Zehra Ana Derneği’nin düzenlediği Hz. Fatıma'nın (sa) doğumu ve Dünya Müslüman Kadınlar Günü'nde konuşan İslami Aktivist Merziye Haşimi, nasıl Müslüman olduğunu ve Ehlibeyt mektebini nasıl tanıdığını anlattı.
Hepinizi kadınların en üstünü, kadınlar ve erkekler için en iyi model olan Peygamber efendimizin kızı, Seyyideti nisa-il alemin, yani dünya kadınlarının hanımefendisi olan Hz. Fatima’tuz Zehra’nın doğum günü münasebetiyle tebrik ederim.
Adım Merziye Haşimi. Amerika Birleşik Devletleri’nde dünyaya geldim. İslam’ın Şii ekolunü kendim seçtim ve Müslüman oldum. İlk adım Melanie Franklin idi ve bir Protestan evde yetiştirildim. Dini bütün Hıristiyan bir ailede büyüdüm ve ailem bana temel değerleri ve Allah’ı taktir etmeyi öğretti. Güçlü bir Afroamerikan anne babaya sahiptim; onlar bize gerçekler uğruna daima dik durmamız gerektiğini öğrettiler.
1979 yılında, İran İslam İnkılabı İmam Humeyni’nin liderliği ile gerçekleştiği zaman ben üniversite öğrencisiydim. Siyasete meraklı olan birisi olarak bu konu benim dikkatimi çekti. Direnişin emperyalizme karşı duruşunu takdir ederdim. O dönemlerde Marksizm birçok yerde alternatif siyasi bakış açısıydı ama İran İslam Devrimi’nde Allah vardı. Allah, bu devrimin sadece bir parçası değildi, bu devrimin esası Allah idi.
Dolayısıyla ben de İslam, Allah ve bu yeni direniş hakkında okumalar yaptım. İki sene İslam ile ilgili eserleri okudum, araştırdım, karşılaştırdım ve dini birçok açıdan sorguladım. Sonunda Allah’ın lütfu ile Müslüman oldum ve çok şükür ki Ehlibeyt’in takipçisi oldum.
Bu araştırmalarım sırasında yepyeni bir dünya ile tanıştım. Her şeyden önce ben Allah'ın birliğinin gerçek anlamının Yaratıcı’nın gerçek birliği olduğunu anladım. İslam’daki Allah’ın çok bağışlayıcı ve şefkatli olduğunu anladım. Ardından 14 Masum dünyasını tanıdım ve Onların yaşamından örnek ile Allah’ı gerçekten sevmenin ne demek olduğunu öğrendim. İşte bu İslamın ve Ehlibeyt’in güzelliği, hissedilebilecek örnekler verilmiştir. Yani sadece anne babanızı sevin demek yerine, Hz. Fatıma’nın babasını nasıl sevdiğini görüyoruz. Biz ona “Babasının Annesi” diye hitap edildiğini görüyoruz. Çünkü O, Babası’na karşı çok şefkatli. O, babasıyla yalnız kaldığı zaman, O'na rahatlık gelirdi. Bu bizim için uygulamamız gereken bir örnektir. Yaşamamız gerektiğini gösteren bir örnektir. Fatımat'uz Zehra bize sevgiyi öğretti. O bize Allah'ı nasıl sevmemiz gerektiğini öğretti. O, bir evlat anne babayı nasıl sever, bir kadın kocasını nasıl sever, bir anne çocuklarını nasıl sever, bize öğretti.
Biz, her şeyden önce Yaradan’ın bizim kulluğumuzdan razı olduğu bir yaşam sürmeliyiz. Bizim yaşamımız öyle olmalı ki anne babamız bizim imanımız ve Allah’a itaatimizden etkilensinler. Bayan olarak öyle yaşamalıyız ki eşlerimiz bizim imanımız, tevazuumuz ve zekâmızdan gurur duysunlar. Bizim, hayatımızda Fatımat’uz Zehra gibi bir anne olmaya çalışmamız gerekiyor. O’nun gibi çocuklarımıza erken yaşlardan inancımızı öğretmemiz, onlara bir örnek olmamız lazım. O yüzden Fatıma “aşk” demektir bence.
Yaratıcımız için sevmeyi tüm yaratılmışlara karşı sevgi dolu olmayı Fatıma’dan öğrendik. Ama en önemlisi, O, nihai aşkın Allah aşkı olduğunu bize öğretti. O aşk sayesinde babasına yapılan bütün haksızlıklara dayanabildi; çünkü Allah O'nun sabretmesini istiyordu. Allah’ın aşkı O’na, babasının, eşinin (ve aslında İslam’ın) düşmanlarının karşısında durma gücü verdi. Allah’a olan aşkı sayesinde öyle çocuklar yetiştirdi ki, Allah ve hakikat yolunda canlarını feda ettiler. Bu nedenle, çocuklarını çok seven bir anne, öncelikle Allah’ı daha çok sever. Bu, bize bunu hiçbir şey ve hiç kimsenin Allah’tan önce gelemeyeceğini gösteriyor.
O çocuklarını zorluklara, kendilerini Allah yolunda feda etmeye hazırladı. Bu nedenle, Zeynep gibi bir kız Zehra gibi bir anneden olabilirdi. Bu yüzden Kerbela olayından sonra, Zeynep “Bütün gördüklerim, sadece güzelliktir” dedi. Neden? Çünkü İmam Hüseyin’in canını feda etmesine Zeynep tam bir itaat ve aşkla şahit oldu. Fatımat’uz Zehra’dan öğrenebileceğimiz en büyük mesaj Allah’a karşı aşk ve itaattir. Çocuklarımıza da öğretebileceğimiz en büyük ders budur. Biz bunu öğretmeliyiz ki en büyük aşk Allah’a olan aşktır ve insan en güzel ödülü Allah’a itaat ederken alır. Bu yüzden Fatıma’yı tanımak, gerçek aşkı bu dünyada ve ahirette tatmaktır.