23-04-2015 tarihinde eklendi
Tanıkların dilinden Ermeni çetelerinin mezalimi
Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu'da Ermeni çetelerinin katliamlarından kurtulanların yıllar önce anlattıkları, yapılan mezalimin korkunçluğunu gözler önüne seriyor.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu'da Ermeni çetelerinin mezaliminden şans eseri sağ kurtulanların, cephe gerisinde eli silah tutmayan Müslüman ahalinin Ermeni çeteleri tarafından katledilmesiyle ilgili yaşadıklarını aktardıkları söyleşiler, "o günlerin" delilleri olarak arşivlerde önemli bir yer tutuyor.
 
Tanık ifadeleri, Müslüman ahalinin Batılı devletler tarafından görmezden gelinen zulümlere uğradığını belgelerken, anlatılanlar Osmanlı hükümetinin Ermenilere yönelik "zorunlu göç" kararının gerekçesini de ortaya koyuyor.
 
"Kadın, çocuk, ihtiyar kalmamıştı"
 
Erzurum'un Aziziye ilçesine bağlı Alaca köyünde yapılan Ermeni çetelerinim katliamının tanıklarından İsmail Gürcan, 1980'li yıllarda yapılan röportajda, Ermeni çetelerin cephe gerisindeki savaşamayacak durumdaki sivillere yönelik katliamlarını ve yaşadığı dramı gözler önüne seriyor.
 
Söyleşide katliamların olduğu dönemde 12 yaşında olduğunu anlatan Gürcan, annesinin siper olması sayesinde ölümden kurtulduğunu belirterek, köylerinin Rus işgali döneminde karargah olarak kullanıldığını, Rusların çekilmesiyle birlikte Ermeni kıtalarının bölgeyi Ruslardan teslim aldıklarını dile getiriyor.
 
Katliamın yapılacağı dönemde Ermenilerin köye giriş-çıkışa izin vermediğini anlatan Gürcan, o dönem yaşananları şu ifadelerle aktarıyor:
 
"Ermeniler katliamdan 5 gün evvel dışarıdan gelen yolcuları alıkoyuyor, kimseyi de köye bırakmıyorlardı. Katliam yapacakları günlerde Ermeni bozgun askeri köye geldi ve peşine de komiteci çeteler ki onlar asker değil. Esas katliamı da o çeteler yapmıştır. Ermeniler, kar temizleme bahanesiyle öğleden sonra milleti topladı, götürdü. Akşam karanlığı basmadan köyden bir silah sesi çıktı. 'Kimse çıkmasın' diye de her evin kapısına nöbetçi koydular. Meğer bunlar adam öldürüyorlarmış. Biz bilmiyoruz, dışarı çıkamıyoruz. Gece sabaha kadar feryadı figan, silah sesi kesilmedi. Sabaha yakın gelip bizi de götürdüler. Kadın, çocuk, ihtiyar kalmış zaten."
 
"Kurşunların hepsi anama isabet etmiş"
 
Gürcan, Ermeni çetelerinin sabah alacakaranlıkta yakın mesafeden ateş ettiklerini anlattığı söyleşiyi de "Kurşunların hepsi anama isabet etmiş, anam düştü. Ben de onun altına düştüm. Bana kurşun isabet etmedi. Sonradan ölüleri süngülediler. Annemden çıkan süngülerin iki tanesi de bana isabet etti. Birisi bacağıma, birisi de koluma... Tabi hiç duymadım o zaman insan robot oluyor" ifadeleri yaşananların korkunçluğunu gözler önüne seriyor.
 
Gürcan'ın, Hınçak ve Taşnak çetelerine de değindiği söyleşide, "Hınçaklar'ın Taşnaklar kadar vicdansız olmadıkları" ifadesi de dikkati çekiyor. 
 
Ermenilerin kendilerini mazlum kılığına soktuklarına vurgu yapan Gürcan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
 
"Ama bunlar kadar zalim hiç bir millet yok. İyilik gördükleri milletlere hep zulüm etmişler. Batıya da edecekler bu kötülükleri, bak göreceksiniz. Ermeni soykırımı iddiasına gayet mantıklı cevap veririz. Hepimiz elhamdülillah vicdanımızı satmayız. Eğer bizde bir soykırım olsaydı, batı vilayetlerinde olan Ermenilerin de yok olması lazımdı. Onlar bugün de dahil hala vardırlar, ellerini vicdanlarına koysunlar. Doğu vilayetlerinde ordumuzu arkadan vurdular. Bunlar güya sadık tebamız, bu kadar iyilik gören tebamız arkadan ordumuzu vurdu."
 
