Suçun üzerini örtme gayreti
IŞİD’e karşı mücadele veren uluslararası koalisyonun üyesi olan devletler, Ortadoğu’da özellikle de son zamanlarda hızla yayılan radikal İslami akımlar konusunda suçu bulunan diğer devletleri ve yapılanmaları belirlemeye çalışırken, geçtiğimiz hafta Harvard Üniversitesi’nde konuşan ABD’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye, Suudi Arabistan ve BAE’yi Irak ve Suriye’deki aşırılık yanlısı militanları finanse edip lojistik açıdan destekledikleri gerekçesi ile suçladı.
Ancak söz konusu açıklamasının hemen ardından suçladığı devletlerden tek tek özür dileyen Biden, bir bağlamda kendi kendini yalanlamış oldu.
Harvard Üniversitesi’ndeki öğrenci ve öğretim görevlilerine hitaben yaptığı konuşmada, Washington’u uzun ve zor bir savaşın beklediğini söyleyen Biden, ABD’nin şu an itibariye boğuşmak zorunda kaldığı zor şartların Ortadoğu’daki müttefik ülkeler olan Türkiye, Suudi Arabistan ve BAE tarafından yaratıldığını da sözlerine ekledi. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı devirmek için aşırı çaba sarf eden bu devletlerin Suriye muhalefeti saflarında savaşmaya hazır olan herkese milyonlarca dolar paranın yanı sıra, her tipten tonlarca da silah yolladığını kaydeden ABD Başkan Yardımcısı, Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine sınırlardan bu kadar çok sayıda militanın geçmesine izin verdikleri için pişmanlık duyduklarını çünkü bu militanların daha sonra IŞİD’e katıldıklarını söylediğinin de altını çizdi.
Ancak Biden daha sonra gelen tepkiler üzerine elbette Ankara ve Abu Dabi’den özür diledi ve aslında müttefik ülkelerin terörizme açıkça destek verdiklerini söylemek istemediğini, sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtti. Ancak Biden’ın pek çok basın kuruluşu tarafından naklen aktarılan ve internet üzerinden paylaşılan sözleri, özellikle de ABD’nin kendi kamuoyu üzerinde telefonda dilediği özürden çok daha fazla etkiye sahip olmaktadır. Çünkü Beyaz Saray yönetimi mevcut hesaplarını tam da bu husus üzerine yapmaktadır. Zaten son derece tecrübeli bir siyasetçi ve üst düzey yetkili olan ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın öylesine birden bire sinirlenerek bazı ifadeleri kullanması kulağa pek de mantıklı gelmemektedir. Meseleye ilişkin olarak görüşlerine başvurduğumuz siyaset bilimci Leonid İsayev, Biden’ın söz konusu konuşması esnasında kullandığı her kelimenin radikal İslamcıların finansmanı konusunda asıl suçu ABD’nin üzerinden alıp başka devletlere atmak maksadı ile özenle seçildiği ve çok önemli manalar taşıdığını belirtiyor:
‘‘BM Güvenlik Konseyi Zirvesi’nde ve BM Genel Kurul Toplantısı’nda söz alan Latin Amerika ve Ortadoğu ülkeleri temsilcilerinin IŞİD’in kim tarafından ve hangi maksatla finanse edildiği yönünde defalarca kez sordukları soruları hatırlamaktayız ve bu sorular halen gündemin birinci maddesini teşkil etmekte… Doğal olarak bu soruların muhatabı olmak istemeyen ABD yönetimi de kendisini aklamak ve suçu diğer ülkelere atmak istemektedir’’.
Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü uzmanlarından Ajdar Kurtov ise suçu başka devletlere atmak isteyen ABD yönetiminin, aslında hiçbir yeni senaryo düşünmesine gerek olmadığını, sadece doğru zamanda ve doğru bir üslup ile gerçekleri söylemelerinin yeterli olacağı kanaatinde:
‘‘Çok geniş bir diplomatik ağın yanı sıra, sağlam bir istihbarat teşkilatına ve dünyanın her tarafında faaliyet gösteren ve elbette istihbarat faaliyeti ile de iştigal eden STK’lara sahip ABD, müttefiklerinin neler yaptığı konusunda en ince detayına kadar bilgi sahibidir. Bu sebeple Türkiye ve diğer Arap ülkelerini hedef alan bu sert eleştiri, ABD’nin bizzat kendisi tarafından yapılmış olan büyük yanlışların üzerini örtmek maksadını taşımaktadır. Çünkü bizzat ABD, Suriye muhalefetine silah ve para yollamamıştır ve iç savaş koşullarında gerçekleştirilen bu teslimatlar hiç kimse tarafından kontrol edilmemiştir. ABD’nin yolladığı bu silah ve para, bir taraftan kolayca diğer tarafın saflarına geçebilecek grupların ellerine geçmiştir. İşte bu sebeple ABD, en az Türkiye ve BAE kadar suçludur’’.
Suçlunun birden fazla olduğu vakalarda cevapları aranan soruları tek bir muhataba yöneltmek son derece zor olmaktadır. Söz konusu açıklamalardan dolayı ABD cephesine ilk başta kırgın olan Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye, yapılan telefon görüşmelerinin ardından bu kırgınlığı hemen unutmuşa benziyor. Zaten IŞİD’in tüm cephelerde aktif bir şekilde savaştığı bir ortamda da diplomatik kırgınlıklar fazla bir önem arz etmemektedir.
|
|