10-07-2014 tarihinde eklendi
İslam ülkeleri Büyükelçileri Diyanet'in iftarında buluştu
İslam Alimleri İstanbul İftarında buluşacak

  
   Müslüman ülkelerin büyükelçileri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Ankara Bilkent Otel’de düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar yemeğine katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son yıllarda İslam dünyasının her sene Ramazana buruk ve büyük bir hicranla girdiğini belirterek, son günlerde İsrail’in Gazze şeridinde masum insanlara yönelik zalim saldırısının üzüntü verici olduğunu kaydetti.



Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İngilizce yaptığı konuşmasında, İslam dünyasının içinden geçtiği zor ve sıkıntılı sürece değinerek, “Son yıllarda her sene Ramazana, buruk, üzgün ve büyük bir hicranla giriyoruz. Bu sene, bir kez daha İslam Dünyası olarak büyük bir teessür ve üzüntüyle bir Ramazan geçiriyoruz. Hatta denilebilir ki, İslam dünyasının içinde bulunduğu çok zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Bütün bu olumsuzlukların yanında son günlerde İsrail’in Gazze’de, masum insanlara yönelik zalim saldırısı da bu üzüntülerimize üzüntü katmıştır.” dedi.

 “İslam dünyasında yaşanmakta olan krizler, İslâm dünyasının güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştı…”

Uzunca bir süredir İslam dünyasında yaşanmakta olan toplumsal krizler, siyasi ve askeri gerilimler, mezhep ve meşrebe dayandırılmak istenen çatışmalar, bölgenin, hatta İslâm dünyasının güvenliğini telafisi mümkün olmayacak bir biçimde tehdit edecek boyutlara ulaştı. Bu süreçte üretilen karşılıklı şiddet içerikli beyanlar, cihat ilanları, mukaddes mekânların tahribine dönük tehditler, insan kaçırma ve öldürmeler, yaklaşmakta olan kitlesel faciaların ön sarsıntıları mesabesindedir. Söz konusu olayların büyüyerek ön alınamaz bir noktaya gelmesi durumunda, İslam dünyasında insani, toplumsal, dini ve mezhebi açılardan kalıcı parçalanmalar yaşanması kaçınılmazdır.

“İslam dünyasında meydana gelen olayların sebebini mezhep ihtilaflarında aramak beyhudedir…”

Çağdaş dünya bütün bunların sebeplerini okumakta ve tespit etmekte zorlanmaktadır. Herkes bu vahşetin sebeplerini İslam dininin ve mezheplerin tarihsel köklerinde aramaktadır. Oysa âcizane kanaatim bunlar dinden ve mezheplerden kaynaklanmadığı gibi bu vahşetin köklerini Hz. Osman’ın katliyle başlayan fitne döneminin akabinde yaşanan mezhep ihtilaflarında aramak beyhudedir.

“İslam dünyasında yaşanan çatışmalarda İslam âlimleri yol göstericiliğini kaybederek taraf olmuşlardır…”

Bütün bunlar, modern zamanların işgal ve sömürgelerinden sonra istibdatların gölgesinde, yoksulluk, cehalet ve esaretin ürünü olan yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin, kin, öfke, ihtiras ve intikamlarını din ve mezhep görüntüsü altında meşrulaştırmaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Ancak dini ve dini metinleri doğru anlayacak sahih bir metodolojiden mahrum kalındığı, dinle hayat arasında ve vahiyle akıl arasında doğru ilişki kurmakta zorluk çekildiği için post modern, nevzuhur dini akım ve hareketler ortaya çıkmaktadır. Bu noktada en üzücü olan husus ise İslam âlimlerinin yol göstericiliğini kaybederek taraf olmaları ve bir fetva kargaşasına meydan vermeleridir.

“Müslüman kimliği, her türlü mezhebi, meşrebi, coğrafi, etnik ve politik aidiyetin üstündedir…”

Müslüman kimliği, her türlü mezhebi, meşrebi, coğrafi, etnik ve politik aidiyetin üstündedir. Hiçbir dinî yapı, siyasi içerikli çabalarının, İslam kardeşliğini ve vahdetini bozmaya yönelik gelişmesine izin vermemelidir. Kur’an ve Sünnet, insanların birbirine canını, kanını, malını ve ırzını dokunulmaz kılmıştır. Aynı şekilde haksız yere bir insanın kanını dökmek, dini bakımından en büyük cürüm olarak kabul edilmiştir.
Bütün bu olup bitenleri sadece kaygıyla izlemek yetmez. Bölgede oluşabilecek fitne ateşinin, bütün bir coğrafyayı sarmadan söndürülmesi için çaba ve gayret içerisinde olmak, herkesin üzerine düşen bir mesuliyet ve büyük bir zorunluluktur.

Şii ve Sünni alimler İstanbul’da iftar sofrasında buluşacak…

Bu çağrımızın İslam coğrafyasının her tarafında yankı bulması, pek çok İslam ülkesinde İslam bilginlerinin müspet karşılık vermesi umudumuzu artırmıştır. Bu umut, bizi daha güçlü bir inisiyatif almaya sevk etmiştir. Bu sebeple 17-19 Temmuz 2014 tarihlerinde “Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi” başlığı altında doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden, Şii’si ile Sünni’si ile bütün önemli İslam bilginlerini İstanbul’da toplayarak çağrımızı daha güçlü bir şekilde seslendirmeye ve bu sözlü çağrımızı ameli bir barış ve sağduyu inisiyatifine dönüştürmeyi planlıyoruz.

“Bizim yaptığımız Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımaktır…”

Şüphesiz her bir Büyükelçimizin yönlendirmesi ve vereceği destek gücümüze güç katacaktır. İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altında ki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her mü’minin asli vazifesidir.

http://caferider.com.tr/islam-ulkeleri-buyukelcileri-diyanet-in-iftarinda-bulustu_h11979.html