14-09-2015 tarihinde eklendi
İslam’da Terörün Hükmü-Irkçılık Ve Mezhepçilik
11 Eylül 2015 cuma günü İstanbul/Ataşehir'de bulunan İmam Hüseyin Camii’nde kılınan cuma namazında, yüzlerce Müslümana hitap eden cuma imamı araştırmacı yazar üstat Mehdi Aksu, hutbelerinde çok önemli mesajlar verdi. Cuma hutbesinin tamamını hafta içinde Dağlıca ve Iğdır’da yaşanan menfur terör olayına değindi. İşte anlam, mesaj dolu o hutbe:

Ülkemizde, bölgemizde 30 yılı aşkındır bir terör belası var. Terör belasının tarihi kökenine inersek insanlık tarihi boyunca terörün var olduğunu görürüz. İlk terör Kabil tarafından kardeşi Habil’e yönelik yapılmıştır. İlk terör kardeşin kardeşe terörüdür.

Bulunduğumuz bu hafta içersin de Dağlıca ’da askerlerimize yapılan suikast ve Iğdır’da polislerimize yapılan terör hepinizin gördüğü gibi bütün ülkeyi ayağa kaldırdı. Bundan dolayı bizde Ehlibeyt camiası olarak hafta içi Diyanet İşleri Başkanlığına bir öneride bulunduk. Yazdığımız öneri şuan sosyal medyada gizli saklı değil. “Dedik ki bir ay boyunca Cuma namazlarında İslam’ın teröre bakışı nedir? Terör hakkında Kuran’da ayet var mı? Terörün günahı nelerdir? Terörün bitmesinin yoları nelerdir? Allah bu konuda bir şey demiş midir? Terör nasıl biter? Teröre sessiz kalan milletlerin ödedikleri ve ödeyecekleri ağır bedeller nelerdir? İslam tarihinde teröre kurban giden büyük şahsiyetlerin teröre karşı mücadeleleri nasıl olmuştur?”

Bunların hepsi çok önemli konular.  Hz. Ali’nin a.s. karşısında bir terör grubu vardı. Hz. Ali a.s terörist gruplara karşı nasıl mücadele etti? Bu konuları bir ay boyunca Cuma namazlarında Müslümanlara anlatalım dedik. Müslümanlar bunları bilsinler duysunlar. Biz Diyanet’e bu çağrımızı yaptık. Diyanet bu çağrı doğrultusunda hareket eder mi etmez mi kendisi bilir. Ama biz “askerimizin, polisimizin bir damla kanının dünya ve dünya makamlarından daha değerli olduğuna inandığımız için” bugün bu konuyu gündem edeceğiz.

Müminler, Allah’u Teâla, terörün bitmesi konusu hakkında, Kuran’ı Kerim’de buyuruyor ki; “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır.” (Bakara,179)

Bu kısasın faydası nedir? Kısas sizler için hayattır. Hayat. Kısas nedir? İnsanın elindeki kangren olan parmağı kesmektir. Kangren olan parmağı kesmek eli yaşatmak mıdır öldürmek midir? Yaşatmaktır. Kangren olan parmağı kesmezseniz, o öyle ilerler, ilerler ki 5 ay sonra doktor der ki, 5 ay önce dedim parmağını keselim, kabul etmedin ama şimdi bilekten kesmemiz gerekiyor. Sen yine diyorsun kesme bırak kalsın… 5 ay sonra diyor ki; 5 ay önce dedim bilekten kesmeliyiz, şimdi dirsekten kesmemiz gerekiyor. İlerlemiş. Terör böyle bir beladır. Kangren gibi bir beladır. Allah’u Teâla buyuruyor ki kısasta hayat vardır. O kangreni bitirmek istiyorsan yollardan biri kısas… Allah’a ve peygambere karşı savaşanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar, bunların cezası Kuran’a göre nedir? İdam edilirler. Asılırlar. Kuran böyle buyuruyor.; “Allah ve peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çaba harcayanların ce­zası öldürülmek veya asılmaktır…” (Maide,33) Sen, haşa Allah’tan iyi mi bileceksin? Sen Allah’tan çok mu bileceksin? Allah böyle diyor. Bitirmenin yolu bu.

Müminler, insan ben Müslüman’ım diyorsa, ben Muhammed’iyim diyor ise, bilsin ki İslam’da terör yoktur ve kınanmıştır. Müslim İbni Akil, İmam Hüseyin’in Kerbela’ya gönderdiği elçisi, Hani Bin Urve, Kufe’nin kabile lideri, hastalandığında, onun evindeydi. Saklanıyordu. Öte taraftan yezidin memuru ibni ziyad Müslim İbni Akil’i arıyor. İbni ziyad işitiyor ki Kufe’nin kabile lideri Hani Bin Urve hastadır. Haber gönderiyor ki ben onu ziyarete geleceğim. Hani Bin Urve, Müslim İbni Akil’e diyor ki, ‘fırsat bu fırsat gir şu perdenin arkasına saklan. Ben İbni Ziyadı lafa tutacağım, oyalayacağım, tam onun dalgın olduğu bir esnada su isteyeceğim.  Bana bir su getir, su istediğim zaman perdenin arkasından çık İbni Ziyadı burada öldür.

