28-10-2014 tarihinde eklendi
Asırların yarası Kerbela


Kerb-ü belâdır. Orası Kerbelâ’dır.’’ Nebi (s.a.v)  bu haberi alınca ‘’ Ümmeti,ümmeti… ’’ diye hüznü giyen o kurban olduğumuz gönlünde hıçkırıklar koptu mu Ya Rabbi? Üzülmedi mi Habib’in Ya Rahman, incinmedi mi? Allah’ım, merhametten nasibini almamışların gönlünde hiç mi yoktu Ehl-i Beyt sevgisi? Onlar bilmiyorlar mıydı ki, Sevgili’nin(s.a.v) ‘’Hüseyin(r.a) bendendir, ben de Hüseyin(r.a)’denim. Allah’ı seven Hüseyin(r.a)’i sever. Hüseyin(r.a), torunlardan bir torundur.’’ buyurduğunu?
    

Hicretin 61.yılı. Muharrem ayının 10’u. Yer, gök, dağ, taş ve tüm alem ağlıyor. Hüseyn’e(r.a) ağlıyor. Tarih , bu günü içinden söküp atmak istiyor belki. Belki melekler feryad ediyor semada. Ve belki Fırat, Ehl-i Beytin ciğeri yanarken, onlara fayda verememekten, o gün utanıyor kendinden. Aşk olsun Ehl-i Beyt ağlarken gülenlere! Aşk olsun İmam Hüseyn’in(r.a) ciğerleri kurumuş iken boğazından bir zerre su geçenlere! Yazıklar olsun İmam Hüseyn’in(r.a) kanını dökmek için savaşan o binlerce sefile! Onlar Müslüman değiller miydi Ya Rasulullah(s.a.v)?

Mademki Müslümandılar, mübarek ceddine yapılan bu zulüm neydi Sevgili(s.a.v)? Ve Fahr-i Kâinat’ın(s.a.v) dizinde büyüttüğü gülü, karşı orduya sesleniyor. ’’Ben, Peygamberinizin(s.a.v) kızının oğlu değil miyim? Ben, Hz.Muhammed Mustafa’nın(s.a.v) torunu değil miyim? Şehidler Seyyidi Hamza(r.a), babamın amcası değil mi? Çift kanatlı şehid Cafer(r.a),benim amcam değil mi? ’’Ama bu sözler üzerine Yezid ve ordusu kendilerine gelmediler.

Biz haykırıyoruz şimdi, ’’ÂMENNA ve SADDEKNÂ. Evet Efendim. Sen Rasulullah’ın(s.a.v) torunu, Ali bin Ebu Talib’in oğlusun. Sen, cennet gencisin ya Hüseyn(r.a)! Sen, Rasulullah’ın(s.a.v) gonca gülüsün.’’ Ehl-i Beyt ve yanlarındaki sadık ashab yanıyor, ciğerleri kuruyor susuzluktan. Bir damla su vermiyor insafsızlar. Bu yaptıklarından anlaşılıyor ki, mahşerde Habibullah’ın(s.a.v) sancağı altına girebilmek gibi bir kaygıları yok. Hz.Hüseyin(r.a), atının üstünde ve kucağında bir seyyid, ismi Abdullah. Abdullah’ın boğazına bir ok saplanıyor.

İmam Hüseyn’in(r.a) mübarek elleri kan içinde şimdi .Senin Ehl-i Beytinin dökülen kanının, akan gözyaşının, yanan ciğerinin hesabını nasıl ödeyecekler ya Rasulullah(s.a.v)? Hz.Hüseyin(r.a), semaya kaldırıyor o öpülesi, mübarek ellerini. Ve şöyle dua ediyor, ’’Ya Rabb! Bize göklerden yardım etmeyeceksen, hakkımızda ondan daha hayırlısını ihsan et.’’ Kabul olacak cennet gülünün duası. Allah(c.c),haklarında yardım göndermekten daha hayırlısını ihsan edecek, şehidlik makamını nasib edecek Hz.Hüseyn(r.a) ve ashabına. Bir Ehl-i Beyt gülü daha var Kerbelâ’da, Kasım bin Hasan var.

Başına bir kılıç darbesi alıyor, Hz.Hüseyn’e(r.a) ‘’Amca!’’ diye haykırarak yüz üstü düşüyor Kerbelâ’ya. O düşünce yerden kalkan toz, sanki bizim nefesimizi kesiyor şimdi. Ey Kerbelâ! Hz.Kasım, toprağına düşerken, canı incinmesin diye yumuşamadı mı o toprak? Ki canları, ciğerleri çoktan yanmıştı zaten hepsinin. Üstüne Ehl-i Beyt kanı akıp da ağlamayan toprağa aşk olsun! Ve her şey sus-pus. Nefesler kesiliyor sanki. Kerbelâ’da bir şehid var! Mübarek vücudunda 33 mızrak yarası, 34 kılıç yarası…

Kâinattaki her bir zerre ‘’Ya Hüseyn(r.a)!’’ diye feryad ediyor. Seni yaralayan, canını yakan eller bunların hesabını nasıl ödeyecek ey Sultan-ı Cedd-i Resul?  Ve Hz.Zeynep’in feryadı gönlümüzde yankılanıyor.’’Ey Muhammed’im, ey Muhammed’im(s.a.v)! Sana göklerdeki melekler salat-ü selam getiriyorlar. Hüseyin(r.a) ise, şu otsuz bozkırda, çölde, tozlara topraklara, kanlara bulanmış, azaları kesilmiş yatıyor. Ey Muhammed’im(s.a.v)! Senin kızların esir edilmiş ,zürriyetin hep öldürülmüş; sabah yelleri, onların üzerine toz toprak savuruyor.’’ Hz.Zeynep’in gözyaşları, düştüğü yeri yakmıyor muydu? Ve asırlar sonra, şimdi de bizim gönlümüze düştü, gönlü yakıyor, gönül yanıyor.
   

O gün, Abdullah bin Abbas(r.a) rüyasında Rasulullah’ı(s.a.v) görüyor. Efendimiz’in(s.a.v) yanında, içi kan dolu cam bir bardak… Ve şöyle buyuruyor Nebi(s.a.v), ’’Benden sonra ümmetimin yaptığı şeyi biliyor musunuz? Hüseyn’i(r.a) şehid ettiler. Bu,onun ve ashabının kanlarıdır. Bunu, Allah’a sunacağım.’’ Ya Rasulullah(s.a.v)! Sen Yezid ve ordusundan şikayetçi olur isen, onların hali nice olur?
    

Ey Rabb’imiz! Şimdi de Ehl-i Beyt gülleri seyyidler var dünyada. Biliyoruz ki,onların duaları ve yüzlerinin suyu hürmetine bu günahkâr ümmete rahmet ediyorsun.Ya Rabbi! Bizleri onların kapısından ayırma, günahlarımızı bağışla. İmam Hüseyn’in(r.a) torunlarının karşısına yeni bir Yezid ordusu çıkarma.Daha ilkinin yarası durur ve her 10 Muharrem’de kanar iken gönüllerde, kâinatın yüreği, bizim yüreğimiz dayanamaz ikinci bir Kerbelâya. Amin…
 
 
           Fatma ALAN
   Tarsus Anadolu İ.H.L

http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/33/09/157808/icerikler/asrlarn-yaras-kerbel_896048.html

http://caferider.com.tr/asirlarin-yarasi-kerbela_h13059.html