30-06-2014 tarihinde eklendi
Hüsnü Mahalli yazdı


10 Haziran'da IŞİD, Saddam'ın adamları ve bazı Sünni aşiretlerin militanları Musul'u ele geçirdi.

Olayın 20. gününde ve Irak'ın her tarafında çatışmalar sürerken insanlarımız bu konuya da alıştı, alıştırıldı. Tıpkı Irak'ta bir milyon, Suriye'de 150 bin ve tüm coğrafyamızda yüz binlerce insanın ölümüne alıştırıldığı gibi.

Peki Batı ne yapıyor?

Eğleniyor.

Musul işgalinin ilk saat ve günlerinde herkesten bir tepki duyduk. Amerikalılar Bağdat'a askeri danışmanlar bile gönderdi. Kerry ve İngiliz Hague koşa koşa Bağdat ve Erbil'e gittiler. Mesut Barzani her ikisine ' Biz kendi işimize bakarız. Kerkük artık bizim ve bağımsızlık hakkımızdır'dedi.

ABD ve İngiltere'nin bölgesel müttefiki Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve diğer Sünni ülkeler IŞİD ve yandaşı güçlerin Şii Maliki karıştı ayaklanmasına destek verdiler veriyorlar.

Irak ile ilgili bunlar yaşanırken 22 Haziran'da CBS televizyonuna konuşan Obama herkesi şaşırtacak bir açıklama yaptı ve mealen " Suriye'deki ılımlı muhalefet dandik bir muhalefettir ve bunlar Esad'ı asla yenemez. Biz de üç yıldır bir fantezi olarak onlarla oyalandık" dedi.

Obama'nın bu sözleri Suriyeli ılımlı muhaliflerin temsilcisi Suriye Ulusal Koalisyon (SUK) yöneticilerini çok kızdırdı. Ortak demeçlerinde ' ABD her zaman olduğu gibi yine bizi sattı' vurgusu vardı. SUK'a destek veren Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ise Obama'yı kızdırmamak için sessiz kalmayı tercih ettiler.

Bazılarını aptal yerine koymayı ve onlarla alay etmeyi bir gelenek haline getiren ABD bir kez daha klasik numarasını yaptı. Ilımlı muhalefeti dandik bulan Obama bu açıklamasından 4 gün sonra Senato'ya gidip bu muhalefet için 500 milyon dolar istedi. Bir gün sonra Kerry, Cidde'de SUK Başkanı Carba ile buluşup ' IŞİD'e karşı savaşın' dedi. Dedi ama SUK'ta kıyamet kopuyordu. SUK'un Başbakanı Ahmet Toama ÖSO Yüksek Askeri Konsey başkan ve üyelerini yolsuzluklarla suçlayıp görevden aldı. Yani adamlar savaşmayın çalıyordu

*

Carba ise bu karara karşı çıktı. Kavga devam ediyor.

Bu muhalefete 'dandik' diyen Obama haklı ama aynı Obama bu muhalefet ile Suriye, Irak ve bölgeyi karıştırmaya kararlı görünüyor.

Hem de dolaylı IŞİD'e destek vererek.

İkiyüzlülük emperyalizmin genetik karakteridir.

Senato'nun onayı ile büyük bölümü İslamcı olan ılımlılara 500 milyon dolarlık maddi ve askeri yardım edecek olan Obama bu yardımın büyük bölümünün IŞİD'e gideceğini de bilir.

Çünkü IŞİD Suriye ve Irak'ta en güçlü, militan ve gaddar bir örgüt. Bu örgüt militanları Aralık'tan bu yana başta Nusra olmak üzere diğer örgütlerle savaşıyor ve silahlarına el koyuyor.

Özetle Obama'nın ılımlılara 'vereceğim dediği' 500 milyon doların 400 milyonu kesin IŞİD'e gider. Geri kalanı da SUK yöneticilerinin cebine.

Garibanlar İstanbul, Londra, Paris , Berlin, Doha ve güzel şehirlerde demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyorlar!!!

ABD ve müttefikleri adına...

Irak'ı perişan eden ABD ...

Bu da yetmedi bir kez daha perişan etmeyi planlayan ABD.

Her şeyi İsrail için yapan ABD.

