06-04-2015 tarihinde eklendi
Suudi Arabistan’ın Vietnam’ı Yemenli Şii Husiler
Suudi kraliyet ailesi, Şii hareketini anımsatan her şeye karşı fanatik bir Vahabi nefreti duyuyor.

1960’ların başlarında Yemen’i işgal etmeye kalktığında Mısır’ın ordu kökenli Devlet Başkanı Nasır, kuyruğunu bacaklarının arasına alarak 50 bin kişilik ordusunu geri çekmek zorunda kalmıştı. Nasır, sonradan yaptığı itirafta bu olayı Mısır’ın Vietnam’ı olarak niteledi.
 
6 yıl önce Husi savaşçılarının yaşattığı askeri utancın acısını halen hisseden Suudi kraliyet ailesi, Suudi Arabistan’ın Vietnam’ı olma ihtimali hayli yüksek gözüken bir işgal girişimi başlattı.
 
2009’da Suudi ordusunun yetersizliği, Yemen sınır hattında Husilere yönelik saldırıda ortaya çıkmış; Husilerin karşı saldırısında hatırı sayılır bir Suudi toprağı hafif silahlı Husi savaşçıları tarafından ele geçirilmişti.
 
Bir Pan-Arap ordusu son olarak Yemen’i işgal etmeye kalktığında 1960’ların başlarıydı ve Mısır’ın ordu kökenli Devlet Başkanı Nasır, kuyruğunu bacaklarının arasına alarak 50 bin kişilik ordusunu geri çekmek zorunda kalmıştı. Nasır, sonradan yaptığı itirafta bu olayı Mısır’ın Vietnam’ı olarak niteledi.
 
Yemen’deki sorunlar sadece Şiilik ve Sünnilik ya da İran ve Suudi Arabistan’la alakalı değil. İş, Suudi kraliyet ailesinin başlattığı akılsız saldırıda Obama ve onun beceriksiz ekibinin kenarda beklemek zorunda kalmasıyla da alakalı değil.
 
Yemen’deki sorunlar, yüzyıllar öncesine giden aşiret anlaşmazlıklarına dayanıyor ve bunları çözmenin tek yolu, uzun, meşakkatli bir müzakere sürecinden geçiyor. 1990’daki barış anlaşması kılı kırk yararak hazırlanmış ve Yemen’in yeniden birleşmesiyle sonuçlanmıştı. Bu barış anlaşması kendisine Eritre Halkları Kurtuluş Cephesi diyen bir “ayaktakımı” ordusunun aracılığıyla 20 yıla yakın ayakta kalmıştı ki bu, şu andaki sorunu takip eden herkes tarafından bilinmesi gereken bir gerçektir.
 
KİBİR VE KÜSTAHLIK GÖSTERİSİ
 
Suudiler bir kibir ve küstahlık gösterisi olan bu savaşı Yemen halkına karşı, “İran öncülüğündeki Şii düşmanlar” tarafından kuşatılma korkusu adı altındaki paranoyanın etkisiyle sürdürüyor. Ya da en azından batı medyasındaki konuşan kafaların bizim inanmamızı istediği şey bu.
 
Suudi kraliyet ailesi, Şii hareketini anımsatan her şeye karşı fanatik bir Vahabi nefreti duyuyor. Üstelik tarihsel olarak Batı Asya’daki Şiilerin Yemen’in Husilerini gerçek Şii kabul etmemesine rağmen.
 
Bahreyn’deki Şii isyanına İran’ın yetersiz katılımını dikkate aldığımızda İran’a dair Suudi paranoyasının İran’ın tehditkar eylemlerine dayandığını söylemek güç. Husilerin Yemen’i ele geçirmesinde rol oynadığı iddia edilen İran’ın askeri desteğine dair somut veri bulmak da kolay değil.
 
Husiler, Yemen hükümetinin kendilerini yok sayması ve devasa yoksulluktan güç alarak; 2 yıl önce oğlu, Yemen halkının boğazına çöken ordunun başında olan eski başkan Salih’le anlaştı ve ülkeyi hakimiyetine almak için bir operasyon başlattı.
 
Husiler en başından itibaren müzakereler için çağrı yaptı ancak Vahabilerin(çoğu sürgündeki Suudi fanatiklerden oluşan Arap Yarımadası el Kaide’si) Yemen’deki varlığına izin vermeyeceklerini net bir şekilde söylediler.
 
GÖNÜLSÜZ ORTAK MISIR
 
2009’daki askeri rezalet ve ülkenin petrol zengini doğu bölgesinde zaptedilmiş bulunan Şii nüfusun gözünde yeniden zayıf ve yetersiz görünmekten korkan Vahabi Suudi rejimi, kendileri açısından “Vietnam”a dönüşeceği her halinden belli olan bir işe koyuldu.
 
Elbette bunu Pan Arap bayrağı altında yapıyorlar ve Mısır da öngörülen Yemen işgali için askeri destek sağlamaya söz verdi.
 
Mısır’ın Yemen’deki utanç verici yenilgisinin hatıralarıyla büyüyen Devlet Başkanı, General el Sisi’nin gönülsüz bir müttefik olduğunu söylemek lazım. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin liderlerinin birkaç hafta önce Şarm el Şeyh’e giderek 20 milyar dolarlık bir yardım ve Mısır’ın sendeleyen ekonomisini canlandırmak için ülkede yatırımlar yapacaklarını ilan etmeleri bir tesadüf değil.
 
Savaş, Yemen-Suudi sınır hattında kızışmış durumda ve Suudi ordusunun burada henüz ciddi bir ilerleme kaydedememesi ilginç bir not. Husiler, güney Yemen’in petrol zengini kenti Aden’i ele geçirmek için güçlerini burada yoğunlaştırmışken Suudi ordusunun Husi topraklarının merkezini işgal etme girişimi pek de iyi gitmiyor.
 
Bu noktada Suudi ordusu hâlâ savunmasız Yemen halkını havadan katleden bir savaş sürdürmenin ötesine geçemiyor. Başlayacağı söylenen kara harekatında tecrübeli Husi milislerle gerçek bir savaşa dair fazla deneyimi bulunmayan sözde Pan Arap ordusu karşı karşıya gelecek. Vietnam’da Viet Cong’un yaptığı gibi evlerini ve ailelerini savunmak için savaşanların karşısında Suudi Arabistan kendisini bir Yemen bataklığında bulacak, Suudilerin Yemen’deki Vietnam’ında.
http://caferider.com.tr/suudi-arabistanin-vietnami-yemenli-sii-husiler_h14163.html