İmam Rıza şöyle buyurmuştur: “Ağlayanlar Hüseyin gibi biri için ağlamalıdırlar. Zira ona ağlamak büyük günahları temizler.”
İmam Sadık’a, “Peygamber’in, Fatıma’nın Ali ve Hasan’ın şahadet günlerinin değil de Aşura gününün musibet açısından daha büyük sayılmasının sebebi sorulunca şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Hz. Hüseyin’in (a.s) günü musibet açısından bütün günlerden daha büyüktür...
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Herkim Allah’a hakkıyla ibadet ederse, Allah ona arzu ettiğinden daha üstününü ve kendisine yetecek olandan daha fazlasını bağışta bulunur.”[1]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Özür dileyeceğin işten sakın. Şüphesiz mümin kötülük etmez ve özür dilemez. Münafık ise her gün kötülük eder ve özür diler.”[2]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice günah, kendisinden dolayı özür dilenilmesinden daha iyidir.”[3]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim tahsil etmek marifetin aşısıdır.”[4]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna geldi ve şöyle arzetti: “İlmin başı nedir?” “Peygamber şöyle buyurdu: “Allah’ı layık olduğu şekliyle tanımaktır.” O şahıs şöyle arz etti: “O’nu hakkıyla tanımak nedir? ” Allah Resulü şöyle buyurdu: “O’nu eşsiz ve benzersiz bilmen, O’nu tek yaratıcı, güçlü, ilk, son, aşikar ve gizli bir ilah olarak bilmen ve onun bir dengi ve benzeri olmadığını kabul etmendir. Allah’ı hakkıyla tanımak işte budur.”[5]
İmam Hüseyin (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Dostlarının kalbini, seni tanısınlar ve seni tek bilsinler diye nurlarla aydınlatan sensin.”[6]
İmam Hüseyin (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: “Her şeyde bana kendini tanıtan sensin. Bu sebeple seni her şeyde açıkça gördüm. Şüphesiz herşeyi aşikar kılan da sensin.”[7]
İmam Hüseyin (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Nişaneler ve eserlerde düştüğüm şaşkınlık, ziyaretgahtan (Allah’ı görmemden) uzak düşmeme sebep olmuştur. O halde, tüm gücümle beni sana ulaştıracak işe yönlendir. Varlığında sana muhtaç olan bir şey nasıl senin delilin ve kılavuzun olabilir? Senden başkası zahir ve aşikar mıdır? Senden başkası zahir ve aşikardır da sen aşikar değilsin ve onlar seni aşikar kılandır, öyle mi? Ne zaman gaip oldun ki başkalarının senin yerine kılavuzluk etmesine ihtiyaç duyasın... Senin vasıtanla sana doğru yol buldum. O halde kendi nurunla beni kendine doğru hidayet et.”[8]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki iyilik etmek, övgü kazandırır ve ardından sevaba sebep olur. Eğer iyiliği bir insan şeklinde görecek olsaydınız, şüphesiz onu görenlerin hoşlandığı ve alemlerden üstün gibi güzel şeklinde görürdünüz. Eğer aşağılığı görecek olsaydınız, şüphesiz onu da çelimsiz, çirkin, kötü görünümlü, kalplerin nefret ettiği ve gözlerin görmekten kaçındığı bir şekilde görürdünüz.”[9]
İmam Hüseyin (a.s), kendisine, “Layık olmayan kimseye yapılan iyilik boşa gitmiştir” diyen birisine şöyle buyurmuştur: “Öyle değildir. İyilik etmek de yağmur damlaları gibi iyi ve kötü herkese ulaşır.”[10]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali b. Hüseyin (a.s) her zaman bir yoldan geçerken, yol üzerinde bir taş gördüğünde, bineğinden iner, kendi elleriyle onu caddeden uzaklaştırırdı.”[11]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü bir münadi şöyle nida eder: “Ey insanlar! Her kim Allah’ın üzerinde bir ecre sahipse ayağa kalksın.” Böylece iyilik edenler dışına hiç kimse ayağa kalkmaz.”[12]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz şöyle denilmiştir: “Hiçbir müminin gözüne Allah’a isyan edildiğini gördüğü halde onu değiştirinceye kadar gözünü yumması helal değildir.”[13]
