Kenyalı emniyet yetkililerinin verdiği bilgilere göre, saldırganlar cumartesi gecesi turistik Lamu Adası yakınlarındaki Hindi'de evleri ateşe vererek dokuz kişinin ölümüne neden oldu. Gamba kentinde ise bir polis karakoluna saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti, bunlardan dördünün gözaltında tutulan kişiler olduğu belirtildi.
Kenya'daki Kızılhaç yetkilileri de saldırılarda birçok kişinin yaralandığını, bir kişinin de kayıp olduğunu duyurdu. Örgüt, Twitter sayfasında ölü sayısının en az 18 olduğunu belirtti.
Ülkenin turizm merkezi sahil bölgesinde haziran ayında da üç saldırı meydana gelmişti. Saldırılarda en az 65 kişi yaşamını yitirmişti. İlk saldırıyı Somali merkezli radikal İslamcı El Şebab örgütü üstlenmişti. Üçüncü saldırının da El Şebab tarafından düzenlendiği tahmin ediliyor.
Siad Barre iktidarının 1991'de devrilmesinden bu yana Somali'de iç savaş devam ediyor. El Şebab örgütü uzun yıllar ülkenin merkezi ve güneyindeki birçok bölgeyi kontrol altında tutmuş, ancak örgütün elindeki birçok kent geri alınmıştı. Örgüt komşu ülke Kenya'ya saldırılar düzenliyor.
Somali’de neredeyse 20 yıldır süren iç savaş, artık günlük hayatın bir parçası haline geldi. 1991 yılında diktatör Siad Barre’nin devrilmesinin ardından, ülkenin genelinde derebeyler arasında güç mücadelesi başladı. Bu çatışmalarda binlerce insan hayatını kaybetti. O günden bu yana ülkenin tamamını kontrol eden bir hükümet kurulamadı. Bozulan düzenin yeniden sağlanması amacıyla yapılan ilk BM müdahalesi başarısız oldu ve BM barış gücü 1995 yılında ülkeden çekildi.
El Şebab Ögütü
Çoğunluğu Müslüman olan ülkenin güneyindeki Somalililer, normal bir yaşam umudunu, otoriter güçlerde aradılar. Böylece, yerel düzeyde kurulan şeriat mahkemeleri, uzun bir süreden sonra yeniden düzeni sağlamaya başladı. Bu mahkemeleri, çatısı altında birleştiren İslamî Mahkemeler Birliği (ICU), başkent Mogadişu’yu savaşçı derebeylerinden kurtardı ve 2006 yılında yönetimi ele geçirdi. Ancak İslamî Mahkemeler Birliği’nin radikal bir kesiminin Etiyopya'ya bağlı Ogaden bölgesini ele geçirme tehdidi üzerine Etiyopya, ABD'nin desteğiyle bir askerî operasyon düzenleyerek militanları püskürtmeyi başardı. Ancak ülkeye yapılan bu ikinci müdahale, Somali halkı arasında hoşnutsuzluk yarattı.
"El Kaide'nin kontrolünde"
Etiyopya birlikleri 2009 yılında ülkeden çekildi. Ama El Şebab milisleri ile yeni kurulan geçiş hükümeti arasındaki silahlı mücadele devam etti. İşte o zaman halk, El Şebab örgütünün homojen bir grup olmadığını ve birçok farklı yüzü olduğunu anladı. Örgütün radikal bölümü, kendi halkına karşı saldırılar düzenliyor, keyfî yorumlanan bir şeriat anlayışını zalimce hayata geçiriyordu. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’daki Güvenlik Enstitüsü’nden uzman Mehari Maru örgüte dair şunları kaydediyor: "El Şebab’ın diğer kesimi ise radikalleri izledi. Çünkü radikaller o sırada düzen, kanun, barış ve istikrarı sağlayabilen tek seçenekti. Bu kesim daha sonra örgütü terk etti. Geriye kalanlar yurtdışıyla bağlantı halinde. El Kaide’den ilham alıyor ve El Kaide tarafından kontrol ediliyorlar."
Ajans haberlerine göre Amerikan Adalet Bakanlığı'nda, El Şebab örgütünün 2007 yılından bu yana ABD’de militan yetiştirdiği bilgisi bulunuyor. Kenya polisi de 2012 yılında El Şebab ile bağlantısı olan bir Alman ile ilgili soruşturma başlatmıştı. Güvenlik uzmanı Mehati Maru, örgüte malî desteğin ise daha ziyade Ortadoğu'dan geldiğini belirtiyor. Maru, "Bunlar çok güçlü bir şekilde ideolojik düşünen, çok parası olan bireyler. Afrika Boynuzu'nda silahları ise paranız olduğu sürece her yerden temin edebilirsiniz" diye konuşuyor.