25-06-2016 tarihinde eklendi
Halep’i savunmak, Şam’ı, Lübnan’ı, Irak’ı ve Ürdün’ü savunmaktır
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, tekfirci teröristlerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden Hizbullah komutanlarından Mustafa Bedreddin’i anma töreninde bir konuşma yaptı.

Seyyid Hasan Nasrulah’ın el-Menar ve el-Meyadin televizyonları tarafından canlı olarak yayımlanan konuşmasının önemli bölümlerini sunuyoruz.
 
Seyyid Zulfikar’ın şehadetiyle bir teorisyenimizi kaybettik. Seyyid Zulfikar, cesur ve yiğit bir komutandı. Nusra’nın lindeki Lübnanlı esirlere özel bir önem veriyordu. Onun bu meseleye gösterdiği özel ilgi, onun hayatına yönelik birçok tehlikelere sebep olmuştu.    
 
2006’da İsrail’le yapılan savaştan sonra da Lübnanlı esirlerin kurtarılmasında asli rolü oynadı. Lübnan müzakere heyetinin başkanı Seyyid Mustafa Bedreddin’di.
 
Seyyid Zulfikar, başta Suriye olmak üzere bölgeyle ilgili birçok dosyada rol oynadı. Bazı dosyalarda da ağır sorumluluklar üstlendi.
 
Biz Suriyelileri Suriye’de, Iraklıları da Irak’ta savunuyoruz ve bu şekilde Lübnan’ın çıkarlarını koruyoruz.
 
IŞİD’li tekfirci teröristler, Irak’ta bazı yerleri ele geçirince Irak’taki bazı kardeşlerimiz Hizbullah’la temas kurdu ve IŞİD’le mücadele için insan gücüne ve komutana ihtiyaç duyduklarını söylediler.
 
Iraklı kardeşlerimizle görüştükten sonra Mustafa Bedreddin’i aradım ve ona Iraklı kardeşlerimizin taleplerini ilettim. Yalnızca birkaç saat içerisinde yeterli kadar Hizbullah gücünün Bağdat’a hareket için hazır olduğuna tanık olduk.
 
Eğer İran’da Devrim Muhafızı kardeşlerimiz, Hizbullah ve Irak’ta Gönüllü Halk Güçleri Irak hükümetinin talebine olumlu cevap vermeseydi, bugün IŞİD’i Bağdat’ta görürdük.
 
Iraklılar, Felluce’de, el-Enbar’da ve Musul’da aslında tüm İslam ümmetini savunuyor. Irak’ta IŞİD’le yapılan mücadeleden gafil olmamak gerekiyor.
 
Suriye
 
Suriye savaşı başladığında bazıları açıkça Beşşar Esed’in devrileceğini söylediler hatta bunun için zaman bile öngördüler ve bir yıldan daha az bir zamanda devrileceğini söylediler.
 
Seyyid Mustafa Bedreddin Hizbullah’tan bazı kardeşleriyle birlikte Suriye’ye gitti ve Suriye ordusuyla birlikte tekfircilere karşı savaştı. Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki Mustafa Bedreddin’in tekfircilerle savaş sürecini izlemek için Suriye’de gitmediği tek bir yer kalmamıştı.
 
Komplonun başlamasından aylar önce Suriye’de devlete karşı savaşmak için binlerce terörist toplanmıştı ve bu teröristler, Türkiye sınırından Halep’e geçmişlerdi.
 
Ancak Suriye’de yönetimi devrime projelerinde yenildiler. Bu proje gibi Lübnan üzerinden Suriye’nin Humus kentine sızma projesi de başarısız oldu.
 
Bugün dünyanın her bölgesinden, farklı milliyetlerden binlerce tekfirci teröristin Halep’e geçtiğine tanık oluyoruz. Maalesef Türkiye sınırları bu teröristlerin geçişi için hala açık.
 
Halep’in savunulması, Şam’ın, Lübnan’ın, Irak’ın ve Ürdün’ün savunulmasıdır. Ürdünlüler, şimdiye kadar tekfirci teröristlere verdikleri bazı desteklerin bedelini ödemeye başladılar.
 
Hizbullah’ın Halep’e gitmesi bir zorunluluktu; şimdi de Halep’te kalması bir zorunluluk ve yükümlülüktür.
 
Halep’te kim ne kadar kayıp verdi
 
Hizbullah’ın Halep’te ağır darbe yediğini söyleyenler, bunun yalan olduğunu ve bir yalanın peşinden gittiklerini kendileri de çok iyi biliyor.     
 
Biz şu an Halep’te büyük bir savaşın içerisindeyiz. Bu savaşın bir tarafında bölge ülkeleri ve uluslararası taraflar var. Karşı tarafta ise İran Hizbullah ve kahraman Suriye ordusu duruyor.
 
Hizbullah’ın onlarca şehit verdiğine dair yaygaralar kopardılar. Ben de onlara soruyorum, Halep savaşında karşı taraf ne kadar kayıp verdi?
 
Eldeki verilere göre Hizbullah, 1 Haziran’dan 24 Haziran’a kadar 26 şehit, bir esir ve bir de kayıp verdi. Buna karşılık 1 Haziran’dan 24 Haziran’a kadar 617 terörist öldürüldü, bunların içinde onlarca komutanları var. Bu tarihler arasında onlardan 800’den fazla kişi yaralandı. Bununla birlikte Hizbullah’ın Halep’te onlarca şehit verdiğini söyleyerek çığlıklar atıyorlar.
 
Hizbullah’ın mali durumu
 
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, bazı Lübnan bankalarının Amerika’yı izleyerek Hizbullah’la işbirliğini kestiğini açıklamasına ve basında Hizbullah’ın mali kriz içinde olduğu yönündeki haberlere değinerek de şunları söyledi:
 
Lübnan ve Arap basını çok aptalca ve çocukça Hizbullah’ın bir mali kriz içerisinde olduğunu iddia ediyor.               Hizbullah’ın mali kaynakları ve silahları İran tarafından temin ediliyor. İran mali krizde olmadığı sürece biz de mali sıkıntıda olmayacağız. Para ihtiyacımız temin ediliyor, dolayısıyla Lübnan bankalarına ihtiyacımız yok.
 
Dünyanın hiçbir bankası, Hizbullah’ın mali desteğine engel olamaz. Tecrübeler gösterdi ki Hizbullah en ağır yaptırımlar altındayken bile bizim ihtiyacımız olan para bize ulaştı.
 
Lübnan’daki bazı çevreler Amerika’ya giderek onlardan Hizbullah’a yaptırım uygulamasını istediler.
 
Bahreyn
 
Bahreyn’de Al-i Halife diye bir şey yok, çünkü bu rejim Al-i Suud’un elindedir. Bahreyn’de müzakerelerin yapılmasına engel olan Suudi rejimidir.
 
Şeyh İsa Kasım ve tüm Bahreyn uleması, 5 yıl boyunca Bahreyn devriminin barışçı bir şekilde devam etmesi için çaba gösterdi.
 
Bahreyn halkının ne yapması gerektiğini belirleyecek olan ben değilim, Bahreyn halkının izleyeceği yolu çizen Bahreyn ulemasıdır.
 
Eğer birine Nobel barış ödülü verilecekse Bahreyn’deki barışçı çabalarından dolayı bu ödüle en layık kişi Şeyh İsa Kasım’dır.
 
 
http://caferider.com.tr/halepi-savunmak-sami-lubnani-iraki-ve-urdunu-savunmaktir-_h17100.html