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Allah’ın, Yahudi din adamlarını kınayarak, dostlarına yaptığı öğütlerden ibret alın. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “Neden din adamları onları sakındırmadı...” Hakeza şöyle buyurmuştur: “İsrail oğullarından kafir olanlar lanete uğramıştır...” Allah Yahudi din alimlerini, toplumdaki zalimlerin çirkin iş yaptıklarını gördükleri halde onlardan elde edebilecekleri pay ihtirasa ve korktukları şeyin korkusu sebebiyle, onları çirkinliklerinden sakındırmadıkları için kınamıştır. Oysa Allah şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan korkmayın ve sadece benden korkun”[14]
İmam Hüseyin (a.s) Arefe duasında şöyle buyurmuştur: “Ey yüceliği ve ulviliği kendisine özgü kılan ve dostları, kendisinin izzetiyle izzet bulan kimse! Ey padişahların kendisi karşısında zillet boyunduruğunu boyunlarına geçirdikleri ve saldırısından korktukları kimse! ”[15]
İmam Sadık (a.s) kendisinden, “Peygamber’in (s.a.a) ve Fatıma’nın (a.s), Ali ve Hasan’ın (a.s) şahadet günlerinin değil de Aşura gününün musibet açısından günlerin en büyüğü sayılmasının sebebi sorulunca şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Hz. Hüseyin’in (a.s) günü musibet açısından bütün günlerden daha büyüktür. Bunun sebebi de Allah-u Teala nezdinde yaratıkların en yücesi olan ashabı Kisa’nın[16]beş kişi oluşuydu... Hüseyin (a.s) öldürülünce artık ehli Kisa’dan halk için teselli olacak bir başkası kalmamıştı. Dolayısıyla Hüseyin’in (a.s) gitmesi hepsinin gitmesi mesabesindeydi. Aynı şekilde O’nun baki kalması da ehli Kisa’nın tümünün baki kalması mesabesindeydi.”[17]
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin Aşura günü musibet, hüzün ve ağlama günü olursa aziz ve celil olan Allah kıyamet gününü onun sevineceği ve ferahlayacağı gün karar kılar.”[18]
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ağlayanlar Hüseyin gibi biri için ağlamalıdırlar. Zira ona ağlamak büyük günahları temizler.” İmam (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Muharrem ayı gelince hiç kimse babamı (a.s) gülerken göremezdi. On gün geçinceye kadar onu hüzün ve gam sarardı. Onuncu gün onun yas, hüzün ve ağlama günüydü ve şöyle buyururdu: “Bugün Hüseyin’in (a.s) öldürüldüğü gündür.”[19]
İmam Bakır (a.s) “Hüseyin’in (a.s) Aşura günü uzaktan veya yakından ziyaret hadisinde şöyle buyurmuştur: “Daha sonra Hüseyin (a.s) için ağlayıp sızlar, evinde onlara karşı takiyye etmediği kimselere de ağlamasını emreder... Hüseyin’in (a.s) mateminde birbirine başsağlığı dilerler.” Ben (ravi) şöyle arzettim: “Nasıl birbirimize başsağlığı dileyelim? ” İmam şöyle buyurdu: “Şöyle deyiniz: “Allah Hüseyin’den dolayı bize erişen bu musibet sebebiyle ecrimizi büyük kılsın. Bizi ve sizi Muhammed’in (s.a.a) Ehl-i Beyt’inden, kanının velisi olan İmam Mehdi’nin (a.f) yanında intikam için kıyam eden kimselerden kılsın.”[20]
Muhammed b. Muhammed Mufit şöyle diyor: “Hüseyin (a.s) Muharrem’in onuncu günü öldürüldü. İmam Sadık’tan (a.s) nakledildiği üzere bu günde lezzet verici şeylerden uzak durulmalı, yas ve matem merasimleri düzenlenmeli ve güneşin zevaline kadar yemekten ve içmekten sakınılmalıdır. Ondan sonra da yas tutanların yediği şeyler yenmelidir.”[21]
