WikiLeaks'in yayımladığı belgelerden birinde, Şam yönetimine karşı 'uzun zamandan beri düşmanca bir tavır takınan' Suudi Arabistan'ın, intikam alınabileceğini düşündüğünden Beşar Esad'ı devirmeyi planladığı öğrenildi. Riyad yönetiminin, Lübnan'ın insan hakları ihlalleriyle 'ünlü' Roumieh Hapishanesi için Beyrut yönetimine milyon dolarlar değerinde yardım yapılmasını da 'ülkenin çıkarlarına uygun bulduğunu' ortaya çıktı.

 

WikiLeaks Cuma günü Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yazışmalarından oluşan ve Riyad yönetiminin 'gizliden gizliye çevirdiği işleri' gün yüzüne çıkaran 60 bin yeni belge yayımlamıştı.

 

Sputnik Haber Ajansı’nın haberine göre, nitekim bu yazışmalardan birinde şu ifadelere yer verildiği görüldü: ''O malum yönetimin acımasızlıkta ne kadar ileri gidebileceği ve hedeflerine ulaşmak için her yola başvurabileceği düşünülünce, ülkemizi ne denli büyük bir tehlikenin beklediği de kendiliğinden anlaşılıyor. Bu sebeple Suriye'deki rejimi devirmek hayati bir önem taşıyor.''

 

'TAVRIMIZI GERİ ÇEVİRMEK MÜMKÜN DEĞİL'

 

Yazışmalardan biri de, Şam yönetimine karşı 'önceden beri düşmanca bir tavır takınan' Suudların, bunun intikam getirebileceğinden korktukları için Esad'ı devirmeyi planladıklarını ortaya koydu. Yazışmada ''Krallık katı bir tavır aldı ve artık bunu geri çevirmek mümkün değil'' dendiği öğrenildi.

 

'BAŞKALARININ DA İŞİNE YARAR'

 

Bununla birlikte yazışmalarda Esad'ın devrilmesinin sadece Suudi Arabistan'a değil, bazı Körfez ülkeleri gibi Şam yönetiminin karşısında konumlanan birçok devletin 'işine yaracağı' ifade edildi.

 

BEYRUT'A ROUMIEH İÇİN YARDIM YAPMAYI UYGUN BULMUŞ

 

Bu arada WikiLeaks'in yayımladığı diğer belgeler de, Esad hükümetini 'acımasızlıkta sınır tanımamakla' suçlayan Riyad'ın, Lübnan'ın insan hakları ihlalleriyle 'ünlü' Roumieh Hapishanesi için Beyrut yönetimine milyon dolarlar değerinde yardım yapılmasını da 'ülkenin çıkarlarına uygun bulduğunu' ortaya çıkardı.

 

Lübnanlı güvenlik güçlerinin Roumieh Hapishanesi’ndeki tutuklulara işkence yaptığını gösteren videolar, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve BM'den tepki görmüştü.