CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına” Iğdır’la İlgili İki Önerge Verdi. Özgündüz'ün verdiği önerge şöyle:
Aşağıdaki sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi EKER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. İstanbul Milletvekili Ali ÖZGÜNDÜZ
Kafkasların en büyük nehirlerinden biri olan ve yaklaşık 550 kilometresi ülkemizin sınırları içinde bulunan, Erzurum yakınlarında doğan ve Azerbaycan’da Kura Nehri ile birleşerek Hazar Denizi’ne dökülen Aras Nehri, yakın zamanda doğal yapısına yapılan müdahalelerin sonuçları ile tartışılmaktadır.
Aras Nehri denildiğinde Iğdır’ın ayrı bir anlamı vardır. Aras Nehri üzerine yapılan Hidroelektrik Santralleri (HES), Aras Nehri ve Iğdır’ın öneminin bir kez daha kamuoyunda tartışılmasına neden olmuştur. Ülkemizin ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli tarım merkezlerinden olan Iğdır, HES’lerde su tutulması nedeniyle büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır. Ülke genelinde dolu, don ve aşırı yağış gibi doğa olayları nedeniyle mahsul azlığı sorununa; HES’ler yüzünden tarımsal sulamada büyük sıkıntı yaşayan Iğdır da eklenince büyük bir risk belirmektedir.
Bu 1. Aras Nehri üzerinde hangi illerde kaç tane HES projesi yapılmıştır? Yapımı sürenler hangileridir?
2. HES’ler yapılırken, bunların bölge tarımına olan etkisi üzerine fizibilite çalışmaları yapılmakta mıdır? Bakanlığınız bu konuda çalışmalar yapmakta mıdır?
3. Aras Nehri üzerine yapılacak HES’lerin Iğdır ve diğer illerimizin tarımına ne gibi etkileri olacağı hakkında bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmamış ise hayati öneme sahip tarım konusunda bölge illeri için böyle bir çalışma neden yapılmamıştır?
4. Iğdır’da, Aras Nehri üzerinde yapılan HES’ler nedeniyle yaşanan tarımsal tehlikeyle ilgili yakın zamanda herhangi bir araştırma yapılmış mıdır? Yapılmamış ise yapılacak mıdır?
5. Iğdır’da meyve, sebze ve diğer tarımsal ürünlerde sulama nedeniyle yaşanan sorunların çözümüne ilişkin ne gibi önlemler alınacaktır?
6. Çiftçilerimizin yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için Bakanlığınızca özel bir çalışma yapılmakta mıdır?
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Emrullah İŞLER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.İstanbul Milletvekili Ali ÖZGÜNDÜZ, Hükümetinize mensup Bakanların ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ın ısrarla terör örgütü demekten kaçındığı IŞİD terör örgütü, ellerinde yurttaşlarımız ve diplomatlarımız rehin halde Irak’ı kana bulamaya devam etmektedir.
Dünya basını geçtiğimiz aylarda Hükümetinizin El Kaide, IŞİD ve benzeri örgütlere silah yardımı yaptığına dair haberleri, tanık göstererek yayınlamıştır. İslam ile ilgisi olmayan Selefi-Vahhabi anlayışın desteklenmesi olarak yorumlanan bu duruma karşın, ülkemizde de ilginç uygulamalara imza atılmaktadır. Örneğin; geçtiğimiz aylarda Iğdır Müftüsü ülkemizde yaşayan Azeri-Caferi yurttaşlarımızı nasıl asimile edeceğine dair rapor hazırlamış, raporda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bilgisi dahilinde fişlemeler yapıldığı anlaşılmıştır.
IŞİD’in ilerleyişi ve kardeşkanı dökmesi karşısında Diyanet İşleri Başkanlığı 18 Haziran 2014 tarihine kadar resmi bir açıklama yapmamış ve halkımızın IŞİD, El Kaide, El Nusra gibi İslam için büyük tehdit terör örgütlerinin fikri altyapısı olan Selefi-Vahhabi akımlarıyla ilgili bilgilendirilmesi noktasında çalışmaya girişmemiştir. Mezhep kavgasının kötülüğü temelinde yapılan açıklama ise “Irak ve Suriye ekseninde yaşanan kaos ortamı” ya da “karşılıklı şiddet içerikli beyanlar, cihat ilanları” gibi IŞİD’e ve fikri altyapısı Selefi-Vahhabiliğe karşı bir “özellikle” bir söz söylemekten çekinen açıklamanın 8 dilde yapılması da etkinliğine katkı sunmamıştır.
Tıpkı ülkemizde Sivas’ta yaşanan katliamda olduğu gibi, Irak’ta da “Allahuekber” nidaları içinde insanların kafası kesilmekte, yalnızca Şii olduğu için kadınlar her türlü zulme uğramakta ve bebekler kundaklarında öldürülerek görüntüleri tüm dünyaya servis edilmekteyken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ciddi bir çalışma yapmayarak; Iğdır’da Azeri-Caferi asimilasyonu ve fişlemesiyle ilgilenmesi özellikle ülkemizde yaşayan Azeri-Caferilerce tepkiyle karşılanmaktadır. Bu bağlamda:
1. Sevgi, kardeş ve paylaşım dini olan İslam’ı siyasete alet ederek ve yozlaştırıp, bozarak terör örgütlerine malzeme üreten Selefi-Vahhabilik konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı ne gibi çalışmalar yapmaktadır? Halkımızın bu sapkınlığa karşı bilinçlendirilmesi konusunda bugüne kadar neler yapılmıştır? Bundan sonra neler yapılması planlanmaktadır?
2. IŞİD’in özellikle Şii katliamı yaparken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genel olarak sessiz kalması ve 18 Haziran’a kadar kurumsal bir açıklama yapmamasının nedenleri nelerdir?
3. 18 Haziran’da yapılan açıklamada net ifadelerden, Selefi-Vahhabi anlayışının İslam ile ilgisi olmadığından açık biçimde kaçınılma nedenleri nelerdir?
4. Hem geç gelen hem de içerik açısından gerekli sözleri söylemekten özellikle kaçınan açıklamalar düşünüldüğünde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Selefi-Vahhabi anlayışını desteklediği iddiaları doğru mudur? Zımni ya da sarih, Selefi-Vahhabi anlayışı veya uygulamadaki sonucu olan, Hükümetinizin terör örgütü dahi diyemediği IŞİD’e bir destek mi söz konusudur?
5. Geçmişte Iğdır Müftüsü’nün yaptığına benzer biçimde, Iğdır ya da Türkiye genelinde Azeri-Caferi ve/ya Alevileri fişleyen, asimile etmeye dönük yeni raporlar hazırlanmakta mıdır?
6. Iğdır Müftüsü ile ilgili yapılan soruşturma hangi aşamadadır? Soruşturma bitirilmişse nasıl sonuçlanmıştır? Bitirilmemiş ise bunca zamandır bitirilememe nedenleri nelerdir?
7. Açıkça fişleme ve asimilasyon içeriğine sahip ve bunu Diyanet İşleri Başkanlığı’na bilgi vererek yapan Iğdır Müftüsü’nün, hakkında soruşturma yürütülürken, görev yaptığı ilde yoğun olarak yaşayan yurttaşları rencide etmesine rağmen görevde tutulma nedenleri nelerdir? Hükümetiniz ve Diyanet İşleri Başkanlığı Azeri-Caferilere yapılan fişleme ve asimilasyon çalışmalarına destek mi olmaktadır?