19-04-2016 tarihinde eklendi
Şah-ı Velayet İmam Ali (a.s) Bağcılar'da Anıldı (Foto)
Şah-ı Merdan İmam Ali (as)’ın 1460. doğum yıldönümünde, Bağcılar İmam Ali Cami Derneği’nin organize ettiği programla büyük bir coşkuyla kutlandı.

İmam Ali (a.s)’ın viladeti Dünya’da ve ülkemizde düzenlenen törenlerle anıldı. Ülkemizde en kapsamlı viladet programı Bağcılar İmam Ali Cami’nde yapıldı.
 
16 Nisan Cumartesi günü öğlen namazından sonra, Bağcılar İmam Ali Cami Derneği tarafından düzenlenen kutlama törenine, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Iğdır Ehli Beyt Alimleri Derneği Başkanı Ş. Behlül Salman, Dünya Caferi Alimler Birliği (CABİR) alimleri ve her kesimden Ehl-i Beyt sevdalılarının büyük ilgi gösterdiği törene yurtiçi ve yurt dışından da önemli isimler katıldı.
Programın sunuculuğunu Bağcılar İmam Ali Camii gençlerinden  Ali Kıtay’ın üstlendiği program, CABİR Alimlerinden Ş Muhammed Karaduman'ın Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Kuran’ı Kerim tilavetinin ardından programın ev sahipliğini yapan CABİR Başkanı ve Bağcılar İmam Ali Camii İmamı Ş. Hasan Karabulut bir konuşma yaptı.
Karabulut İmam Ali (a.s)'ın faziletlerini anlattıktan sonra şunları söyledi: " Bugün yaşadığımız bu dini Ebu Talib Oğlu Ali'ye borçluyuz. Bizler İmam Ali'ye aşığız buraya aşkımızı ilana gelmişiz, biz  Ali'ye bağlıyız bağlılığımızı ilana gelmişiz."
 
CABİR Âlimlerinden Ş. Ammar İlter'in okuduğu 'Ehlibeyt'i sevmeden olmaz ki' adlı şiir programda büyük coşku oluşturdu.
 
Daha sonra kürsüye Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz geldi. Özgündüz Hz. Ali (a.s)'ın üstün şahsiyetinden bahsetti.
Özgündüz: "Değerli alim arkadaşlarım, meslektaşlarım ve siz değerli İmam Ali aşıkları, keza  televizyonları başında bu programa kilitlenen Ali dostları!  Hepinizin bayramı kutlu olsun! Allah bu bayramın bayramlığı olarak müminlerin nusretini göndersin. Bütün Müslümanların,  İslam  aleminin, ülkemizin, milletimizin, camiamızın üstünden  belaları,  şerleri,  kötülülerin kötülüğünü, zalimlerin zulmünü uzak etsin. Birliğimizi dirliğimizi bozmasın.  
 
Hâkim en-Nişaburî,  Ehlisünnet’in büyük alimlerindendir. Zaten bir insana hakim unvanı vermek için iki yüz binden fazla hadisi ezbere bilmesi lazım. O Nurul Ebsar kitabında diyor ki, “Ali (ra) Mekke'de Beytül  Haram’ın içinde dünyaya geldi; ondan başka hiç bir kimse bir adam bile kimseye kısmet olmamıştır.” Bütün kadınların efendisi olan Hz. Fatıma’nın eşi olabilecek birisi vardı o babası idi zaten, o da babasının annesi idi. Geriye kaldı bir kişi: İmam Ali (as). İmam Ali (as) olmasaydı Fatıma’ya eş olacak, denk olacak bir erkek yok idi. Bu  hadisler bu demektir ki Ali’den üstün Peygamber’den başka kimse yoktur. 
İsa, bir Ademoğlu sperminden meydana gelmemiştir. Ona rağmen O mescit Kabe’den üstün değil. Kabe’den üstün bir yer yok. Mescid-i Aksa gelir sonra, Mescid-i Nebevi, sonra Kufe. Bu dört mescit en değerli en üstün mescitlerdir. Diğerleri de Allah’ın yeryüzündeki evleridir.
 