65 akrabası katledilmiş
 
Van'ın Zeve köyünde yaşanan vahşetin tanığı İbrahim Sargın'ın, 65 akrabasının Ermeni çeteleri tarafından katledildiğini anlattığı söyleşi ise yürek burkuyor.
 
Kadın ve çocukların Ermeniler tarafından kılıç ve süngülerle vahşice katledildiğini anlatan Sargın, katliamdan annesi, kız kardeşi ve kendisinin kurtulmayı başardığını dile getirerek, röportajda şunları kaydediyor:
 
"Ermeniler şimdi de diyorlar ki Türkler bize hakaret etti. Yalan söylüyorlar, biz bunlarla Sultan Hamit devrine kadar komşuluk yaptık. Ondan sonra Sultan Reşad çıkınca, bunlara hürriyetlik verdi. Hürriyetlik verince, bunlar azdılar. Onlar bize hakaret etti ve bizi de perişan bir duruma düşürdü. Batman çayına gittik, bir kadın çocuğunu tutmuş, suya attı. Babam sorunca, 'napayım, dizimde takat yok, göğsümde süt yok, ben aç, çocuk aç. Bu çocuğun feryadı kulağıma daha gelmedi, çocuk suda boğulsun. Ben de bir ağacın dibinde öleceğim'. Bizi bu hallere getirenler Ermeniler değil miydi?"
 
Sargın, Ermenilerin kocası asker olan bir Ermeni kadına bile tecavüz edip, çocuğunu tandıra attıklarını belirterek, şöyle konuştu:
 
"Ermeni bir kadın kocası asker, kimsesi yok, 3 aylık çocuk... Ermeni'nin biri çocuğa tekme atıp tandıra düşürüyor, cayır cayır yanıyor. Üç tane Ermeni, kadına tecavüz ediyor. Ondan sonra bizim esir kadınlarımızın yanına koydular. Bunu amcama anlatmışlar. Günde 12-13 tane götürürlerdi, sabaha kadar envaitürlü işkence yaparlardı. Ermeniler bizi bu hale getirdiler. Buradan muhacir olduk gittik, yine de onlara birşey yapmadık."
 
Amcasının kızını ararken katliamla karşılaştılar
 
Erzurum'un Pasinler ilçesindeki Porsuk köyünde yaşanan katliamda 13-14 yaşlarında olan Ahmet Tohumcu da o dönem Ermeni çetelerinin yaptıklarının insanlık dışı olduğunu dile getirdiği söyleşi ise o günleri en acı çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
 
Amcasının kızını bulmak için babasıyla birlikte Pasinler'e gittiklerini anlatan Tohumcu, o gün yaşadıklarını şu cümlelerle aktarıyor:
 
"Ermeniler çekilmiş. Amcamın kızını bulmak için Hasankale'ye bakmaya gittik. Bir baktık ki adım atılmıyor. Bir kapı yukarı gittik bütün cenaze. Babamla amcam ölüleri arabaya koydular. Cesetlerin altından 7-8 yaşında bir çocuk çıktı. Ben tuttum, su içirdim. Sonra tandır başında 4 yaşında bir çocuk, süngülemişler ama ölmemiş. Amcam su vermemi istedi. Su verdim, gözlerini açtı. 'Beni öldürmeyin' dedi. 'Biz öldürmeyiz, Müslümanız' dedim. Sonra bir eve gittik. Baltayla kütük getirmişler, kütüğün üstünde boynunu vurmuşlar. Kelle bir tarafta, gövde bir tarafta. O gün akşama kadar 500-600 adam taşıdık. O gece gözümü her yumduğumda cenazeler gözümün önüne geldi. Hasan Kalesi'ni kılıçtan geçirmiş, baltalamışlar. Bunların bize verdikleri zarar, zahmet, hiç bir kitapta yok. Hiçbir kitap bunu kabul etmez. Diyelim ki esir aldın, böyle mi yapman lazım? Törpü köyününün de bir tane cıvıldayanı kalmamış. Erdürüm köyü de Hasankalesi gibi. Her yeri yakmışlar, baltalamışlar. Biz ne yaptık ki Ermenilere? Hiçbir şey yapmadık hatta 'komşu' diye ekmek verirdik. Ermeninin Türklere verdiği zararı hiçbir millet vermedi."
http://caferider.com.tr/taniklarin-dilinden-ermeni-cetelerinin-mezalimi_h14302.html