Araştırmalara göre şeker ya da kalp hastalığına yakalananların depresyon geçirme olasılığı daha yüksek. Ruhsal bir bozukluk olan depresyon, kişinin hayattan zevk almasını engelliyor.
 
Peki hastanelerin yoğun bakım ünitelerine yatırılacak kadar ağır hastaların ruh sağlığı nasıl etkileniyor?
 
Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doktor Derek Angus, ağır fizyolojik hastalık ve ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmanın başkanı. Uzmanlar, üç yıl boyunca, Danimarka’daki hastanelere yatırılan tüm hastaların sağlık raporlarını inceledi:
 
”Danimarka’da yaşayan herkesin ruh ve beden sağlığına ilişkin bilgiler yıllardır toplanıyor. Bu açıdan Danimarka büyük öneme sahip.”
 
Bu hastalar, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya:
 
”Zatüree ya da sepsis, yani kan zehirlenmesi gibi aniden ortaya çıkan ve ölüm riski taşıyan hastalıklara yakalananları izledik.”
 
Yoğun bakım ünitelerinde solunum cihazına bağlanan ağır hastaların akıl sağlığı, hastanelerin diğer bölümlerinde yatan hastalarla ve toplum geneliyle karşılaştırıldı:
 
”Yoğun bakım ünitelerine yatırılan hastaların evvelce varolan psikiyatrik rahatsızlıkları olması ya da psikiyatri ilaçları kullanma olasılıkları oldukça yüksek.”
 
Uzmanlar daha önce hiç psikolojik rahatsızlık yaşamamış ve psikiyatri ilaçları kullanmamış hastaların durumunu da merak ediyordu:
 
”Yeni psikiyatrik teşhis ve psikiyatri ilaçları kullanma riski artıyor. Bu risk yüzde birden daha az da olsa genel nüfusun parçası olan ve benzer özellikler taşıyanlara oranla 20 kat daha fazla.”
 
Doktor Angus’a göre bu risk, hastalara ve ailelerine, depresyon, anksiyete ya da travma sonrası stres bozukluğunun ağır hastalıkların bir komplikasyonu olduğunu söylemeyi gerektirecek kadar yüksek.
 
Araştırmaya göre hasta taburcu olduktan sonraki ilk üç ayında psikiyatrik hastalıklara yakalanma olasılığı en yüksek seviyeye çıkıyor ve zaman geçtikçe bu olasılık azalıyor.