06-10-2015 tarihinde eklendi
Rusya, Amerikancıları panikletti
1990’dan beri Birleşik Amerika (ABD), dünyanın tek kabadayısı gibi davrandı.

Eski Sovyetler Birliği’ni çökertmenin verdiği şımarıklıkla kendisine yeni düşmanlar icat etti. Düşman olmadan yaşayamayan Amerikan ekonomisi buna mecburdu. Bu yüzden de hedefe Müslüman dünyası ile Budist dünyayı (özelinde Çin’i) koydu. Buna da “Medeniyetler Çatışması” adı altında bir kılıf uydurdular. Amerikan yayılmacılığına da “küreselleşme” adını verip onu el birliği ile kutsadılar.
 
Böylece Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme yoluna girdiler. Türkiye, bugünkü bunalımını işte tek kutuplu yani sadece ABD gücüne dayanan bu zalim düzen yüzünden yaşıyor. PKK da IŞİD de işte bu tek kutuplu dünyada ABD’nin kullandığı araçlardan başka şey olmadılar.
 
ABD; sadece Ortadoğu ile değil Asya ve Uzakdoğu ile de aynı biçimde uğraştı. Rusya’yı Batı’dan NATO ile kuşatması yetmiyormuş gibi Orta Asya üstünden de kıskaca almaya kalkıştı. Bu işte Türk Cumhuriyeti’ni kullanmak için Fethullahçıları da oralarda ajan gibi devreye soktu.
 
Çin ekonomisini baskı altına alacak sistem oluşturdu.
 
Rusya’yı Karadeniz tarafından ve Kafkasya üstünden de boğmaya uğraştı.
 
Lakin ABD yönetiminin dikkate almadığı yön, Rusya’nın askeri teknolojideki ileri seviyesiydi. Bu alanda ABD ile boy ölçüşecek hale gelen Rusya; önce Kafkasya’da gücünü ortaya koydu. Peşinden, ABD, Karadeniz’e çıkınca Kırım’ı işgal ederek karşı vuruşunu yaptı. Ukrayna’da da karıştırıcı gücünü ABD’ye karşı kullandı, kullanıyor.
 
SURİYE ÇIKIŞI
 
Rusya’nın, Suriye’deki Esad yönetimine açıktan verdiği askeri destek, bu ülkede oluşturduğu üssü kuvvetlendirmesi; ABD’yi ciddi anlamda rahatsız etti. Çünkü Rusya; Suriye hükümetinin yanında yer alarak, onu hem maddi olarak hem de askeri teknoloji olarak kuvvetle desteklemesi; aslında Amerika’nın küresel gücüne karşı ikinci büyük meydan okuyuş oldu.
 
Hem Rus Devlet Başkanı Putin’in hem de Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un açıklamaları, artık Amerikan gücüne ve baskısına dayalı tek kutuplu dünya düzeninin bittiğini gösteriyor. Yani, ABD tarafından sömürge alanı ilen edilen İslam dünyasının mikromilliyetçilik (Kürtçülük) ve mikrodincilik (mezhipçi terör) ile kolayca karıştırılacağı dönem sona eriyor.
 
Sayın Lavrov’un dediği gibi dünya egemeni ABD bunu kabul etmek istemese bile er geç alışacak…
 
ABD tarafı, Rusya’ya karşı askeri güç kullanmanın kendisi ve müttefikleri için daha derin krize yol açacağını gördü, işi politika ile engellemeye uğraşıyor.
 
FETHULLAHÇILAR ÖFKELİ
 
Rusya’nın ekonomisini toparlaması, Çin ile işbirliği yapması, Hindistan’dan Brezilya’ya kadar ekonomik işbirlikleri yapması; Asya’da yeni bir devletler havzası oluşturmaya çalışması meyvesini veriyor.
 
Doğu Perinçek’in sık sık gösterdiği gibi Batı Asya’da Rusya, İran, suriye, Irak yakın işbirliği yapıyorlar. Buna yakında Azerbaycan ve Ürdün’ün de katılabileceği düşünülebilir. Türkiye’nin gözü de eskiden beri böyle bir yeni birliğe bakmaktadır ama devleti yöneten siyasetçiler ABD korkusu yüzünden bu adımı atamamaktadırlar.
 
Rusya’nın ikinci bir kutup olarak dünya sahnesine girmesi, Türkiye’nin hareket alanını genişletti ve bazı engelleri ortadan kaldırdı. Bu yüzden ABD’den beslenen Fethullahçılar çok kızgın görünüyorlar. Bunlar, televizyonlarında yaptıkları programlarda Rusya’yı kötülemeye, o tarafı tarihsel düşman olarak göstermeye başladılar.
Bugün TV’de Pelin Batu, bu işte başı çekti. Birisi eski bir subay olan iki strateji uzmanını konuştururken, hemen Türkiye’nin ebedi düşmanı olarak Rusya ve İran’ı gösterdi. Bu cahile hanıma hatırlatayım ki Türkiye ile arasında 1639 yılındaki Kasr-ı Şirin antlaşmasından bu yana bir savaş olmamıştır. Hemen hemen 400 sene… Yunanistan, Ermenistan kuyumuzu kazıyor da onları hatırlamak istemiyor.
 
Stratejist geçinen 2 kişi de Rusya’nın ortaya çıkmasını Türkiye için tehdit olarak gösterdiler.
 
Merkez medya denilen, uluslararası tefeci sermaye ile bağlantılı medya grubunda da Rusya’yı eleştiren bir yaklaşım egemen.
 
Halbuki Rusya ortaya çıkarak her fırsatta Türkiye’nin başına binen, PKK’yı açıkça destekleyen ABD’ye “Dur bakalım!” demiştir.
 
Rusya, Suriye’de elbette kendi küresel çıkarlarını da savunuyor. Bunu savunabilmek için ABD’nin ölçüsüz gücüne dur diyerek onu geriletmiştir. Böylece ABD yönetimi; Türkiye’ye karşı tavrını yumuşatma gereği duymuştur ve bunun ilk işaretleri de gelmiştir.
 
Rusya’yı kullanarak ABD’yi dizginlemek; ABD’yi kullanarak Rusya’nın ileri gitmesine engel olmak Türkiye gibi orta ölçekli bir ülke için en doğru taktiktir. Elimize geçen bu yeni fırsatı kötü gibi göstermeye çalışanlar; ABD’nin sömürgeci gücünün dizginlenmesine üzülen ajan aydınlardır. Bunların içinde her kesimden insanlar bulunduğu gibi, iyi niyetli ancak tarihten gelen kör bir Moskof düşmanlığına kapılmış tipler de bulunuyor.
 
Şaşırmadığım ama acı acı güldüğüm konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’nın devreye girmesine karşıymış gibi tavır almasıdır. Halbuki onu da siyasal anlamda kurtarabilecek kapı ancak buradan aralanabilir.
 
Ben Rusya’nın Doğu Akdeniz’de varlığını güçlü biçimde ortaya koymasını; ülkemizin geleceği açısından son derece hayırlı buluyorum.
 
Başımıza bela olan mikrodinci terör (dinci/mezhepçi terör) ile mikromilliyetçi terör (etnik-Kürtçü terör) Rusya’nın gücüyle durdurulabilecektir.
 
Bu terörden beslenen Amerika ve Amerika’dan beslenen Amerikancılar bu yüzden çok kızgınlar, çok!
 
Durun bakalım, daha yolun başındayız…
 
Rıza Zelyut
http://caferider.com.tr/rusya-amerikancilari-panikletti_h15534.html