IRAK'IN IŞİD İLE SAVAŞI-1: Kerbela; IŞİD eliyle yeniden...
Yol boyu asılmış kırmızı bayraklar Kerbela'nın intikamının henüz alınmadığını, siyah bayraklar yası, yeşil bayraklar barışı simgeliyor.15-20 milyon insan Hz. Hüseyin'in başının kesildiği Kerbela'ya geliyor. Bu yıl Şiiler arasındaki hassasiyet daha da yüksek.. IŞİD eliyle yeni Kerbelaların yaşandığını düşünenler bu yollarda yakıcı bir hissiyatla yürüyor.
Yol boyu asılmış kırmızı bayraklar Kerbela'nın intikamının henüz alınmadığını, siyah bayraklar yası, yeşil bayraklar barışı simgeliyor.15-20 milyon insan Hz. Hüseyin'in başının kesildiği Kerbela'ya geliyor. Bu yıl Şiiler arasındaki hassasiyet daha da yüksek.. IŞİD eliyle yeni Kerbelaların yaşandığını düşünenler bu yollarda yakıcı bir hissiyatla yürüyor.
Yas seli. Siyahlara bürünmüş insanlar yürüyor. Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edildiği 10 Ekim 680’den beri itaat ve isyanla büyüyen ağıt ve kahır. Sabahın köründe Necef’ten Kerbela’ya uzanan 75 kilometrelik yolun başındayım. 1 numaralı tabelanın çakıldığı direğin dibinde. 50 metrede bir numara sayıyor. ‘Ya Hüseyin’ yazılı bantlar alınlarda. Şii ziyaretçilerin dinlendiği ya da gecelediği ‘Hüseyniye’lere ilaveten adım başı hizmet çadırları dizili. Necef’e kadar yaklaşık 6 bin çadır. Hüseyin için her bir adım Şiiler için kıymetli. Bu adımları atan her bir ziyaretçi mübarek. O yüzden çadırları kuranlar ve Hüseyniyeleri inşa edenler bu insanlara hizmet ediyor.
Necef’ten Kerbela’ya uzanan yolun başlangıcı... Direkteki tabelada 1 numara yazılı. 50 metrede bir numara yazılı direkler var. (FOTOĞRAFLAR: FEHİM TAŞTEKİN)
Yol boyu asılmış kırmızı bayraklar Kerbela’nın intikamının henüz alınmadığını, siyah bayraklar yası, yeşil bayraklar barışı simgeliyor. Bu yürüyüşü kimileri daha geriden, 512 km ötedeki Basra’dan başlatıyor. Tempoya göre bu yürüyüş 8-13 gün sürüyor. Necef’ten Kerbela’ya gidenler ise yolda 2 kez geceliyor.
Hz. Hüseyin’in şehadetinin anıldığı Aşura’nın kırkıncı günü Erbain (Kırk). Erbain her yıl 15-20 milyon insanı Hz. Hüseyin’in başının kesildiği Kerbela’ya çekiyor. Bu yıl Şiiler arasındaki hassasiyet daha da yüksek: Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) eliyle yeni Kerbelaların yaşandığını düşünenler bu yollarda yakıcı bir hissiyatla yürüyor.
Necef havzasının en yüksek taklit mercii Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin fetvasıyla başlayan ülkeyi savunma seferberliğine katılan milislerin arabaları da vızır vızır geçiyor. Musul ve Kerkük’te ordunun dağıldığı, Bağdat’ta siyasetin felç olduğu bir dönemde Sistani’nin fetvasıyla kurulan Haşd el Şaabi (Halk Seferberliği) güçlerine bağlı askerler her yerde taltif ediliyor. Haşd el Şaabi, Musul’un 10 Haziran 2014’te düşmesinden üç gün sonra Sistani’nin fetvasıyla kurulsa da sonradan ‘Haşd el Şaabi Komitesi’ adıyla resmileştirilerek başbakanlığa bağlandı. Haşd el Şaabi içinde Asaib Ehl el Hak, Bedir Tugayı, Ali Ekber Tugayı, Seraya el Selam, Irak Hizbullah, Seraya Cihad ve Irak İslam Hareketi gibi birlikler öne çıkıyor. Savaşçı sayısı 100-120 bini buluyor. Şii ağırlıklı bu seferberlik İran’ın silah, eğitim ve koordinasyon desteği verdiğine dair haberlerle gündemde kaldı.