İMAM HÜSEYİN’E (A.S) AĞLAMANIN FAZİLETİ
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Şebib! eğer bir şeye ağlamak istiyorsan Hüseyin b. Ali b. Ebi Talib (a.s) için ağla. Zira bir koçu kestikleri gibi Hüseyin’in (a.s) başını kestiler ve onun ailesinden yeryüzünde eşleri olmayan on sekiz kişiyi öldürdüler.”[22]
İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hüseyin’in (a.s) öldürülüşü için ağlayan her müminin göz yaşları yanaklarına dökülürse Allah bu sebeple onu cennet odalarına yerleştirir ve uzun bir müddet orada kalır.”[23]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah’ın kendisini kerametine özgü kıldığı ve Hüseyin (a.s) ile Muhammed’in (s.a.a) Ehl-i Beyt’inin hürmetinin çiğnenmesi karşısında ağlayan gözler dışında bütün gözler ağlar ve hiç bir göz uyumaz.”[24]
İmam Sadık (a.s) namazdan sonraki bir münacatında şöyle buyurmuştur: “Bizi kerametine özgü kılan ve bize şefaat vadeden kimse!... Beni, kardeşlerimi ve babam Hüseyin b. Ali’nin (a.s) kabrini ziyaret edenleri bağışla... Ey Allah’ım! Düşmanlarımız bunların ziyarete gitmesini kınadılar ama bu kınamalar onları kalkmaktan ve bize doğru gelmekten alıkoymadı. O halde bu güneşten yanmış yüzleri, babam Ebi Abdillah’ın toprağına sürülen yanakları, bizlere acıdığından dolayı yaş boşalan bu gözleri, musibetimizin gamında tahammülsüzlük gösteren ve yanan bu yürekleri, bizler için yapılan bu feryat ve figanları rahmetine mazhar kıl. Ey Allah’ım! Ben bu canları ve bedenleri sana ısmarlıyorum. Susuzluk günü, onları Kevser havuzundan suvar.”[25]
İMAM HÜSEYİN’İN (A.S) MATEMİNDE ŞİİR OKUMAK
İmam Sadık (a.s) Cafer b. Affan Tai’ye şöyle buyurmuştur: “Hüseyin (a.s) hakkında güzel şiirler söylediğini işittim.” O, “Evet” diye arzetti. Cafer, İmam Sadık (a.s) ve etrafındakiler için bir şiir okudu ve bu sebeple yüzüne ve sakalına gözyaşları döküldü.”[26
]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Hüseyin (a.s) hakkında, bir beyitlik şiir okur, kendisi ağlar ve on kişiyi ağlatırsa ona ve o on kişiye cennet vardır.”[27]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şiilerimize Hüseyin b. Ali’nin kabrini ziyaret etmelerini emrediniz. Zira onu ziyaret etmek, rızkı arttırır, ömrü uzatır ve kötülükleri insandan uzaklaştırır.”[28]
[1] Tefsir-i Mensub ila İmam Askeri, 327/179
[2] Tuhuf’ul-Ukul, 248
[3] a. g. e. s. 128/11
[4] Bihar, 78/128/11
[5] Cami’ul-Ahbar, 36/17
[6] Bihar, 98/226
[7] a. g. e. s. 227
[8] a. g. e. s. 225
[9] Müstedrek’ül-Vesail, 12/343/14242
[10] Tuhuf'ul-Ukul, 245
[11] Emali’et-Tusi, 673/1419
[12] İrşad’ul-Kulup, 189
[13] Tenbih’ul-Havatir, 2/179
[14] Tuhuf'ul-Ukul, 237
[15] a. g. e. 98/220/3
[16] Ehli Kisa Necran Hiristiyanlarıyla yapılması kararlaştırılan mübahale (lanetleşme) olayında Peygamber’in abası altında toplanan beş kişiydi ve onlar şunlardı: Peygamber (s.a.a), Fatıma (a.s), Ali (a.s), Hasan (a.s) ve Hüseyin (a.s) idi.
[17] İlel’uş-Şerayi’, 225/1
[18] a. g. e. 227/2
[19] Vesail’uş-Şia, 10/394/8
[20] Misbah’ul-Müteheccit, 772
[21] Vesail’uş-Şia, 10/394/9
[22] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 1/299/58
[23] Sevab’ul-A’mal, 108/1
[24] el-Hisal, 625/10
[25] Bihar, 101/8/30
[26] Vesail’uş Şia, 10/464/1
[27] Sevab’ul-A’mal, 110/3
[28] Bihar, 101/4/12