Meryem dünyaya getireceği Ruhullah oğlunu değer bakımından Kabe’den sonra olan Mescid-i Aksa’da -ki hademedir burada- doğmadı. Kendisine mescit doğum hane değil bir vahiy geldi. İsa Ruhullah bir ağacın dibinde dünyaya geldi. Şimdi kıyaslayın İmam Ali (as) Ruhullah değildir, Ebu Talib’in oğludur. Annesi ise Peygamberimizin dedesi Haşim’in oğlu Esed’in kızıdır. Yani Ali, baba tarafından da, anne tarafından da Haşimi’dir. Annesinin doğum zamanı geldiğinde Kabe’ye tavaf halindeydi. Kabe’nin kapısı kilitlidir; onun anahtarını da taşımak ayrı bir makamdır o zaman. Anahtar onda değildi.  Duvar yarıldı, Fatıma’ya ilham oldu, oradan içeriye girdi, duvar kapandı. Bu, Fatıma binti Esed’in Allah’la olan ilişkisinin zirvesidir. Orada kalıyor üç gün… İmam Ali (as) doğmuş ve aradan üç gün geçmiş. İşte Allah istiyor ki herkes onu görsün. Üç gün kaldı, herkes toplandı. Kapıyı açmaya çalışıyorlar, açılmıyor. Ama Ebu Talip herkes kadar tedirgin değildi, rahattı.
Ali dünyaya orada gelmiş, melekler ziyaret etmiş, temizlemiş. Şii uydurması anlatmıyorum ben. Bunu Ehli Sünnet'in hakimi diyor. Üç gün sonra aynı yer açılıyor, kucağında ay parçası oğlu. Ali (as) erkeğe yakışan yüz bakımından en güzeli idi. Peygamber buyurdu ki “Cebrail’e kuvvetinde, Yusuf'a güzelliğinde bakmak isteyen Ali’ye (as) baksın” Peygamber ne söylerse doğrudur. Şimdi kıyasla bakalım: Normal bir mescitte hademe olan bir anne, dünya getirdiği evladı Ruhullah olmasına rağmen ona izin vermedi. Ama Fatıma bint Esed Kabe nin dışındadır ve doğuracağı oğul Ebu Talib ‘in oğludur. Benim arslanım, benim hüccetim, benim beytimde dünyaya gelsin, diyor Yaradan. Kufe Mescidi’nde de –ki Nuh tufanı da orada kopmuştur- ruhunu almıştır. En büyük mescitte hem doğuyor hem de huzuruna alıyor. Bu da gösteriyor ki, müminlerin doğuşunda, selam olsun ona, onun doğduğu güne, öldüğün güne. Bu, Ali için çok geçerli. Şimdi hangisi üstündür? 
Ali’ye Allah demiyor, Resulü buyuruyor. “Ya Ali orada, bütün kabilelerin mızrakları benim üzerimde. Sen gel, uzan, burada yat. O mızrakların hedefi sen ol, ben  gideyim, hicret edeyim.” Ali’ye (as) hiçbir rivayette Peygamberin “Korkma, kurtulacaksın” gibi bir telkini olmamıştır. 
 
Ali (as) o yatağa yatar iken bari kurtuluşuna vesile olacağım mı,  sorusuna evet cevabına karşı “Neden ben öleyim?” demiyor. İslam’ın ilk sünnetini yapıyor, şükür secdesine iniyor. İslam’da ki şükür secdesi o idi. Allah’ım, sana hamt olsun. Senin Resulün Muhammed Mustafa’nın kurtulması için bana ölüm nasip ediyorsun, benim canımı kurban ediyor, bu can bir işe yarıyor. 
Allah melekleri Cebrail ve Mikail’e diyor ki “Sizi kardeş buyurdum. Biriniz hayatını diğerine feda eder mi?” Dediler yok. Ama dedi bakın burada yer kürede birisi diğerini canını feda etti. Bir de yere secde ediyor ki benim canım ona layık görülüyor. Allah buyuruyor bakın nas -ki siz diyordunuz ki Allah yeryüzünde halifeyi bunlardan seçiyor- canını Allah’ın rızası için sunmuştur. 
Alemin şahı Ali ve Şiası’dır. Bundan üstün rütbe mi istiyorsunuz? Peygamber buyuruyor ki alemin şahı bunlardır. Alemde en üstün onlardır. Allah ve Resulü böyle diyor. Birileri de bunun tam tersini diyor ise imanını kontrol etsin. 
 
Allah’ım bizi en yüce dereceye ulaşmaya nasip et. Bizim böyle bir arzumuz var. O derece müminlerin üstündeki bir derecedir. Muhibbi Ali Abayız Allah’ım! Sen şahit ol bize, kalbimize, bütün bir alem bir yana; Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin bir yana. Biz onların tarafındayız, canımız canlarına kurban, evlatlarımız onlara kurban! Bizi onların şefaati ile haşret Allah’ım.' dedi.
Daha sonra program Ş. Ali Rıza Bozan, İmam Ali (a.s) ile ilgili methiyeler Ehl-i Beyt dostlarına duygulu anlar yaşattı.
 
Bağcılar İmam Ali Camii cemaatinden sevilen sıması Özgüneş Gök’ün okuduğu İmam Ali’yi anlatan şiiri ile salondaki dinleyicileri coşturdu.
 
Ş. Ali Rıza Bozan’ın okuduğu Ferec duasını camide bulunan Ehl-i Beyt dostları ayakta eşlik etti ve program son buldu.
http://caferider.com.tr/sah-i-velayet-imam-ali-a-s-bagcilar-da-anildi-foto_h16583.html