’da yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte, Irak’ta bir zafer elde ettiklerini söylemek istiyorlar. Amerikalılar Haşd El-Şabi’nin Musul’u kurtarma operasyonlarına katılmasını istemiyorlar. Biz bu duruma Tikrit ve Felluce operasyonlarında da şahit olduk.
Amerikalılar Suriye ve Irak’taki teröristleri destekliyorlar ve bu bizim için kesinleşmiş bir konudur ve bu konuda elimizde birçok belge bulunmaktadır. Amerika CIA vasıtasıyla Suriye’de Nureddin Zenki terör örgütünü destekliyorlar ve bu terörist grup kısa bir süre önce Filistinli bir gencin başını kesti. Amerikalılar bu grupların tekfirci olduğunu bildiği halde yine de destekliyorlar.
IŞİD terör örgütü Irak’ta Amerika’nın oluşturduğu El-Kaide’nin devamıdır. Al-i Suud bölgede Vahhabi düşüncesini oluşturan ve yayan bir ülkedir. IŞİD ve Nusra Cephesi gibi terör örgütleri Amerika tarafından oluşturulmuştur. Türkiye ve Siyonist Rejim gibi ülkeler Suriye’nin kuzey ve güneyinde Ehrar-ı Şam gibi terör örgütlerini desteklemektedir.”
Ekrem El-Kabi, Amerika tarafından Suriye’de ılımlı muhaliflerin gündeme getirilmesinin medyayı aldatmak için olduğunu belirterek şunları söyledi: “Nusra Cephesi, Ehrar-ı Şam ve Ceyş’ul İslam terör örgütleri IŞİD ile aynı düşünceyi paylaşmaktadır ve bu Vahhabi gruplardan hiçbiri ılımlı muhalif değildir ve Suudi paralarıyla bu gruplar için silah satın alınmaktadır.”