İsrail hapishanelerinde binlerce Filistinlinin katılımı ile haftalardır süren açlık grevleri var ama umursayan yok.

İsrail Batı Şeria'da aralarında 21 vekilin bulunduğu yüzlerce Filistinliyi tutukluyor ama tepki gösteren yok.

Gazze ve Batı Şeria'da İsrail askerleri operasyon yapıp Filistinlileri öldürüyor ve yaralıyor ama haber yapan yok.

'Oneminute' diyen ise hiç yok!

ABD ile Batılı ve bölgesel işbirlikçilerinin IŞİD yaygarası palavra.

Irak'taki IŞİD'i Suriye ve dünya çapında IŞİD yapan aynı ülkelerdir.

Bugün Irak'ta yaşanan olayların tümü çok önceden planlanmış ve zamanı gelince uygulanmaya konulmuştur.

Amaç Irak, Suriye ve bölgenin bir çok ülkesini bölmek ve gerektiğinde bu ülke ve halkları birbirine kırdırmak.

Malzeme bol : Müslümanlar, Hıristiyanlar, Şiiler, Sünniler, Aleviler, Dürziler, Araplar, Türkler, Kürtler, Acemler, Süryaniler, Ermeniler ve diğerleri...

Ve Türkiye tüm bu denklemlerin içinde en tehlikeli bir biçimde politika uyguluyor.

Türkiye 'Arap Baharı' tezgahı öncesinde bu coğrafyanın tüm ülke ve halkaları tarafından saygı gören bir ülke idi. Kanlı 'Bahar' ile Arap ve Müslüman âleminin yeni sultanı olabileceğini hayal edip politika uygulayan Erdoğan bugün artık Katar hariç hiçbir Arap ülkesinde kabul görmüyor. 'Komşular ile sıfır politika' diyerek bölge ülkeleri ile dostluk ilişkileri geliştiren Davutoğulu'nun ise bölgede hiçbir dostu kalmamış ama iki yeni komşu edinmiştir:

Kürdistan ve Sünnistan.

İkinci yazı

Emperyalist ülke ve güçlerin bölge ülkeleri ile birlikte Türkiye, Ürdün ve Lübnan üzerinden Suriye'ye gönderdiği silahların büyük bölümü bu örgüte gitti, gidiyor. Bu gücü ile başta Rakka olmak üzere bazı Suriye şehir, kasaba ve köylerini ele geçiren IŞİD yöresel dengeleri de iyi kullanarak gençleri ve aşiretleri kendi safına kattı, katıyor. Emperyalist ve yandaşı bölgesel ülkelerin desteği ile gücüne güç katan IŞİD benzer Sünni ittifakları Irak'ta başardıktan sonra son saldırısını gerçekleştirdi. Şimdi ise Suriye ve Irak'ın Sünni bölgeleri ile ilgili kendi devlet haritasını yayınlayıp duruyor. Canı sıkıldığında bu haritanın sınırlarını tüm Suriye, Ürdün ve Lübnan'a kadar genişletiyor. Kuzeyde ise sınırlar Toros'ların eteğinden başlıyor ve Hatay'ı içine alıyor. 

Kendini 'en hakiki Müslüman' olarak tanıtan IŞİD bu harita çalışmaları içinde İslam’ın baş düşmanı siyonist İsrail ve emperyalist batı ve onların İslam düşmanı Müslüman işbirlikçiler için hiç bir şey söyleyip yapmıyor. Oysa IŞİD'in lideri Bağdadi önceki gün Peygamber soyundan olduğunu iddia ederek kendini tüm Müslümanların halifesi ilan etti. 

Peki AKP yönetiminde Türkiye ne yapıyor? 

AKP yönetiminde Türkiye içerde cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak yoğun tartışmalar yaşarken dışarıda anlatmaya çalıştığım tüm kompozisyonların hem merkezinde hem de kenarında duruyor. Merkezinde çünkü Suriye ve Irak'ta olup biten her şeyde Türkiye taraf. Kenarında çünkü bu taraflılığına rağmen orta ve uzun vadede devre dışı bırakılacak ya da sonraki tüm tehlikeli gelişmelerden en çok etkilenen ülke olacak. Örneğin IŞİD Irak ve Suriye topraklarında devletini kurarsa bu devlet Türkiye'ye sınır olacak ve dost ve kardeş IŞİD'çiler İstanbul'a gelip buradan dünyaya dağılacaklar. 

