04-08-2014 tarihinde eklendi
Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud 1 Ağustos 2014 tarihli Cuma hutbesinde Gazze’deki durumu değerlendirirken bir yandan da Irak’ta IŞİD’in yaptıklarının Amerika’nın bölgede kavmiyetçilik ve mezhepçilik anlayışını yayma projesinin bir ürünü olduğunu ifade etti:

 
Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud:
 
 
 
 
 
‘Gazze emperyalist komploları bozarken; IŞİD bunlara alet oluyor’
 
 
 
Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud 1 Ağustos 2014 tarihli Cuma hutbesinde Gazze’deki durumu değerlendirirken bir yandan da Irak’ta IŞİD’in yaptıklarının Amerika’nın bölgede kavmiyetçilik ve mezhepçilik anlayışını yayma projesinin bir ürünü olduğunu ifade etti:
  
Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Gazze’de efsanevi bir direniş yaşanıyor. Ancak bir yandan da Arap liderler İsrail’in menfaatlerine uygun bir şekilde, şartsız ateşkesin bir an önce sağlanabilmesi için çalışma yürütüyor. Buna karşılık Gazze halkı ise acılarına, yıkımlara ve ambargoya rağmen direnişi son raddeye kadar desteklemeye devam ediyor.
 
 
‘Gazze emperyalist komploları bozarken; IŞİD bunlara alet oluyor’
 
Gazze halkı direnişe şunu söylüyor: “Sen sonuna kadar ilerle. Biz arkandayız ve asla geri dönmeyeceğiz. Şehitlerimizin, yıkılan evlerimizin, camilerimizin, okullarımızın, hastanelerimizin bizim için bir önemi yok. Çocuklarımızın ölümleri, yaralılarımız bizim için önemli değil. Bizim için önemli olan yalnızca direnişin zafer kazanmasıdır.”
 
Direniş hala ilk günkü tavrını koruyor. Direnişin saldırıları, zaferleri İsrail’in canı istediğinde saldırma lüksünün önüne geçiyor. Ancak oyunun kurallarının tamamıyla değişmesi lazım… Oyunun kurallarını direnişin belirlemesi gerekiyor. Oyunun kurallarını Filistin halkının belirlemesi gerekiyor. Bu şekilde bir durumu 1996 Nisanı’ndaki zaferde yaşamıştık. O tarihte Lübnan’da herkes direnişin kurallarını kabul etmeye mecbur kalmıştı.
 
Tüm bu yıkım ve ölümler direnişi zayıflatmadı. Tam aksine silahlı mücadele ve direnişin sergilediği siyasi tutum düşmanın büyük bir endişeye kapılmasına yol açtı. Gazze dört bir yandan engellenmiş durumda… Tüneller yıkılmış ve sınır kapıları kapatılmış. Ancak tüm bunlara rağmen uluslararası denklemi bozarak tarih yazmayı başarıyor.
 
Diğer yandan ise Irak’ta İslam kisvesine bürünmüş olan ve İslam adına konuşan IŞİD adında devlet olduğunu iddia eden bir örgüt ortaya çıkıyor. Allah’u Teala daha iyi bilir; ama Allah Rasulü’nün hadisinde geçen “Bizim gibi konuşan, bizden gibi görünen ama cehennemin kapısında bekleyip kendilerine katılanları cehenneme sevk eden davetçilere” benziyorlar. Bizim gibi konuşuyor, bizden olduklarını iddia ediyorlar.
 
Ancak asıl komplocuların gerçekleştiremediklerini bu bölge üzerinde gerçekleştiriyorlar. Hristiyanları Musul’dan kovuyorlar ya da öldürüyorlar, mal varlıklarına el koyuyorlar. Ancak şunu herkes bilsin ki, Hristiyanların Doğu’dan kovulması açık bir İsrail-Batı projesidir. Bundan hedeflenen ise doğuda bir bölümün yalnızca Araplardan oluşmasını, tek renk, tek ırk olmasını sağlamaktır. Böylece İsrail bu şekilde kavmiyetçi ve ırkçı tavır sergileyen yegane devlet olmaktan çıkacaktır. Doğuda bu türden oluşumların çokça bulunduğu görüntüsü verilecektir.
 
Öte yandan Batı’nın Doğu’dan göç eden Hristiyanları hoşnutlukla karşılamasına ne demeliyiz? Şimdi Irak, ondan önce Filistin, sırada da Lübnan var. Amerikalı Siyonist bir Yahudi olan Kissinger eski Lübnan Cumhurbaşkanı Süleyman Franjiye’ye 1975 yılında şunları söylemişti: “Amerikan gemileri sahilde hazır bekliyor. Tüm Maruniler Amerikan vatandaşı olabilirler. Üstelik hepsini bir şehirde de toplayabiliriz.”
 
İşte Amerika’nın sorunlarımıza ürettiği çözüm bu… Filistinlilerin yerleşim problemini de bu yöntemle çözmüşlerdi zamanında.
 
 
Bugün IŞİD’in Irak’ta yaptıkları Amerika’nın ve İsrail’in yapmak isteyip de yapamadıkları… Onlar için yalnızca bir ırktan ya da bir dinden oluşan bir ülke yeterli… Ama IŞİD onlara “bir mezhep”ten oluşan bir ülke armağan ediyor. Hatta mezhep de değil, kendi düşüncelerine boyun eğmeyen herkesi öldürüyorlar.
 
Zulme uğramış olan Filistinliler ya da acılara maruz kalmış olan Gazzeliler Amerika ve İsrail’in komplolarını başlarına çalarken, bir yanda İslamcı olduklarını iddia eden, İslam’ın diliyle konuşan, büyük bir iddiada bulunarak liderlerine “halife” unvanını veren bu kişiler nasıl oluyor da rahatlıkla batının projelerine alet oluyorlar? Nasıl oluyor da Batı’nın hayalini kurduğu projeyi hayata geçirerek İslam’a zarar veriyor, kendilerine muhalif olanlarını öldürüyor, Hristiyanları da ülkeden sürüyorlar?
 
Allah yardımcımız olsun…
http://caferider.com.tr/_h12113.html