10-02-2015 tarihinde eklendi
"İsrail Suriye’de El Kaide’yi silahlandırıyor"
Suriye rejiminin, Mart 2011'de ayaklanma ve iç savaşın başlamasından beri devamlı olarak işlediği bir halkla ilişkiler teması, muhalefetin tamamen aşırıcılardan ve El Kaide'den oluştuğu ve hükümete karşı ayaklanmaya katılmış seküler veya demokratik güçlerin olmadığı yönündeydi.

Pazartesi günü Foreign Affairs dergisine bir röportaj veren Beşar Esad, bu suçlamayı yineledi. Aynı zamanda İsrail'in El Kaide'ye yardım ettiğini ileri sürdü. Bazı Suriyelilerin yarı şaka yarı ciddi şunu söylediğini belirtti: “El Kaide'nin hava kuvvetlerinin olmadığını nasıl söylersiniz? İsrail hava kuvvetleri var ya.” Esad, Suriye ordu mevzilerine yönelik periyodik İsrail saldırılarının hepsinin, isyancıların saldırılarıyla zamanlama açısından çakışıyor gibi göründüğünü de ileri sürdü.
 
Hükümete karşı hiçbir meşru şikayetin olmadığı iddialarını bir tarafa bırakmak gerekiyor olsa da, İsrail'in gerçekten de, El Kaide'nin Suriye'deki bağlaşığı El Nusra Cephesi ile birlikte çalışıyor olabileceğine dair artan sayıda kanıtlar var.
 
Bu, ilk bakışta görünebileceği kadar saçma bir iddia değil. Son makalemde bahsettiğim gibi, İsrail uzun zamandan beri Suriye'deki iç savaş karşısında, eski bir yetkilinin ifadesiyle “iki tarafı da kan kaybından ölmeye bırakma” politikası izledi. Batı hükümetleri savaşa karşı tamamen kinik bir tutum içindedirler ve İsrail de bunun bir istinasını teşkil etmiyor.
 
ABD, Avrupa ve İsrail'in Esad rejimini silahlandırmaya yönelmediği (ve gerçekten de hükümete karşı savaşan isyancı grupları silahlandırdığı, onlara eğitim verdiği ve işlerini kolaylaştırdığı) doğruysa da, isyancıların Esad'a karşı kesin bir zafer kazanmasına pek de hevesli görünmüyorlar. Tercih edilen seçenek, iç savaşın mümkün olduğu kadar uzatılması ve İsrail'in amansız düşmanları olan Esad ve Hizbullah'a kan kaybettirilmesi gibi görünüyor.
 
Peki El Nusra-İsrail bağlarına dair gerçek kanıtlar var mı?
 
Aralık ayında, görece az bilinen birkaç medya kuruluşu, İsrail işgali altındaki (1967 yılından beri yasadışı şekilde işgal altında olan) Golan Tepeleri'nde 1974 yılından bu yana İsrail ve Suriye ordularını birbirinden ayırmak üzere hazır bulunan Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNDOF) tarafından yayınlanan ayrıntılı raporlara özet olarak yer verdi.
 
UNDOF, ateşkes hattının Suriye tarafında silahlı isyancılarla İsrail arasında 59 vesileyle, özellikle de Mart-Mayıs ayları arasında “Suriye silahlı kuvvetleri ile silahlı muhalefet üyeleri arasındaki yoğun çatışma dönemlerinde” temas kurulduğunu, İsrail işgali altındaki tarafta muhalefet tarafından “89 yaralanın İsrail ordusuna teslim edildiğini” ve İsrail'in de Suriye tarafında “silahlı muhalefet üyelerinden tedavi edilen 19 kişi ile iki kişinin cenazesini geri verdiğini” tespit etti. (bkz: 10 Haziran 2014 tarihli UNDOF raporu).
 
Bu BM raporu, sözü geçen “silahlı muhalefet” üyelerinin hangi grupla bağlantılı olduğuna dair bir değerlendirme yapmıyor. Son yıllarda İsrail basınında yer alan propaganda, bu tür temasları salt insani olarak tanımladı ve yalnızca “ılımlı isyancı gruplarla” bağlantılandırdı.
 