Geçen hafta Beyrut'ta intihar saldırısını gerçekleştiren iki Suudi vatandaşın yaptığı gibi. Çünkü hepsi İstanbul üzerinden Suriye'ye oradan da Irak'a gitmişti. Obama ve batılı müttefikleri yakında başlarına bela olacak IŞİD'çilerden kurtulmaya karar vermediği sürece bu konu Türkiye için çok ciddi riskler oluşturacaktır. Çünkü adamlar ruh hastası. Yoksa durduk yerde Türk diplomatlarını esir alırlar mıydı? Geçenlerde Türkiye'yi Fırat konusunda bile uyardılar Onlara göre Ankara Suriye ve Irak'a bırakması gereken suyu bırakmıyor. Yani IŞİD de Şam ve Bağdat gibi Fırat ve Dicle suları konusunda Ankara ile kavga edebilir. Aynı IŞİD bu iki nehir üzerindeki barajları kontrol ederek Iraklıları tehdit ediyor. Bazen 'suyunuzu keserim' bazen de ' barajları patlatarak boğarım sizleri' diyor. 

AKP yönetiminde Türkiye olası su tehdit ve savaşlarını ne kadar ciddiye alıyor bilmiyorum ama olası Sünnistan ve Kürdistan petrolü ile yakından ilgilendiği ortada. Örneğin Mayıs 2013'te Rakka şehrini işgal eden IŞİD buradan elde ettiği petrolü kaçakçılar üzerinden Türkiye'ye satıyordu, satıyor. Aynı Türkiye merkezi Bağdat hükümeti ile kavgalı Mesut Barzani'nin de petrolünü alıyor. Ceyhan'a gelen petrol tankerler ile İsrail'e taşınıyor. Buna karşın İsrail ve Amerikan şirketleri Kıbrıs açıklarında çıkması olası gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınabileceğini konuşuyor. Tabi AKP'nin Kıbrıs'ta istenilen tüm tavizleri vermesi koşulu ile. Tıpkı Kerkük'te verdiği gibi. Petrol uğruna... 

Son gelişmeleri fırsat bilen Mesut Barzani Kerkük ve çevresindeki tartışmalı kasaba ve köylerin Kerkük'e bağlandığını ve Kerkük'ün tümü ile peşmergenin kontrolünde olduğunu söyledi. İki gün sonra Başbakan Naçirvan Barzani Ankara'ya geldi ve Kerkük petrolünün geleceğini konuştu. Kerkük Kürdistan'ın bir parçası olursa bu şehirde bulunun petrol Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden batıya taşınacak. Buna karşın AKP yönetiminde Türkiye Kerkük ve Musul'daki Türkmenleri unutacak. Tıpkı Sünnistan'ın bir parçası Musul'a bağlı Telafer'deki Şii Türkmenleri unuttuğu gibi. Konuşulacak ve anlatılacak çok şey var. Hepsi rezalet ve çok tehlikeli. 

AKP yönetiminde Türkiye son üç yılda içerde olduğunun çok daha fazlası ile dış politikada aşırı tehlikeli politikalar uyguluyor. 'Arap Baharı' tezgahı ile İslam âleminin lideri olma hayalleri kuran AKP yönetiminde Türkiye'ye kala kala Kürdistan ve IŞİD yönetiminde Sünnistan kaldı. Tabi şimdilik. Çünkü burası Ortadoğu ve batı bu coğrafyanın petrol ve gazını asla Türkiye'ye bırakmaz.

Bırakmaz çünkü Körfez'deki çağdışı, ilkel, bağnaz ve ihanet içindeki kral, emir ve şeyhler kendisine çok daha iyi hizmet veriyor, verecek. Fotoğraf çok net: Önümüzdeki ay ve yılların temel konusu petrol ve su... Sünni-Şii... Her gruptan kan! Üstelik artık tosun gibi bir halifemiz var. Sıra Sultan'da!

http://caferider.com.tr/-husnu-mahalli-yazdi-_h11900.html