İbni Ziyad geldi. Hani Bin Urve bir an yüksek bir ses ile ‘bana bir su getir’ dedi.  Baktı perdenin arkasından kimse çıkmadı. Müslim çıkmadı. İkinci kez seslendi ‘bana su getir dedim ya’ yine Müslim çıkmadı. Bu durumdan İbni Ziyad şüphelendi hemen orayı terk etti. İbni Ziyad gittikten sonra, Hani Bin Urve, Müslim’e dedi ki; ‘Niye çıkıp öldürmedin? Müslim dedi ki; ‘ Bir an perdenin arkasında iken, Hz. Ali’nin, a.s. peygamber efendimizden naklettiği şu hadis aklıma geldi.  Hatırladım o sözü, ondan dolayı çıkmadım. Peygamberimiz buyurdular; “ İman, insanın gizlice bir başka insanı öldürmesine engel olur” bu söz hatırladım. Çünkü peygamber buyuruyor “İslam ve iman teröre engel olur. Terörü men eder. Mümin ise terör yapmaz.”

Ebu Salih Kenani, geldi İmam Sadık’ın (a.s) yanına, dedi “Ey peygamberin evladı, benim bir komşum var, O hazreti Ali’ye (a.s) sövüyor. Ben O komşumu gizlice öldürebilir miyim? İmam buyurdu; hayır yapamazsın! Dedi neden? Buyurdu; Çünkü bu dinin peygamberi terörü yasaklıyor.” Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki İslam’da terörün yeri yoktur. Bir insan ben Muhammed’iyim diyor ise, Muhammed’i olan terör yapmaz.  Bu dinin peygamberi bunu men etmiştir.

Müminler, bir diğer konu ise siyaset ve terör ilişkisi:

Siyaset terör yapar mı? Haddi zatında, özünde, esasında yapmaz. Çünkü siyasetin işi bu değil. Ve yapmaması gerekir. Ancak her hangi bir siyasetçi, kim olursa olsun, ırkçılık yaparak insanları kutuplaştırırsa, mezhepçilik yaparak insanları kutuplaştırırsa, ırkçılık ve mezhepçilik üzerinden insanları öteki ilan ederse, kendi ırkından olmayanları dışlar, kendi mezhebinden olmayanları öteki ilan ederse, bu tarz bir siyaset teröre zemin oluşturur. Siyasetin işi bunlar değildir.Siyasetin işi vatanın, milletin, bekası, huzuru, yetmiş yedi milyon cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan hangi ırka, hangi mezhebe ait olursa olsun yetmiş yedi milyonun huzurunu, refahını, kardeşliğini, birlik ve beraberlik içersinde yaşamasını sağlama sanatı olmalıdır siyaset. Kavga ettirme sanatı olmamalıdır. Ama siyaset bunların aksini yaparsa, asli vazifesinin dışına çıkmış, kaynaştırma yerine kargaşaya sebep olmuş olur.

Bu arada şunu da söylemeden geçersek yanlış olur. Uzun yıllardır temeli atılmış olan “Büyük Ortadoğu Projesi” diye bir plan var. BOP projesi ve emperyalist, siyonist, dış güçler bu ülkede at koşturmak için her türlü plan, proje içerisine girmişlerdir. Dün sosyal medyada bilmiyorum gördünüz mü aynı insan üzerinde aynı kırmızı tişört bir başka mitingde, iki gün sonra başka bir mitingde. Bakın terörü bahane ederek, terörü gerekçe göstererek, suçsuz insanların da evlerine saldırmak, canlarına kast etmek, işyerlerini yakıp yıkmak, bu ülkede iç savaş çıkarmak isteyenlerin işine yarar. Bütün millet, hangi ırkın milleti olursa, hangi mezhebin mensubu olursa, Türk, Kürt, Laz, Çerkez vesaire bu noktada, teyakkuzda olup, temkinli olup, sağduyu ile hareket etmeliler. Dün üç gün önce İzmir’de Kürt olduğu için, işyeri basılan, evi basılan Kürt kardeşimizin oğlunun cenazesi evine gitti. Asker oğlunun cenazesi evine gitti. Her terör failini Kürt, her Kürt’ü de terörist kabul etmek bu ülkeyi bölmek isteyenlerin işine yarar. İnsanları sokağa döküp, Kürt, Türk sokak kavgası başlatmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Bundan dolayı, terörü bahane göstererek suçsuz insanlara saldırmakta ayrı bir terördür. İnsanın suçu yoksa neden saldırıyorsun o insana? Bin seneden beri bizim dedelerimiz, babalarımız komşu olarak yaşamadılar mı? En açık örnek için Çanakkale’ye bakın. Bizim dedelerimiz o dönem Batılı istilacılara karşı, Kürt’ü ile Arap’ı ile Türk’ü ile Kurtuluş Savaşı mücadelesi vermediler mi? Peki ne oldu bugün dedeleri kardeşçe omuz omuza savaşanların çocukları, torunları neden birbirlerine düşman olsunlar? Düşman değiller. Düşman göstermeye çalışanlar emperyalist ve Siyonistlerdir. Bununda altında ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi yatmaktadır. Bu konuda kanaat önderleri, akli selim insanlar, siyasetçiler ilim adamları, sivil toplum kuruluşları, ellerine her mikrofon fırsatı geçtiği zaman, toplumun, birlik ve beraberlik, kardeşlik mesajları vererek uyarmaları herkesin vazifesi ve sorumluluğudur. Aksi takdirde teröristlerin eline prim verilmiş olur.

