Nijerya İslami Hareketi yöneticilerinden Harun Elbinawi, resmi siteleri üzerinden Nijerya İslami Hareketi’nin amaçlarını ve duruşunu anlatan bir metin yayımladı.
Nijerya İslami Hareketi yöneticilerinden Harun Elbinawi, resmi siteleri üzerinden Nijerya İslami Hareketi’nin amaçlarını ve duruşunu anlatan bir metin yayımladı.
Elbinawi’nin söz konusu yazısını Ahmet Işıktekiner’in tercümesiyle sunuyoruz:
Şunu belirtmek gerekir ki; Şeyh İbrahim Zakzaki liderliğindeki Nijerya İslami Hareketi (IMN) Nijerya ve Batı Afrika ülkelerinde yer alan Şii bir organizasyon değildir.
Şii İslam’ı yaymak İslami Hareket’in hedefleri ve amaçları arasında yer almamaktadır. Hareket, her türlü mezhepçiliği reddetmektedir.
İslami Hareket her türlü İslami düşünce tarzını kabul etmekte ve Müslümanların kendi istedikleri düşünce tarzını seçmekte özgür olduğuna inanmaktadır.
IMN, asıl amacı İslami uyanış olan bir harekettir. Ölü ruhları uykudan uyandırmayı, hayal aleminden çıkarıp teyakkuza geçirmeyi amaçlar.
Bu uyanış sadece Müslümanlarla da sınırlı değildir, nitekim İslam’ın mesajı bütün insanlığadır. IMN’nin hedef kitlesi bütün insanlıktır, işte bu nedenle IMN Hristiyan liderleri bile kendi organizasyonlarına davet eden tek İslami Harekettir.
Bir kişinin, gayrı-müslim olsa bile, Batı Emperyalizmini ve Küresel Siyonizmi taşıyan Yeni Dünya Düzenine, şeytani planlara ve fitneye karşı uyanık olması oldukça önemlidir.
Ne yazık ki, mazlum coğrafyalarda bazı kesimler Yeni Dünya Düzeninin ve zalimlerin aracı haline gelmiştir. İslami Uyanış’ın bu denli önemli oluşunun nedenlerinden birisi de budur. Örneğin İslam Devrimi lideri Ayetullah Hamaney’in Avrupa’da ve Kuzey Amerika’daki saldırıların ardından yazdığı tarihi mektup bu uyanışın ve ahlakın bir parçasıdır.
Bu uyanışın bir diğer amacı da toplumda insanlığa hizmet edecek doğru bileşenleri inşa etmektir.
Günümüzde toplumlarımızda çeşitli akımlar bulunmaktadır. Bu akımlardan birisi insanları, özellikle de gençleri katliamı bir sanata dönüştüren kanlı terör yapılarına yöneltmektedir.
Uyanış, insanlık ve barış için büyük tehdit olan bu tür akımların insanların kafasında yer etmesini önler.
Bir diğer akım ise, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde emperyalistlerin papağanı haline gelen ve asimile olarak onların gündemini yürüten Emperyalizmin Zombileri’dir. Uyanış, bu akımın da insanların zihninde şekillenmesini engeller.
Uyanışın hedeflerinden bir diğeri ise; toplumu üstünlük ve aşağılık komplekslerinden uzak tutacak dengeli bileşenleri üretmektir.
Allah’ın sonsuz merhametiyle bahşettiği imanla, insanoğlu toplumu daha yüksek bir bilinç seviyesine taşır ve bilimsel-teknolojik dahil olmak üzere toplumu tüm alanlarda daha da geliştirir. 1979 İslam Devriminde bunun gerçekleştiğini gördük.
Bir diğer husus ise İslami yönetim. Genel olarak İslam, kaba kuvvet dayatamayacak bir dünya görüşüdür. Allah, Kur’an’da “dinde zorlama yoktur” buyurmuştur. Peygamber efendimiz (sav) Medine’ye gidip sadece İslam Devleti kurmamıştır. Medine halkının çoğunluğu, peygamber efendimizle imzaladıkları vesikayla kendileri İslam Devletini tanımışlardır. 1979 İslam Devriminin ardından da İmam Humeyni direk İslam Devletini kurmamış, ülke genelinde yapılan referandumda İranlıların %98’i İslami yönetim istedikleri yönünde oy kullanmışlardır. Bunun sonucunda İran, devrimden yalnızca 30 küsur yıl geçmese rağmen oldukça büyük bir ilerleme kaydetmiş, batılı emperyalistlerin yaptırımlarına direnmiştir.
Günümüz dünyasında çok çeşitli yönetim biçimleri var, İslami yönetim de bunlardan birisi. İnsanların bu yönetim biçimlerinden herhangi birisini savunmasını engelleyen bir kural ya da kanun bulunmamaktadır. Bu bir tercih meselesidir ve insanların seçme özgürlüğüne izin verilmelidir.
Şeyh İbrahim Zakzaki ve İslami Hareket’i hedef alan, geçtiğimiz Aralık ayında 1000’den fazla silahsız ve savunmasız Müslüman’ı öldüren Şii-Siyonist-Vahhabi’lere gelecek olursak. Sizlere söylüyorum, bizler İmam Hamenei bir merci olduğu için takip etmiyoruz, Velayet-ul Fakih olduğu için takip ediyoruz. Dünyada 60’tan fazla merci var ama yalnızca bir tek Velayet-ul Fakih vardır. Ayetullah Humeyni’nin vefatının ardından İmam Hamenei merci değildi ama biz onun yolundan gittik. Dünyada başka mercilere tabi olan ancak siyasi olarak İmam Hamenei’ni takip eden milyonlarca Şii-Müslüman var.
Son olarak, şunu beyan etmek isterim ki: “Ben Şiilik’ten önce Müslüman, Müslümanlık’tan önce insanım”. Bizler mezhepçiliğin köleleri değiliz, mezhepçilik günümüzde İslam’ın en büyük düşmanlarının elinde oldukça kullanışlı bir silah haline gelmiştir. Bizler kalplerimizi bütün insanlığa açmalıyız. islam’ın ve İslami uyanışın asıl mesajı budur.
Harun Elbinawi
islamianaliz