Sabih el Hac Ebu Yahya
ÇADIRDAKİ KOMUTAN
Kerbela yakınlarında davet edildiğim çadırın sahibi kolundan yaralanmış bir komutan çıktı: Sabih el Hac Ebu Yahya. Basralı, 55 yaşında. Haşd el Şaabi ’ye bağlı Ketaib Akile Zeynep’in komutanı. Ramadi’de IŞİD’den temizledikleri bir bölgede bir evde bubi tuzağının patlamaması sonucu oğlu ile birlikte yaralanmış. Mevkib Misbah el Hüda adlı bu çadırı 1968’den bu yana kurduğunu söyledi. İkramda pilav-et, yanında ayran ya da çay var. “Sistani’nin sözü yerde kalmasın diye birliği Hille’den Seyyid Amr el Amm ile birlikte kurduk. Basra ve Hille’den 1500 askerimiz var. Şimdi Ramadi’de çatışıyoruz. Ayrıca Şam’daki Seyyide Zeynep Türbesi’ni koruyoruz” dedi. “İran’dan yardım alıyor musunuz” sorusu hoşuna gitmedi: “İran’dan hiçbir yardım almadık. Sadece bizi İran’a davet ettiler, komutanlar olarak gittik, istişarede bulunduk. (Kudüs Tugayı Komutanı) Kasım Süleymani danışmanlık yaptı ama artık yok. Şimdi Suriye’de. Silahlar ve savaşçıların giderlerini hükümet karşılıyor ama yetersiz.”
Kerbela’ya doğru kalabalık artıyor. Daha Erbain’e 7 gün var. Şimdi Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas’ın türbelerinin bulunduğu ‘Haremeyn’in karşısında son direğin dibindeyim. Numara: 1452.
İran, Pakistan, Afganistan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerden gelen ziyaretçiler kafileler eşliğinde hareme ilerliyor, kubbeyi gören duruyor, ellerini kaldırıp dua ediyor. Sine vurup ağıt yakan ‘radudlar’ grubun önünde. Ağıt eşliğinde Kerbela’da yaşananların hikâyelerini anlattıkları için bu kişilere ‘meddah’ veya ‘molla meddah’ da deniliyor. Eskiden İran’da teatral gösteriyle Ehli Beyt’in dramını anlatanlara ‘ruzehan’ ve ‘perdedari’ deniliyordu. Hz. Hüseyin’in türbesinden Ebul Fazl Abbas’ın türbesine giderken yasa gözyaşları karışıyor. Abbas’ın sosuz çocuklara su götürürken kollarının kesilmiş olması Kerbela’nın en dramatik sahnesi. Ziyaretçiler Abbas’ın haremine yüzlerini döndüğünde hüngür hüngür ağlıyor.
Ziyaretçiler arasında Hıristiyanlar da var. Bu coğrafyada önemli ve dini günlerin yâd edilmesinde Hıristiyanlarla Şiiler birbirlerini gayet iyi anlıyor.
Yılda yaklaşık 40 milyon insanın ziyarete geldiği Kerbela bakımsız. Harem’in medya merkezince çıkartılan El Nahda el Hüseyni dergisinin yazı işleri müdürü Yahya el Fetlavi şehrin pejmürde halini ekonomik sıkıntılara bağladı:
“Saddam döneminde buraya insanlar sessizce gelir giderdi. Sine yoktu, ağıt yoktu. İranlılar da gelemezdi. Saddam 1991’deki isyan sırasında buraları yakıp yıktı. Necef ve Kerbela mahrumiyet bölgesiydi. 2003’te savaş başladı, ülke hala ekonomik olarak belini doğrultamadı. Burada yapılanlar da Harem’in bütçesinden karşılanıyor. Kerbela’nın durumu eskiden daha kötüydü.”
Rehberim ise buna parantez açtı: “Tamam Savunma ve İçişleri güvenlik sorunlarıyla meşgul. Diğer bakanlıklar neden işini yapmıyor? Herkes kendi cebini şişirmekle meşgul.”
İran’dan gelen gönüllü temizlikçiler...
Harem’in bağışlarla dolan kasası Irak hükümetine bir seferde 4-5 milyar dolar borç verecek kadar derin. Ancak bu kasayı bugünlerde IŞİD’le savaşan gönüllüler ordusu tüketiyor.
İran’dan gelen gönüllü temizlikçiler ellerindeki süpürgelerle sokakların tozunu kaldırıyordu. Biri “İmam Hüseyin’e hizmet için geldik, meccanen. Bu yıl temizlik bu seferberliğe İran’dan 2000 kişi katılıyor” dedi. Türbeye çıkan yollarda devasa kazanların önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Kuveytliler endüstriyel ölçekte döner üreten ve piliç çeviren onlarca devasa makine getirmiş. Türbe dışında dikkat çekici bir bina Mescit el Beni Amr. Basralıların Hüseyniye’si. Mescit ve etrafında Erbain boyunca 20 bini aşkın ziyaretçinin ağırlandığı bir külliye. Vahhabilerin Suud’dan sürdüğü Beni Amr ailesi tarafından 1960’de inşa ettirilmiş. Saddam 1991’de burayı da yıkmış. 2000’de yeniden inşa edilmiş.
IŞİD’le çatışmada ölen bir Türkmen gencinin cenazesi...
Türbe ve 1991’de zarar gören parçaların da sergilendiği müzeyi gezerken IŞİD’le çatışmada ölen bir Türkmen gencinin cenazesini getirdiler. Cephelerde ölenlerin çoğu gömülmeden önce götürüldüğü yer Kerbela’da Hz. Hüseyin ya da Necef’te Hz. Ali’nin türbesi. Savaş bu iki kentten uzakta ama acısı omuzlarda buralara taşınıyor.
FEHİM TAŞTEKİN