Bizim dinimizin adı İslam’dır. İslam’ın kelime anlamı barıştır. Ve İslam dininde her canlının canı muhteremdir. Sadece her insanın canı muhterem değildir. Her canlının canı muhteremdir. İslam böyle emrediyor. Bu benim ırkımdan değil der isen, bu benim mezhebimden değil der isen o zaman senin haricilerin zihin yapısından farklı bir düşüncen olmaz.Hz. Ali’yi a.s. öldüren haricilerde öyle düşünüyordu. Kimdi katili Mevla Ali El Murtaza’nın a.s. İbni Mülcem…  Allah ona lanet etsin. İbni Mülcem l.a. baktı, kabristana doğru bir cenaze götürüyorlar, bakın bu tarihte yaşanan bir olay, baktı cemaatin yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyan dedi ki ‘bu ölen adam Müslüman ise Hıristiyanlar bu cenazeye neden katılmış, yok eğer Hıristiyan ise Müslümanlar burada ne arıyorlar?’ Yanındaki birisine sordu. Bakın İbni Mülcem l.a namaz kılıyor, teröristin namaz kılanı böyle ahmak ise, teröristin Allah diyeni böyle ahmaksa, Allah ile din ile ilişkisi olmayanı varın siz hayal edin. O ahmağın önde gideni. O kalbini tamamen karartanın önde gideni. Kalbi kararmış öylelerinin. İbni Mülcem l.a. sordu dedi bunlar neden böyle bir cenazede iki dine mensup olanlar var; Hıristiyanlar ve Müslümanlar…  Cevap şu oldu ‘ölen adam Hıristiyan’dır, onun oğlu Müslüman’dır. Ölen adam Hıristiyan olduğu için, Hıristiyanlar onun cenazesini defnetmek için toplanmışlar. Oğlu Müslüman olduğu için, Müslümanlarda oğlunun hatırına cenazeye katılmışlar. İbni Mülcem’in tepkisine bakın! Dedi “şu an çok önemli bir işim var, eğer çok önemli bir işim olmasaydı şu kılıcımla buradaki Müslümanların hepsini öldürürdüm.”

Neden! Hıristiyan birinin cenazesine nasıl katılırlar diye! Bakın gerekçe bu. Hıristiyan birinin cenazesine katılmışlar diye. Bundan dolayı Hz. Ali a.s bize ne buyuruyor? Müslümanlara ne buyuruyor? “Fitne zamanında iki yaşındaki deve gibi olun. Zira o devenin binilecek sırtı yoktur, sağılacak memesi yoktur.” Yani sırtınızı binek yaptırmayın, kendinizi birilerine sağdırtmayın sömürtmeyin, kullandırtmayın.

Terörü, imanı olan, vicdanı olan, aklı olan her insan genelde ve özelde her Müslüman kınamalı ama bunu yaparken de suçsuz insanlara suçlu muamelesi yapılmamalı. Bu aksi takdirde nedir?  İnsanları ırkından dolayı ayrıştırmak, mezhebinden inancından dolayı ayrıştırmak, kutuplaştırmak isteyen bukalemunların işine yarar. Bu ülkenin Türk’ü ile Kürt’ü ile Sünni, Alevi ve Şiileri ile buna izin vermeyecekler.  

Allah azze ve celle milli birlik ve beraberliğimi bozmak isteyenlere, askerimize, polisimize, emniyet birimlerimize, kast eden ve kast etmek isteyenleri Kahhar ismi şerifi ile kahretsin.  

http://caferider.com.tr/islamda-terorun-hukmu-irkcilik-ve-mezhepcilik_h15417.html