27-07-2015 tarihinde eklendi
Arap ülkelerinin Şam’a yeniden elçi göndermesi; pişmanlık mı taktik mi
Acaba BAE, Kuveyt ve Tunus'un Şam'daki elçiliklerini açma kararı, taktiksel bir girişim mi, yahut pişmanlık üzerine yeni bir stratejik politikanın uygulanmasından mı ibarettir?

Birleşik Arap Emirlikleri heyeti Suriye'deki elçiliğini yeniden açmak amacıyla Şam'ı ziyaret etmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri'nin yanı sıra, Tunus'un da Şam'daki başkonsolosluğunu açma kararı aldığı bildirildi.
 
Acaba BAE, Kuveyt ve Tunus'un Şam'daki elçiliklerini açma kararı, taktiksel bir girişim mi, yahut pişmanlık üzerine yeni bir stratejik politikanın uygulanmasından mı ibarettir?
 
Suriye'de katliamcı ve yıkıcı girişimler sonucu meydana gelen kriz, 52 ayını doldurdu. Suriye krizi batılı emperyalist devletler, gerici Arap rejimleri, Türkiye'deki AKP yönetimi ve terörist işgalci İsrail rejiminin elbirliğiyle ortaya çıktı. Bu ülkelerin uzantısı terörist ve özellikle tekfirci terörist örgütlerin aracılığıyla, Suriye halkı ve hükümetine vekalet savaşı dayatıldı. Bu vekalet savaşı, tekfirci teröristler kullanılarak  anti Siyonist direniş cephesine karşı dayatılan bir savaştır. Amerika, İngiltere ve Fransa'dan oluşan sömürgeci Batı ittifakının işbirlikçileri Suudi krallık rejimiyle katar ve Türkiye hükümeti Şam'daki elçiliklerini kapattılar. Diğer Arap yönetimleri de Arap Birliği ve Fars körfezi konseyinde, Suudi Arabistan ve Katar'ın baskısı üzerine Suriye'deki elçilerini geri çektiler.
 
Batılı müttefiklerle gerici Arap rejimleri ve AKP hükümeti yöneticileri en fazla 2 ayda Beşar Esad Hükümetinin devrileceğini, Suriye'nin de batılı ve Siyonist çeteler rejimiyle işgal edilebileceğini sanıyorlardı. Fakat bu karanlık hedefleri suya düştü. Beşar Esad hükümeti Suriye ordusu ve halkının desteğinde ayakta kaldığı gibi, kiralık terör örgütü Suriye ulusal konseyi ve silahlı kolu özgür Suriye ordusu dağılıp, silahları ve askeri teçhizatlarını tekfirci terör örgütleri olan Nusra cephesine ve IŞİD'de bıraktı. Vahşi ve hunhar bu tekfirci terör örgütleri de Suriye ordusu ve halk direniş güçleri karşısında ağır hezimete uğramış bulunuyorlar.
 
Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad geçensene yapılan seçimde yeniden görevine seçildi. Suriye ordusuyla halk direniş komiteleriyse, Lübnan Hizbullah'ının desteğinde tekfirci selefi Vahhabi katiller sürüsü ve kanla beslenen teröristleri imha operasyonlarını sürdürmektedirler. Suriye'deki tekfirci teröristler Irak ve Suriye'deki katliamlarla tatmin olmayıp, Arabistan yarım adası, BAE ve Kuveyt'e de sızıp, Şii Müslümanlar başta olmak üzere kendilerine itaat etmeyen Sünni Müslümanları da katliamdan geçirmeye çalışmaktadırlar. IŞİD ve Nusra cephesi ittifak halinde Lübnan'a sızmaya çalıştı ve bombalı saldırılarla katliam yaptı. Fakat Hizbullah, Siyonist İsrail rejiminin maşası olarak saldırıya geçen bu tekfirci terör çetelerini imha etti.
 
Bütün ülkeler IŞİD ve diğer tekfirci selefi teröristlerin tehditleriyle karşı karşıya gelmiş bulunuyorlar. Tekfirci teröristler, Türkiye hükümetinden destek aldıkları halde bu ülkede de katliamlar yaptı. Bu nedenle Amerika ve İngiltere ile Avrupa ülkeleri Beşar Esad Hükümetinin devrilmesinden artık söz etmiyorlar. Amerika'nın Suriye'ye saldırmasını isteyen AKP hükümetinin çağrısı ise Washington tarafından kâle alınmadı. Suriye, eğitimli askeri güce sahip olduğu için, tekfirci teröristlerin saldırılarını defederek onları imha etmektedir.
 
Fakat Fars Körfezi İşbirliği Konseyi ve küçük Arap ülkeleri, Amerika ve batılı ülkelerden yüz milyarlarca dolar silah satın aldıkları halde, teröristlerle mücadele etmek için eğitimli askeri güce sahip değillerdir. Bu nedenle büyük bir tehditle karşı karşıya olduklarını görüyor ve Suriye hükümetine tekrar kucak açma zorunluluğunu hissediyorlar.
 
Seyyid Rezi İmadi
http://caferider.com.tr/arap-ulkelerinin-sama-yeniden-elci-gondermesi-pismanlik-mi-taktik-mi_h15048.html