Fakat gerçekte, Özgür Suriye Ordusu'ndan (Esad karşıtı isyancı savaşçılar için kullanılan bir terim) ılımlı olduğu varsayılan isyancılar sıklıkla, El Nusra Cephesi ile aynı safta savaşıyor.
 
27 Ağustos günü ÖSO ve El Nusra, Suriye ordu güçlerine karşı birlikte savaştı ve Golan Tepeleri'nin İsrail işgali altındaki bölgesiyle Suriye kontrolündeki kısımları arasında bulunan, stratejik öneme sahip Kuneytra sınırını birlikte savaşarak ele geçirdi (El Nusra ayrıca BM barış gözlemcilerini kaçırdı). Burası, UNDOF'un 10 Haziran raporunun İsrail askerleri ile isyancı savaşçılar arasında düzenli temaslar olduğunu belirttiği 85 nolu mevzinin yaklaşık 25 kilometre kuzeyinde bulunuyor.
 
Haziran tarihli UNDOF raporunda ayrıca, İsrail askerlerinin, İsrail işgali altındaki taraftan Suriye kontrolündeki tarafa doğru, “iki sandığı muhalefet üyelerine teslim ettiğini” belirtti.
 
El Kaide'nin Ağustos ayında Kuneytra sınır kapısının ele geçirilmesinden sonrasına ilişkin olarak, 1 Aralık tarihli bir BM raporu şunları söyledi: "UNDOF belli aralıklarla ateşkes hattı üzerinde, Birleşmiş Milletler'in 85 nolu mevzisi dolaylarında silahlı muhalefet üyeleriyle İsrail ordusu arasında etkileşimler gözlemledi.”
 
Bu, İsrail-El Kaide arasındaki bağları kesin olarak kanıtlamıyor olsa da, güçlü bir şekilde buna işaret ediyor.
 
Barış gözlemcilerinin kaçırılmasından kısa süre sonra, İsrail'de bulunan ve İsrail güvenlik yapısıyla güçlü temasları bulunan, Telegraph (ve Sunday Times) muhabiri Inna Lazareva, şaşırtıcı bir şekilde, bir İsrail kaynağının (İsrail ordusunun “El Kaide ve Küresel Cihad” masası eski şefinin) El Kaide'nin kana susamış ününü hafifleten ve önemini azaltan sözlerine yer verdi.
 
Binbaşı Aviv Oreg, “İslam Devleti” grubundan (El Kaide'den kopan, yakın zamanda El Nusra Cephesi ile bir saha savaşına giren, ideolojik olarak ise El Nusra ile hemen hemen aynı olan gruptan) söz ederken, “El Nusra Cephesi ve IŞİD kesinlikle aynı şey değil” dedi.
 
Telegraph gazetesinden Ruth Sherlock, şunları yazdı: "El Nusra da dahil olmak üzere, Golan Tepeleri yakınlarında faaliyet yürüten isyancı muhalefet gruplarıyla İsrail arasında etkileşim olduğuna dair, artan düzeyde anekdotsal kanıtlar var.”
 
Online yayın yapan Vice News ve Al-Monitor sitelerinde yakın zamanda yayınlanan haberler de, aynı bölgede İsrail ve El Nusra arasında temaslar olduğunu ileri sürüyor (her ne kadar Al-Monitor sitesinin haberi isimsiz kaynaklara dayanıyor olsa da).
 
Christian Science Monitor'a konuşan bir İsrail askeri sözcüsü, Suriyeli isyancılarla temaslar olduğuna dair UNDOF raporlarını yalanlamadı. 
 
Electronic Intifada sitesinde yardımcı editör olan Asa Winstanley, Londra'da yaşayan bir araştırmacı gazetecidir.
http://caferider.com.tr/-israil-suriyede-el-kaideyi-silahlandiriyor-_h13816.html