Al’i Muhammed yani Muhammed’in Ehl-i Beyt’i, her türlü kötülük ve pislikten uzak olduklarına Ahzap suresinde Allah’ın güvence verdiği ve Peygamberin bir aba altında toplayıp, Allah’ım benim Ehl-i Beyt’im işte bunlardır dediği, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyn’dir.
Büyük sahabi İbn-i Abbas şöyle naklediyor: "Kur’anda yüzlerce ayet onların hakkında inmiştir. O cümleden Hel’eta suresindekiler. Şöyle ki, çocukken Hasan’la Hüseyn hastalanmışlardı. Bütün millet onların ziyaretine geliyordu. Ömer, Ali (a.s) onların şifa bulması için adak adasan dedi. Ali o gün maddi imkanı olmadığı için üç gün oruç dedi. Bütün aile efradı da ona uydu.Çocuklar şifa bulunca oruca başladılar ama iftarlıkları yoktu.Ali Hayber Yahudilerinden komşusu yüncü Şem’un’a giderek Fatıma’nın yün eğirmesi karşılığı üç ölçek arpa aldı.
Fatıma bir ölçek arpadan un yapıp kişi başına birer ekmek pişirdi. Tam iftar sofrasına oturmuşlardı ki, bir miskin geldi. Ey Ehl-i Beyt dedi ben aç bir Müslümanım, bana yiyecek verin. Ali kendi ekmeğini verince diğerleri de verdi.. İkinci gün bir ölçek daha yaptı. Ali namazdan dönüp iftar için oturdukları sırada kapıda bir yetim aç olduğunu söylüyordu. Hepsi ekmeğini ona vererek sadece suyla iftar ettiler.
Üçüncü gün son ölçek arpayı da Fatıma öğütüp her bireri için birer ekmek pişirmişti. Ali her zamanki gibi akşam namazını mescitte peygamberin arkasında kılıp eve gelmişti. İftar sofrası kurulmuştu. Üç gündür Ehl-i Beyt bir lokma ekmek yememişti.Evde bulunan son ölçek arpa tükenmiştir. Büyük bir iştahla yemeğe başlayacaklardı ki, kapıda bir esir, ben açım diyordu. Üçgündür aç olmalarına rağmen Ehl-i Beyt, başkasının açlığına dayanamayıp hepsi önündeki ekmeği ona verdiler. Bütün bunları hiçbir karşılık hatta teşekkür bile istemeden yaptılar.Bu fedakarlıklar kalplerindeki Allah aşkından kaynaklanıyordu.
Karşılığını bulmuştu. Alah onlara cennetten yiğecek göndererek takdirini Kur’anla tescil ediyordu. Yalnızca Allah rızası için yapılan bu amel Hel eta adıyla bilinen insan suresiyle tescil edilirken bu aile cennet ve nimetleriyle müjdeliyordu.
"...Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz. Çünkü biz zor ve çetin bir kıyamet gününden Rabbimizden korkarız"
"Onlar Allah sevgisiyle yemeği fakire, yetime ve esire verirler ve yedirdikleri kimselere şöyle derler: "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz. Çünkü biz zor ve çetin bir kıyamet gününden Rabbimizden korkarız"
İnsan Suresi 8-9-10