Ülkede son 13 yılda düzenlenen saldırılarda binlerce kişi ölürken, halkın daha güvenli bir geleceğe sahip olması için milyarlarca dolar harcandı.
Afganistan’ın nüfusu yaklaşık 31 milyon 300 bin ve bu rakam giderek artıyor.
Afgan kadınları erken yaşlarda evleniyor ve genellikle ortalama beş çocuk sahibi oluyor. CIA World Factbook verilerine göre, Afganistan dünyada doğum oranının en yüksek olduğu 10. ülke.
Yaklaşık 3 milyon 300 bin nüfusa sahip başkent Kabil, ülkenin de en büyük kenti. Afganistan'da kırsal nüfusun az, kentli nüfusunun ise çok olduğu tek şehir Kabil. BM verilerine göre Afganların yaklaşık yüzde 76’sı hala kırsal kesimde yaşıyor.
Afganistan nüfusunun yüzde 42’sini oluşturan Paştunlar ülkenin en büyük etnik grubu. Tacikler, yüzde 27 ile ikinci büyük etnik grup olarak öne çıkıyor.
Ülkede ayrıca sayıları 1 buçuk milyonu bulan göçebe topluluk Kuçiler de bulunuyor.
Eğitim, Taliban’ın iktidardan uzaklaştırılmasından bu yana Afganistan’ın en başarılı olduğu alan olarak görülüyor.
Afganistan’da 2001 yılında resmi olarak okula kaydedilen kız öğrenci yoktu. Yalnızca bir milyon erkek öğrenci okula gidiyordu. Dünya Bankası ülkede 2012 yılı itibarıyla yaklaşık 7 milyon 800 bin çocuğun okula gittiğini, bu rakamın 2 milyon 900 bin kadarının da kız öğrencilerden oluştuğunu belirtti.
Fakat birçok okul, çadırlarda, evlerde ve ağaç diplerinde eğitim veriyor. Dünya Bankası, 180 bin öğretmenden yalnızca yüzde 52’sinin gerekli asgari standartlara uyduğunu ve geri kalanının da hizmet içi eğitim gördüğünü belirtiyor.
Ortaokul ve lise düzeyindeki eğitimini yarıda bırakan kız öğrencilerin sayısının hala çok yüksek olduğu Afganistan’da, 15 yaş üstü nüfusun yalnızca yüzde 39’u okuma yazma biliyor. Bu oranlar Afganistan’ı dünyada okuma yazma oranının en düşük olduğu ülkeler listesine sokuyor.
Yoksulluk
BM, ortak çalıştığı insani yardım vakıflarıyla beraber Afganistan’da bu yıl 5 milyon kişiye ulaştırılmak üzere 406 milyon dolar yardım toplamaya çalışıyor.
Taliban yönetiminin devrilmesi sonrası yaklaşık 6 milyon Afgan mülteci ülkelerine geri döndü. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), 2 milyona yakın kişinin hala desteğe muhtaç olduğunu bildiriyor.
Afganistan’da nüfusun yüzde 36’sının yoksulluk sınırının altında olduğu tahmin ediliyor. Kentlerde bu oranın yüzde 29 ila yüzde 36 arasında değiştiği, kırsal kesimlerde ise özellikle göçebe Kuçi halkı arasında bu oranın yüzde 54 civarında olduğu düşünülüyor.
CIA World Factbook’a göre Afganistan nüfusunun yüzde 78,6’sı tarım sektöründe çalışıyor. İşsizlik oranının ise 2008’de yüzde 35 civarında olduğu tahmin ediliyordu.
İnternete erişimi olanların oranı yüzde 5,5. CIA World Factbook verilerine göre 2012 yılında ülkede kullanılan cep telefonlarının sayısı yaklaşık 18 milyon.
Sağlık
Afganistan’da ortalama yaşam süresi 56’dan 60 yıla çıktı. Doğumda ya da beş yaşında altında ölenlerin oranlarında düşüş kaydedildi.
BM verilerine göre temiz içme suyuna erişim yüzde 4,8’den 2011’e kadar yüzde 60,6’ya çıktı. Umumi tuvaletler yerine özel tuvalet kullanımı gibi hijyen koşullarında da yüzde 37 arttı.
Fakat yine de kentler ve kırsal alanlardaki oranlar arasında büyük farklar gözlemlendi.
Çocuk felcinin önlenmesi için aşı kampanyaları devam ediyor. Afganistan’da 2012 yılında 14 çocuk felci vakası görülürken bu rakam bir yıl sonra 14’e düştü.
Ekonomi
Her ne kadar çiftçiler başka alanlara da kaymaya teşvik edilse de Afganistan’ın en büyük ihraç ürünü hala afyon. Geçen yıl dünyanın afyon üretiminin yüzde 90’ı Afganistan’da yapıldı.
Afyonun satış fiyatının artması çiftçileri de zora sokuyor. Çiftçiler ayrıca daha kaliteli tohum ve gübre temin edileceği sözlerinin de yerine getirilmediğini savunuyor.
Diğer ihraç ürünleri arasında meyveler, kuru yemişler, el dokuması halılar ve yün de bulunuyor.
Makineler, gıda, tekstil ve petrol ürünleri de ithal edilen ürünler arasında.
Afganistan ayrıca, siyasi gerilimden etkilenmeyen doğal gaz gibi mineraller açısından da zengin bir ülke.
Afganistan ayrıca dünyanın en az enerji tüketen ülkelerinden biri. Dünya Bankası verilerine göre nüfusun yalnızca yüzde 28’si enerji nakil hatları şebekesine bağlı ve bu hizmet de güvenilir sayılmıyor.
Kentlerde yaşayanlar, kırsal kesimde yaşayanlara oranla şebekelerden daha çok faydalanıyor.